Bilgin Abi okumanın ve yazmanın insanı genç, diri, dinamik, ânî gelişmelere hazır hâle getireceğini söylerdi. Aslında her ân ânî gelişme değil mi Selim Ali! Sürprizsiz bir ân var mı! Yaşamanın kendisi sürpriz. Alıp verdiğimiz nefesler “günlüğümüz”ona bakarsan. Yazarlar da yaşadıklarının çok çok azını zapturapt altına alıyor. Akan ırmaktan testimize aldığımız su işte o günlükler. Ötesi akıp gider.
Akarsu kadar bir günlüğüm olsun isterdim, diye iç geçirdi Selim Ali. Ve yine o defteri eline aldı. Oku bakalım Selim Ali.
★
ZULÜM
Zulmü kim yaparsa yapsın adı zulümdür; yapan zalimdir; bunun biri, bini, büyüğü, küçüğü aynıdır. Mazlumun ahı arşa çıkar ve indirir şahı. Çünkü Allah; zalimin hasmıdır.
★
TELAKKİDEN “ALGI”YA
Bu -çoğu algı oluşturan- haberlere kendimizi kaptırırken Azrail, haydi, derse? Bakıyorum da aklı başında, kalbi yerinde kişiler günlük haberlerden uzak… Meselâ Said Nursî siyasete, gündelik gevezeliklere niye dönüp bakmıyor? Talebeleri bunu yeniden ve iyice düşünmeli. İçerde ve dışarda meşhur Bediüzzaman, siyasetle ilgilense; istediği makama gelebilirdi. Şöhrete, paraya, makama itibar etmedi. Sürüldü, hapsedildi, bütün bir ömrü -kendisinin de belirttiği gibi- “harp meydanlarında, esaret zindanlarında” geçti. Dünya zevki namına bir şey bilmedi. Onun derdi; aklı, kalbi aç bir dünyaya Risaleleri ulaştırmaktı. Bunu yapmak içinde şatafatlı, katlı yatlı mekânlara ihtiyaç duymadı. Şimdi var da onun yaptığının binde biri yapılıyor mu; durup içimize ve etrafa bakmak gerekir.
★
NAYLON AYAKKABI
Naylon ayakkabılar çocukluğumda kaldı sanıyordum! Peki bu katı yüksek, katı yürekli binaların temelinde bu ayakkabıyı giyenlerin emeği olmasın?
★
KİTAP
Kitabın bir getirisi yok, diyorlar da; kitapsızlığın getirisi de ortada:
Cehennemî bir dünya. Ve… kitaba uzaklar neye yakın olur ki?
★
AĞAÇLARA HÜRRİYET
Ağaçlar “çirkin” bulunup kesiliyor; yerine “güzelim” betonlar dikiliyor. Gökyüzünü görmeyelim, nefes almayalım diye... Yoksa niye?! Ülkenin betona ihtıyacı var da biz mi bilmiyoruz? Ve yollar kocaman “taş arabaları”ndan geçilmiyor.
★
DÖNÜŞ GÜZELİ
Dünya bin türlü çağırıyor.
Ne zaman gitsem başı kalabalık.
Kendime dönüyorum.
★
DÜNYA
Dünya/insanlar dünyaya sığmıyor!
★
TEK DİŞ
“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.” tek dişiyle insanlığa diş biliyorsa... bu medenî geçinenlerin kimliğini tanıyalım o zaman.
★
ÖLÜM VE HAYAT
Ölümü unutarak yaşıyorsak... hayattan da haberimiz yok olmasın?
★
KORKU VE ÜMİT
Her nefeste yeniden doğuyorsun. Yeniden isimleniyor bakışların. Hediye bu sana aynada gördüklerin… Hediye bütün bunlar: ay, güneş, yıldızlar... Her nefes biriktirdiğin bunca hayat... Aynalara iyi bak! Kimsin, nesin sen? Nereye bu böyle? Bulutlar gibi oradan oraya... Gece gündüz bitmez bu yol… Kâh ümide kâh korkuya…
★
GÜRÜLTÜ
Sus bi’!
Sonbaharı dinleyelim!
Yıldızların masalına dalalım!
Ay Dede’yle bakışalım!
Yıldızlarla fısıldaşalım!
Sus bi’!
Kalbin çığlık çığlığa bir besteye durmuş;
Sen çok zavallı bir gürültü olmuşsun;
Kendini duymuyorsun
-DEVAMI YARIN-