"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Benokrasi ve demokrasi

Ahmet BATTAL
22 Ekim 2024, Salı
ABD’nin eski Başkanlarından Demokrat Partili John Fitzgerald Kennedy’ye atfedilen meşhur bir söz vardır:

“Demokrasi erdemli insanların çoğunlukta olduğu bir ülkede bir fazilet rejimi olabilir. Ancak ekseriyetin erdemli olmadığı ülkelerde demokrasi bir erdem rejimi değil, olsa olsa bir rüşvet rejimi olur.”

Erdem rejiminin manası şudur:

Başkalarını da düşünebilen, empati yapabilen, “kendine yapılmasını istemediği şeyi başkalarına yapma” diyebilen insanların öne çıkıp söz sahibi olduğu bir sosyal düzen ya da rejim, faziletli bir rejimdir.

Rüşvet rejiminin manası ise şudur:

“Siz bana oy verin, ben de size (yani bana oy verenlere) devlet imkânlarını sereyim.”

Bu alışverişte rey de hizmet de rüşvettir.

Bu bir tuzaktır. Kuranı kapar. Ava giden avlanır. Tava giren tavlanır.

Kennedy, henüz genç bir senatör iken 1956 senesinde yazdığı ve aynı yıllarda Türkçeye çevrilip önce “Fazilet Mücadelesi” adıyla ve sonraları da “Cesaret ve Fazilet Mücadelesi” adıyla yayınlanan “Profiles In Courage (Cesaret Profilleri)” isimli kitabında, ABD’de erdemli cesaretin örnekliğini yapmış siyasi şahsiyetleri ele alır.

O örneklerden de biliriz ki erdemli insanların cesur olması ve siyasette öne çıkması şarttır. Zaten erdemli insanlar “bana ne” demez.

Yalnız, “siyasette öne çıkmak”tan kasıt, sadece, “bir partiye üye olmak” ya da “aday olmak” değildir. Parti siyasetinin dışında kalarak siyasete ve siyasetçiye yön ve fikir vermek de kıymetli ve lüzumlu ve hatta çok daha ehemmiyetlidir. İstikrarlı ve istikametli gazetelerin yaptığı budur.

Erdemliler “bana ne” derse bencillerin öne çıkması engellenemez.

Bencil ve egoist insanlar ise siyasette güç elde ettiklerinde daima bizzat kendisinin ya da kendisinden olanların menfaatini düşünür.

Böyle insanlar devlet gücünü ele geçirdiğinde ise devletin itibarını yerle bir eder ve kamu düzenini de kamu kaynaklarını da mahveder.

Bunu gören ama öncesinde “bana ne” demiş olan insanların da artık bu durumdan şikâyet etme hakkı kalmaz.

Benciller için “kendinden olanların menfaatini düşünmek” bile bir kılıftır, o tür kişiler aslında “sadece kendilerini” düşünür. Aynen, ırkçılığın narsisizmin gizlenmiş bir hali olmasındaki ve milliyetçiliğin de ırkçılığın gizlenmiş halinden ibaret olmasındaki gibi.

“Ben filanca adayı destekleyeyim ki o da -hak etmediğim halde- bizim evin yolunu yapsın” demekle “biz onu destekleyelim ki bizim mahallenin yolunu öncelikle yapsın” demek arasında esaslı bir fark yoktur. Burada “biz” aslında “ben”lerin kılıfıdır.

Bunları neden anlattık?

Bugünlerde herkes, kısmen de haklı olarak hem iktidardan ve hem de muhalefetten şikâyet ediyor.

Acaba asıl şikâyet edilmesi gereken şey nedir?

Yukarıdaki açıklamalarımız da gösteriyor ki asıl mesele “insan kalitesi”dir, ailede başlayıp doktoraya kadar giden süreçteki eğitimdir. Ahlak ve fazilet eğitimidir.

Aksi halde benokrasiden demokrasiye geçmeyi başaramayız.

Okunma Sayısı: 1548
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil

    22.10.2024 17:44:22

    Halk erdemli değil diye, demokrasiden vazgeçecek değiliz, bugünkü elimizdeki verilerle oluşan ortamda iman hizmetlerine vargücümüzle devam edip, ortamın oligarşiye ve despotizme kaymasını önlemeye çalışmaktan başka çaremiz yok, tıpkı Risalei Nur'un siyaset yerine iman hakikatlerini öncelediği gibi!!!!

  • Ömer

    22.10.2024 16:47:22

    Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin şereften,onurundan,ahlakından yoksun davranışlarını,hırsızlığını yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa,o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet bir gün vatanını yitirir. Kaleminize sağlık tebrikler 👏👏👏🌅(Nicolo Machiavelli).

  • Said Emre Dağ

    22.10.2024 10:27:08

    Ahmet hocam peki seçmen olan bu halkın bu negatif yönünü nasıl aşmamız lazım? Eğitim ile de olmuyor. Ülkenin yarısı üniversite mezunu ama demokrasi kültürü oturmuyor. Ne yapmak lazım?

  • Tarık Rende

    22.10.2024 09:22:12

    Hitler bir demokrasi ürünüydü. Ama suç sadece Hitler de değildi. Hitlerin arkasındaki halk desteği işi o seviyeye getirdi. Bugün için de Hitler gibi diktatörlerin ortaya çıkmaması için bir engel yok maalesef. Halkın iradesi her şeyin üstünde diyorlar. Böyle olunca halk diktatörlük taraftarı olabiliyor ve bunu önlemek gerçekten çok zor.

  • Semanur Tunoğlu

    22.10.2024 08:31:59

    Harika tespitler Ahmet hocam. Demokrasinin eksik yönü olarak, yönetici elitin avam tabakası veya güç sahipleri tarafından "ayartılmaya müsait" oluşudur der felsefeciler. Aslında islam şeriatına göre âdil bir devlet başkanı her şeyi çözer ama bu sistemi düşünen yok şu an.

  • Hüseyin İlhan

    22.10.2024 06:07:01

    Allah razı olsun hocam.Hz Ömer RA.zamanında bir kadın kızına şöyle der.Kızım süte biraz su kat.Kızı da der ki ey anacığım,halife süte su katılmasını yasakladı.Ana kızına der,evladım halife bizim süte su kattığımızı nereden görecek.Kız ya ana halife görmeyebilir amma yüce rabbimiz ne yaptığımız,süte su kattığımızı görüyor der. İşte gerçek iman sahibi,sadece yaradana kul olan amma asırlar öncesinden yazınızdaki bahsettiğiniz 'erdemli,insana emsal bir şahsiyetler. Heyhaaat milleti israfı,haksızlıkları,rüşveti kanunlaştırması ile ifsad eden bir iktidarın milleti getirdiği safha ve şartlar bugün bu.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı