Geçen Çarşamba günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bir kısmı güya bir AYM kararı üzerine ve karara uymak adına görüşülüp kabul edilen Torba Kanun (!) teklifinin 11. maddesine göre cumhurbaşkanına, kendi personelini başka herhangi bir kamu kurumundaki “dengi pozisyon”a atama yetkisi veriliyor. 

İlgili kurumun o personele hakikaten ihtiyacının olup olmadığı da artık önemsiz. Hazretleri “attım” ya da “atadım” dedikten sonra…

Bu atama yetkisinin -şimdilik- hakları ve itibarı daha iyi bir kuruma “geçirilme” şeklinde olacağı açık. Ama bu yetkinin yukarıdan gelen kanunsuz emirlere karşı direnenler için bir Demokles kılıcı olacağı da açık. 

Söz konusu düzenleme, işi bilenlere, personel istihdamında kanuna karşı hile için kullanılan bir usulü hatırlatıyor: Bakanlıkların ve Belediyelerin, tanıdıklarını, “istisnaî kadrolar” durumundaki özel kalem personeli kadrosu üzerinden “doldur boşalt” yöntemiyle kamu kurumlarına kalıcı personel olarak atama usulünü… 

Bir ayrıntı gibi gözüken, ama personel rejimi için olağanüstü bir yetki ve statü oluşturan bu düzenlemelerin ve yer darlığı sebebiyle buraya alamadığımız diğer birçok teklif hükmünün her nedense(!) Komisyonun bile dikkatini yeterince çekmediği anlaşılıyor. 

Teklifin tombala torbasında(!) olduğu düşünüldüğünde, komisyondaki milletvekillerinin torbanın içindekileri görmeleri mümkün olmamış olabilir. 

Ya da içinde cumhurbaşkanı hazretlerinin adı geçtiği için görmezden gelmişlerdir. 

Yeni sistemin bir cilvesi olarak Cumhurbaşkanlığı bütün kurumları kendine bağlı bir müdürlük ya da bir hizmet birimi gibi görüyor ve yukarıdaki düzenleme bu sebeple normal karşılanıyor. Bu da savrulmanın büyüklüğünü gösteriyor. 

***

Madde ile cumhurbaşkanına verilen diğer bir yetki ise 657 sayılı Kanun veya diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına dair hükümlerine bağlı kalmaksızın sözleşmeli personel çalıştırılabilmesi. Bu düzenleme kapsamında istihdam edilecek personele, denk durumdaki kadrolu personele göre üç kat ve bilişim personeline ise beş kat fazla ücret verilebilecek. 

Haydi bunlar uzman ve özel sektör mantığına dayalı bu zamlı ücrete tamam diyelim.

Ama bu şekilde çalıştırılanlardan hizmetine ihtiyaç kalmayanlar Cumhurbaşkanınca kamu kurumlarına resen denilebilecek bir usulle atanabilecek. Ve atama işlemi ile (eğer yoksa) pozisyon kendiliğinden ihdas edilmiş olacak! İşte bu garip.

Üstelik, İçişleri Bakanlığı ve bağlı kurumları başta olmak üzere birçok kurumda bu tür sözleşmelilerin âtıl tutulup ya da tırıvırı işlerle meşgul edilip, ak akçeli işlerin malum meçhul ihale usulü ile özel sektöre devredildiğini duymayan kalmamışken. 

Komisyonda teklife esaslı bir itiraz gelmemesinin sebebi, belki de, muhalif muvafık bütün milletvekillerinin, kendi yakınları için bu usulden istifade etmeyi ummasıdır. Kim bilir?

***

 “Hesap” işinde uzman olduğunu düşündüğümüz Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin ve Erhan Usta gibi işinin ehli müdakkik vekillerin bu işte nasıl bir doğru hesap bulduklarını da anlamış değiliz. 

Bu türden, iyi müzakere edilmemiş imtiyazların, personel rejiminde oluşturacağı tahrip ve savrulma tehlikelidir. Zira bu tür düzenlemeler bir kanser gibidir. Zafiyetli zeminde yayılma yani zaten bozuk olan personel rejimini tümden bozma riski büyüktür…

Ama sistemin adı CHS olunca, öyle görünüyor ki adı bile milletvekillerinin hesap endazesini şaşırtmaya yetiyor!