"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tatilimiz âtıl kalmasın

Zeynep ÇAKIR
20 Ağustos 2024, Salı
Doğduğum yer tatil beldesi...

Geldiğim zaman eş dost “Ne güzel tatile çıkmışsın” diyor, ama burası benim memleketim ve ben buraya işe geliyorum. Belki yüz kez böyle söylesem de insanlar malum, nasıl anlamak istiyorlarsa öyle anlıyorlar.

Fakat gerçekten bu bir realitedir. Tatilcinin o yerin keyfini sürmesi ile yerlisi arasında dağlar kadar fark vardır. Ben her ne kadar, babam için gelip hizmetini yapmaya çalışsam da, yine de gezmeye fırsat buluyorum elbette. Ama bu hiçbir zaman, sabah denizde akşam gezintide moduna ulaşmıyor. Gündelik hayatın akışı buna uygun değil.

Geçen gün denize giderken Kocadere tarafında bir kadın yakıcı sıcakta, güneşten korunmak için yeldirmesinin üstüne, koca bir örtü almış, elinde sopa, dört beş ineğin peşinde kan ter içinde yolda koşturuyor. Maksadı bir an önce trafikten kurtarıp hayvanları güvenli alana almak. Ben ise arabanın sıcağından bir an önce kurtulup kendimi denize atma sabırsızlığında bunalmış bir durumdayım.

İbretle baktım etrafa. Aşağıda Ege sahil kasabasının benzeri bir eğlence ve keyif merkezi... Kenarlarda sessiz bir emeğin, alın terinin etrafa sinmiş güzelliği... O güzelim ekili alanlar, o besili hayvanlar gezmek kültüründen çok uzak bir hayat süren emektarların hayat tarzı ile devam ediyor.

Fakat can çekişmek üzere bu anlayış. Ben dahil bugünün kadınları, az iş çok keyif arayışındayız. Eskiden rağbet gören ve biz yerlilerin, yine sayılı ulaştığı bu keyfin bile artık çok da cazip olmadığı Yalova’da, yüzmenin bir eziklik, bir prestij kaybı sayıldığı günlere de geldik nitekim.

Birileri için bir kaç günlük denize girmek bile lüks iken, çoğunluk daha lüks, daha nitelikli yerler arayışında artık. Bunları neden anlatıyorum? Yalova eskiden bir tarım beldesiydi ve yaz demek -ve hatta kış hariç üç mevsim- çalışmak, çalışmak, çalışmak demekti.

Tatil anlayışı yok denecek kadar azdı. Üvezpınar gibi yerlerde tarım hayvancılık olmasa da ev pansiyonculuğu yapmak, yine yazın eve bağlanmak demekti.

Demem o ki hayat eskiden, ister ev hanımı ol, ister bir meslekte çalışan ya da emekçi, önce iş anlayışı üzerine kuruluydu. Tatil, bir akraba görmek, günlük ev ziyaretleri, misafir kabulleri, haydi en fazla akşamları Yalova’da sahilde bir yürüyüş yapmaktı. Eskinin yazlarının daha asude geçtiğini iddia ederim. Zira sabah iş rutininden sonra, rehavet saatleri dediğimiz öğleden sonralarının bile bir güzelliği vardı. Mis gibi temizlik kokan serin bir odaya geçer, elinizde bir kitap uzanır, bir kaç sayfa okuyup bazen uyur, bazen de ev halkı ile usul usul bir sohbetin tadını çıkarırdınız. Aktivite çılgınlığına mağlup olunmadan, işin ve zamanın bereketinden nasipli olurduk.

Şimdi sanki gezmek, yeni yerler görmek bir itibar meselesi... Zaman tüketmeyi üretmek sanan bir yanılsamanın girdabında, modern çağın göçebeleri gibi oradan oraya koşturmayı kim marifet bellemiş bilmem de, herkese az çok sirayet eder olmuş. Eskiden bazı evlere gidilmezdi. Annem derdi ki, “Haber versek ne olacak, bir gün evde bulamazsın ki kabul etsin.” O kadar muteber sayılmazdı. Şimdi ise ooo maşallah iyi geziyorsun, bir iltifat ve hafif kıskançlık, gıpta ifadesi oldu. Bize bir hâller oldu da, ne olduysa en çok da “sosyal medya” yüzünden oldu.

Hepimiz görenek belâsına uğramışız, ama kabul etmekten bile aciziz. Gezelim, görelim, tatil de yapalım keyfimiz bilir de, hayatı keyif üzerine kurgulamak keyif kaçırıcı bir şey. Bu sefer yaptığınız her iş, her mesuliyet bir yük hâline geliyor ve işin rengi kaçıyor.

Ben, kitap elimde uyurken, annemin, “Bak Zeynep, sen uyurken ne yaptım” diye elindeki işi övünerek gösterdiği o rehavetli yaz tatillerini ve annemin sesini özledim, vesselam!

Okunma Sayısı: 1832
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa Said Kara

    20.8.2024 04:12:13

    Çocuklar yumurtanın tavuktan, sütün inekten çıktığını bilmeden yetişiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı