"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eyvah dünyaya rezil olduk

Zeynep ÇAKIR
31 Ağustos 2024, Cumartesi
“Sayın jüri üyeleri! Bugün Avrupa’nın ve Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslâmiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiştir. Elbette Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkâr ede­meyiz. Neticede bu “Hıristiyanlığın zaferi”dir.

Bir zamanlar sokağı bile kafes arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu Türk kızını zaferimizin tacı olarak kabul edeceğiz ve onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş, bu hiç önemli değil... Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz, Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdahale eden Kanunî Sultan Süleyman’ın torunu, işte mayo ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik.”

Bu sözler Keriman Halis’in dünya güzeli seçilmesi kararının hangi saikle verildiğini anlatan çok ibretli bir örnektir.

Bununla rezil olmadık da, olimpiyatlarda madalya alan bir sporcunun annesiyle çektirdiği fotoğrafla mı olduk? 

Başörtülü bir hanım görüntüsünü dünyaya rezil olma kriteri görmek, belki bir kaç marjinalin tepkisi addedilerek kıymet verilmeyebilir. Üzerinde durmaya gerek yok diye düşünülebilir. Zira artık klavye kahramanlığı revaçta ve pervasızca söz sarf etmeyi marifet sananlar var.

Lâkin bu görüşü böyle saygısızca “kaldır o fotoğrafı dünyaya rezil olduk” şeklinde dillendirmese de, “açıklık=medenilik, kapalılık= gericilik” şeklinde kodlamanın yakın zamanlara kadar geçerli olduğunu ve bu yüzden okulların, mesleklerin başörtülülere yasaklandığı dönemler vakidir. Bunun bir başka versiyonu da, meselâ Batıyı gören bir ünlüye uzatılan mikrofonda, “Dışarıdan Türkiye nasıl görünüyor?” sorusuna “Ayy Avrupa bizi hâlâ çarşaflı peçeli sanıyor” serzenişleriyle cevap verilmesidir.

Batılılaşma çabalarının temel kriterleri, kalkınma, sanayileşme, insan hakları, sosyal güvenlik, fırsat eşitliği, adalet, eğitim kalitesi, hayat standardı yüksekliği gibi normlardır. Bizde ne yazık ki temel kriterlerle değil de yapay bir görünümle yürütüldüğü için, kıyafet üzerinden değerlen-dirmeler, zihinlere ve maalesef ki uygulamalara yansıyan, zaman zaman da nükseden bu şekil sözlü sataşmalara evrilmiştir.

Refik Halit Karay, “Bugünün Saraylısı” romanında Ata Efendi’yi şöyle konuşturur: “Eziyeti üç kuşağın arasında kalanlar, Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı’na rastlayanlar çekmişti. Bir dünya batmış bir yenisi doğmuştu. Yenisi buydu işte: Şu plaj. Olanları beğenmez göründüğü hâlde içine katılmakta zevk duyan şu Üftade! Sırtına deniz mayosunu geçirip yabancı erkeklerle takım taklavat denize giren şu kasabalı kız ve kendisi! Erenköyündeki köşkten Bostancı’daki kapalı deniz hamamına araba ile giden hanımlarını düşündü. Tığ gibi delikanlı mayosunun belini yukarı çektikten sonra kumluğa doğru koştu.

Ata karısına döndü: Beğendin mi rezaleti! Bira içmeyi lüks sayan hele milyoner Sedefincilerin oğlu ile oturmayı etrafa karşı övünme vesilesi sayan Üftade: Neden rezalet olacakmış. Herkesin yaptığı şey, Şükrü Paşa’dan da büyük değilsin ya? Onun masasında da mayolu kızlar delikanlılar var...”

İşte böyle... Aslında rezillik olanı övünme vesilesi saymak, baştacı anaların başörtüsünden rahatsız olup dünyaya rezil olduk diyebilmek, medeniyeti çıplaklıkta, asrîlikte arayanların müzmin hastalığıdır maalesef.

Dünyaya nasıl rezil olduğumuzu başörtülü bir annenin tülbentinde görmek isteyenler, bir zahmet her gün önümüze düşen sokak röportajlarına baksınlar.

Dindarı, olmayanı, genci, yaşlısı, en basit soruları cevaplamaktan aciz o şık giyimli gençler, basit bir matematik işlemini cevaplayamıyor. Kaman nerenin ilçesi desen 20 kişiden ancak bir ikisi bilebiliyor.

Ya da tesettürlü hanımlar, dindar beyler bir peygamberle ilgili soruyu cevaplayamıyor. 

Gerçekten bizi dünyaya rezil eden, bu cehaletimizdir, günübirlik yaşama arzumuzdur, aymazlığımız, hedefsizliğimizdir.

Şehirleri beton sahilleri, çöp yığını yapan adamsendeciliğimiz, sıra beklemeyi bilmeyen gâbiliğimiz, sosyal medyada her gün kendini iyi bir şey gibi göstermeye çalışırken nasıl eğitilemez, görgüsüz olduğumuzu ilân eden hâllerimizdir.

Ve en acısı dünyaya rezil olmayı düşünürken ahiretini perişan eden gençlere bir şey veremediğimizi gösteren kayıtlardır bu röportajlar.

Sokakta iki üç gençten biri, salâvat çekmesi istenirken “Abi, bana sorma ben ateistim ben deistim” diyor gülerek... Ağlanacak hâline gülerek... 

Kötü emsal olmaz demişler gerçi. Pırıl pırıl, ümit vadeden binlercesi var elhamdülillah.

Fakat bizim artık yapay, “açıklık=medenilik, kapalılık= gericilik” sığlığından kurtulup dünyamızı da ahiretimizi de imar eden müsbet hareketlerin mimarı olmamız gerekiyor. “Eyvah aldandık!” dememek için  ‘Bugünün Saraylısı Yarının Düşkünü’ olmamak için...

Okunma Sayısı: 2618
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Bey

    31.8.2024 12:05:18

    İslamın hilafet merkezine çöküp, Müslüman bir halka bu zulmü reva gören kemalist elitler hâlâ ülkeyi kendi tapulu malı sanıyor.

  • Müjdat Bayar

    31.8.2024 12:01:31

    Gabî kelimesindeki şapkanın yanlış kullanımı benim de dikkatimi çekmişti. Nahit Bey'in tabii ki gözünden kaçmazdı

  • Zeynep Çakır

    31.8.2024 11:30:12

    Teşekkür ederim yorumlara @Nahit Topaloğlu Bey gâbi değil gabîdir doğrusu biliriz lâkin imlâ ve klavye hatasıdır

  • Müjdat Bayar

    31.8.2024 08:25:11

    Kaman'ın nerede olduğunu bende bilemedim. :) Sadede gelince... Durum vahim.

  • Nahit Topaloğlu

    31.8.2024 06:40:11

    TebrikederimZeynepHanımkardeşim.Pek hoş bir yazı. Bir kelimedeki şapka yolunu şaşırmış, yerine geçerse daha güzel olacak: gâbi değil gabî. Fî emânillah!

  • Salih baş

    31.8.2024 00:51:43

    Suç kimde acaba

  • Ayhan Aydın

    31.8.2024 00:22:36

    Allah sonumuzu hayır etsin, tebrikler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı