"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mehmet Şakir Paşa: Magazine kurban edilen bir entelektüel

Zeynep ÇAKIR
27 Şubat 2025, Perşembe
Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa (1855 - 1914) Osmanlı Türkü asker, tarihçi, diplomat ve eğitimci. 1891-1895 yılları arasında sadrazamlık yapan Ahmed Cevad Paşa’nın kardeşi, Halikarnas Balıkçısı takma adı ile tanınan roman ve hikâye yazarı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın babasıdır.

Biyografik bilgileri daha geniş yazmak da mümkün fakat benim asıl temas etmek istediğim nokta biraz daha farklıdır. 

Şakir Paşa devlet adamlığı yanında entelektüel kişiliği ile de temayüz etmiş bir Osmanlı aydınıdır. Bu aile üzerinden Osmanlı Batılılaşma çabalarının izlerini sürmek mümkündür ve aileden bir çok tanınmış kişi Cumhuriyet dönemine de damgasını vurmuştur.

Kızları Fahrunnisa Zeyd ressam, Aliye Berger minyatür, torunu Füreya Koral seramik sanatçısıdır 

Şakir Paşa’nın annesi, Suriye’nin tanınmış bir ailesi olan Hattatzâdelerden Hüseyin Bey’in kızı Zehra Hanım, babası ise Antalya’nın Elmalı ilçesindeki bir Türkmen aşiretinden, Kabaağaçlızâde Miralay Mustafa Asım Bey’dir. Kendisi ve kardeşleri çocuk yaşta öksüz ve yetim kalınca ablası Sare Hanım’ın dirayeti ile ; o sırada Rumeli Kazaskeri daha sonra da  Şeyhülislâm olarak tayin edilen Âtıfzâde Hüsamettin Efendi’nin himayesi altında yetişmişlerdir.Türk-İslâm kültürünü özümseyerek yaşayan, değerlerine sahip çıkan ve aldığı her görevde vazifesini babası ve abisi gibi hakkıyla yerine getiren bir şahsiyet Şakir Paşa. Eşi İsmet Sare Hanım da hakeza.Çocuklarına lisan, sanat musîkî eğitimi verilmesini desteklediği gibi her birinin dinî eğitiminin de tam almasını sağlayan bir anne

Şakir Paşa’nın yazarlık cihetinde de çalışmaları mevcut olup bir çok eser kaleme almıştır. Biyografisinde yer alan çalışmaları şu şekilde:

Yeni Osmanlı Târihi: Beş ciltlik bir eserdir. İlk 2 cildi basılmıştır.

Selâhaddîn-i Eyyûbî: İki ciltlik tarihî bir piyestir. Basılmamıştır.

Mısır Târihi: Basılmamıştır.

Muhtelif Târîh-i İslâm ve Osmânî: Galatasaray Lisesi’nde okutulmak üzere yazılmıştır. Basılmamıştır.

İnekçilik ve Sütçülük: Ayrıntılı, bilimsel bir eserdir.

Arıcılık: Tamamlanamıştır

Bu bilgiler tarihe ve değerlerine sahip bir şahsiyet olup birikimlerini hem çağına, hem gelecek nesillere bırakmak çabasında olduğunun göstergesidir.Son iki çalışması da memleketin kalkınması için yaptığı katkılara delalet eder.

Talihsiz bir olay sonucu erken sayılacak bir yaşta vefat etmiştir. Oğlu Cevat Şakir ile aralarında geçen büyük tartışma silâhlara davranmaya kadar ileri gitmiş ve oğlu maalesef babasını vurmuştur.  

Paşa’nın eğer ömrü vefa etseymiş kültür tarihimize damga vuran eserlerle de anılacağı şüphesizdir. Ama gelin görün ki: Yine bir hayat, bir dizi eliyle magazinin kucağına atılmış durumdadır. Evet bir aile üzerinden Osmanlı Batılılaşma akımının boyutlarını ve içeriğini çarpıcı bir şekilde görüyoruz. Fakat Paşa’nın gelini ile ilişkisi ve yabancı bir kadına olan aşkı dillere zihinlere dolanıp duruyor. Maksadın üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu aşikârdır. Ailenin bile kesin açıklama yapmadığı bir konunun tam ve kesin gerçek gibi vurgulanması-haydi öyledir diyelim- aile içi bir skandal ve dramatik bir hadisedir. Olayın arkasında babanın oğluna hiç değer vermemesi, devamlı küçük düşürmesi, oğulun aşırı para harcaması ve lümpen bir hayat tarzı sürmesi gibi problemlerden kaynaklı çekişmelerin varlığı bilindiği halde kayınpeder-gelin aşkı kurgusunun dizinin ana fikri haline gelmesi tarihi de kirletmekten saptırmaktan ve onca güzel şeyi kıymetten düşürmekten başka bir şey değildir. Halbuki bu aile ve fertleri üzerinden; geçiş dönemini ete kemiğe büründürecek onca materyal bulmak ve onların üzerinden çalışmalar yapmak mümkünken Agnesia ve Rozali üçgenine  sokulmuş bir aldatma hikâyesi ortaya sürülmüştür. Gerçekten aldatma, ihanet, kadınlar entrikalar ile kurgulanmış senaryolardan gına gelmişken bunun için bir de tarihten bir malzeme bulup çıkarmalarına pes ve yeter diyorum.

Bir milletin bütün merakı bunlar olmamalı bunları izlemeye zorlanmamalı.Bu pespayeliği hak etmiyoruz.Gidip belgesel izle, kitap oku o zaman diyenler de oluyor. Kişinin şahsî olarak izlememesi tepki vermesi değil burada mevzubahis olan. 

Çok zengin bir arşiv hükmünde olan bir ailenin hayat hikâyesinden gidip üçüncü sayfa haberi sakilliğine indiren basit kurgulara tepkimiz Herşeyin bu kadar ucuz olduğu devri yaşamak da bize nasip olmuş maalesef.

Okunma Sayısı: 2795
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    16.3.2025 08:32:19

    28 Şubat tarihinde çıkan bu yazıyı 15 Mart da okumak nasip oldu. Muhetereme kardeşimizi kul hakkına hassasiyeti,bu milletin tarihi ve dini değerlerine bilhassa dindar denilerek kindarlarca yapılan tahrif ve tahribatı delilleri ile ortaya koyması şayanı dikkattir. Burada neden bazı yorummyazan kardeşelrimizin yorumu yok.İkide bir tahrif ve tahribatçılara bind ereden su taşıyarak destek olmak onların ne dünyasını ne de ahiretini kurtarmaz iyi bilsinler. Bir müslümana yapılan kıyım,iftira,çamura balıklama atlayıp hezeyanalrı yazmakla din kardeşliği vve imana hizmet olmaz. Bilhassa bu yazı ile tarihe,hak,hukuk,adalet,ahlak diyen milletimin fertlerine numunei imtisal oldunuz. Bizler iszlerden razıyız,rabbimde sizlerden razı olsun.

  • Zeliha

    1.3.2025 18:52:01

    Allah razı olsun. Öyle bir devire kaldık ki imani kaybetmek ve ya kazanmak konusunda çok dikkatli olmak kasten hakikati aramak bulmak adeta ibadet sevabı vesilesi . Yalana yalan demekte ancak nur talebelerine nasip oluyor galiba.

  • Mehmet

    27.2.2025 17:30:26

    Yazıda bahsi geçen eserlerin literatüre kazandırılamamış olması ne kadar büyük bir emek israfı. Çok yazık olmuş… Öyle olsaydı sözü edilen cahillere meydan bırakılmamış olurdu. Bu arada bilgilendirmesinden ötürü yazara teşekkür ederim.

  • cemal özkaya

    27.2.2025 14:51:40

    güzel bir bakış tarzıyla insaflı bir değerlendirme olmuş tebrikler.

  • yahya

    27.2.2025 13:07:53

    Yazdıklarınız hakikat. Cevâhir kadrini cevher fürûşan olmayan bilmez.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı