"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eski arkadaşlarla buluşmak ne demektir?

Zeynep ÇAKIR
23 Mayıs 2014, Cuma

1- “Affan dedeye para saydım,/ Sattı bana çocukluğumu” dediği gibi şairin; şimdiki zamandan birkaç saatliğine gençlik günlerini ödünç almak demektir...
2- “Maziye bir bakıver neler neler yaşadık” halini sohbet mönüsünün baştacı yapmak demektir...
3- Eskiden beri tanıdığımız insanın; dünü bugünü arasında içten içe analiz yapma fırsatı bulmak demektir...
4- Bu analizin de ender olarak; “o eski halinden eser yok şimdi...” bazen; “Geçen zaman neler de alıp götürmüş” ondan dedirtirken... Mizacî özellikler açısından ise çoğu kez bizi; “insan 7’sinde ne ise 70’inde de aynı” yargısına ulaştırması demektir...
5- Konuşmaların mahiyetinden; “Altın Kızlar” moduna çoktan geçildiğini anlamak lâkin anlamamazlıktan gelmek demektir..
6- Kilo, sağlık, çoluk çocuk, eşler, aileler gibi netameli konuların sansürsüz masaya yatırılması demektir...
7- Kimsenin kimseye yeni rolleriyle çalım satamadığı zaten buna yeltense bile “biz senin cemaziyelevvelini biliriz” vetosunu sessiz sedasız yiyeceğini çok iyi bilmesi demektir....
8- 7. maddeye zerre kadar prim vermeyenlerce toplanıldığı için; samimî ve hasbilikte geçmişten te daha iyi bir karne notuyla eve dönmek demektir.
9- Fakat ne yalan söylemeli ne kadar espriler kahkahalarla süslense de her flashbackın sonunda sessiz bir hüznün ortaya kurulup keyif çatması demektir...
10- Muhabbetin en koyu haline girilmiş bir anda kendini şarkıcı sanan içlerindeki birinin patlattığı şarkılarla mevzunun dağılması demektir:)))
11- Aradan geçen zamanlar içinde sürülen hayatların, değişen fikirlerin, bambaşka rüzgârlara savrulmanın, maruz kalınan imtihanların ayrımına varıldığı halde; bunca şeyin sevgi kelimesine katılan anlamları törpülemekten böylesine nasıl uzak kalabildiğine de ayrıyeten memnuniyetle şahit olmak demektir...
12- Söylenen sözlerden çok gözlerden okunan manâlarla yine yeni ve yeniden bir dostluk tazeleme sermonisinin gönüllü seyircisi olmak demektir...
13- Her buluşmadan önce kendinize verdiğiniz; “Bu kez biraz ağır durucam, çok lâfa karışmıyacam sözü uzatıp muhatap bıktırmıyacam, kendimi dağıtmıyacam, özel hayatımı deşifre etmicem.. olmaz ki yaşlı başlı kadınız artık” yollu tembihleri bu kez de tutamama kabiliyetini! göstermeniz demektir...
14- Merakla sorulan sorular ve alınan havadislerle arkadaşınız hakkında yeni yaptığınız bilgi güncellemelerinden dolayı kendinizi neredeyse magazin gazetecileri derneğinin bir üyesi gibi hissetmek demektir:)))
15- Eski arkadaşlarla buluşmak geçmişinle de yüzleşmek demektir. İşte işin burası cesaret ister. Nasıl olmasın;  acı tatlı kırık dökük ne varsa toplanıp kaldırılmış tavan arasına konmuş hatıralar deryasına dalmak demektir. Ailenize ait eski fotoğrafların toplandığı albümün kapağını açıp kapatma süresi içinde, baktığınız fotoğrafların canlandırdığı yüzlerce hatıratın dile gelmesinden ötürü yaşadığınız duyguların türü nasıl tarif edilirse; o halete bürünmek demektir. Söylenmek istenmese de gayrıihtiyarî dillerden dökülüverir gönülde ukde kalan acılar, kanatılır, deşilir çoktan kabuk bağladığı sanılan yaralar. Öyle bile olsa artık olgunluğun getirdiği sünger çekicinin temizleyici gücünden faydalanıp tekrar tarih çöplüğüne atma çabukluğunu; “Neyseee... geçmiş geçmişte kaldı” sözleri eşliğinde gösterebilme maharetini de taşıyabilmek demektir...
16- Sebebi anlaşılmaz bir tarzda her buluşmaya çok uykusuz ve tık nefes kalmış bir halde gitmeyi adet edinmiş olduğunuzu fark etmek ve onlar hiç sormadığı halde; “Arkadaşlaar bakın sizin için nelere katlandım” muhtevalı mesaj veren ardı ardınca açıklamalar getirmek demektir... (Ama şimdi doğru söyleyin; güzel mi güzel bir Yalova sabahından, anadan babadan kardeşten eşten ayrıldıkta geldik, kazaya bırakmadık az şey mi?)
17- Fakat acı bir gerçek var ki -ve zaten gerçekler niyeyse hep acıdır-; bunca duygusal ve fikri yoğunluğun şarjından bitap düşüren yorgunluğumuzun baskısıyla yeniden buluşma temennileri arasında; alıştığımız, belki hapsolduğumuz şimdiki ve sahici hayatlarımıza tekrar telâş içinde geri dönmek demektir...
18- Eski arkadaşlar; en sahici ve toy zamanlarımızın; çok roller takındığımız şimdiki kimliklerimizin dışında kalan sadece biz olduğumuz hallerimizin en yakın şahitleri ve emanetçileridir ve bu emanete sahip çıkmak için de; ankaribuzzaman buluşmak ahsen.. lâzım ve elzemdir... Arkadaşlara duyurulur....
Not ve mühim bir haşiye: Bu buluşmayı yapabilmek ve en iyi mekânı seçebilmek için müşkülpesentlik katsayısının limitini de “İşte hendek işte deve” kabilinden aşıp mutlu sona ulaşabilmek demektir...
“Ben oraya gelemem, orası çok uzak.... hafta sonu doluyum.... çocuğumun sınavı, iş toplantım, seçilen yer boğaz manzaralı olsun, metro tramvay vb... bilumum vasıtalarla ulaşılabilir olsun, mönüsü iyi olsun, içlerindeki şarkıcı arkadaşın sesini namahreme duyurmaz ses yalıtımına sahip olsun” tarzında uzayıp giden ve “Ben kalender meşrebim güzel çirkin aramam gönlüme bir eğlence isterim olsun” şarkısının kıstaslarından da uzun listelerin barikatından geçmek kolay mı sanıyorsunuz? Hiiç de kolay olmadığını bilip çözüm arayışlarına azm ü cezm ü kast ile devam etmek demektir...

Okunma Sayısı: 6506
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokr(at)

    23.5.2014 16:34:00

    İlim bir beyaz ışıktır.Madde sadece ilimsizliktir.Bu yüzden madde aynasında Allah’ın ilmi ve buna bağlı isimleri yansıyabilir.Eskiler buna; İlmi ilahiye cevher, maddede görünen sanat,renk,şekil,ses vb. oluşumlara araz demişlerdir.Veya imamı mübin ve kitabı mübin de denilebilir.
    Zeynep kardeş.Tanıdıklarımızı eğer arazlarından tanıyorsak ve seviyorsak ve arkasındaki cevheri hissedemiyorsak, cevher olan ilim o maddeden çekildiğinde geriye bir ayna kırıkları kalır.Elması kömürden farklı bir renge bürüyen onda yansıyan ilimdir.
    Kuvve-i hafıza da bir cevher numunesidir.Oraya duyularla toplanan veriler eski haline yani cevhere inkılap ettirilir.Artık arazlara nasıl bir ilmi kıyafet giydirileceği bizim kuvve-i aklımıza kalmıştır.Bir çeşit sınıflandırma.Bunun için risale-i nurdan algı eğitimi almalıyız.Yoksa hatırlamak çok karmaşık,zor,kontrolsüz ve ağır bir durumdur.Yani gözümüzle kolayca gördüğümüz bir yıldızı kaldırabilecek güçte zannederiz kendimizi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı