1- Ayrımcı milliyetçiliğin panzehiri millet olma kavramının ve kaynaşmanın en kıvamlı ve lezzetli göstergesidir.
En hakim olan buğdaydan diğer en küçük olan unsurlar meyvelere kadar bu yemeğin içinde söz sahibidir.
Fazlalık değil, çeşittir benliği erimeden kaynaşır o karışık lezzetin içinde. Ben kayısıyım, ben kuru üzümüm, diye tadını aromasını gönderir.
Tıpkı çeşitli unsurlardan mürekkep bu milletin fertleri gibi kültürü, dili geleneği, alt kimlik olarak yaşasa da Türk’tür ya da kimliği mensubiyeti farklı farklı olsa da aynı inanca bağlı olmaktan gelen birlik, ümmet veya İslâm milleti dediğimiz o muazzam cemaatin ayrı bir çeşnisi, kadim bir medeniyetin ayrılmaz bir parçasıdır...
“Bensiz olmaz”ı değil, “bizimle güzel olur”un dellâlıdır aşure. Kibirsiz katkı sunar her çeşni bu harika yemeğe...
Laz, Çerkez, Gürcü, Balkan muhaciri, Kafkasya göçmeni, aslı Türk ırkı ile işte böylesi bir bilinçle mezcolmuştur bu topraklarda...
Aşure bu bilincin tencerede olanı, Anadolu bu anlayışın vatan olanıdır.
2- Rabb-i rahimin verdiği nimetlerin sonsuzluk çeşitlilik ve güzelliğini hazırlık aşamasında ve tencerede kaynama anında bir kez daha derk etmeye vesiledir bu yemeği pişirme eylemi. Sen kafa yorarsın sıraya koyarken hazırlayıp tencereye atarken yorulursun çeşit çeşit işlemleri yaparken.
Ama işte sen o tencerede bunca eşsiz ve sonsuz çeşitlilik içinde olan nimetlerden birkaçını bir araya getirip yemek yapmak için cedelleşirken; sessiz sedasız yorgunluk fütur olmadan tadı genetiği hiç değişmeden ve onca ziyafeti sen hakketmediğin halde kâinat mutfağında daha sen yokken bu nimetleri senin için, senden öncekiler, senden sonrakiler inanan inanmayan asi, muti ayırmadan hazırlayıp sunan, yediren, içiren, doyuran Münim-i Hakiki’nin nimetlerini ve nimetlendirmedeki rahmetini merhametini nasıl tasdik edip nasıl da şükretmez... Ya da aslında bu geniş rezzakiyet, rahimiyet cilvelerine ne kadar az şükrettiğine hayret edersin.
İşte bu yüzden insan gafil olup da şükürden aciz kalırsa tokadı hakketmez mi?
Aşure pişirmek biraz zahmetlidir, çaba ister, sabır ister.
Pişirirken kendine pay çıkaran ‘ben yaptım güzel oldu’ diyen pişkin nefsi pişirmek lâzım. Tefekkürle pişmek lâzım.
‘Hamdım piştim yandım’ demiş Mevlânâ.
Her halde ve hiç olmazsa aşure tenceresi başında demek lâzım...
Aşurenin kıvamını tutturmak için bir tutam tefekkür de atmak lâzım...
Daha iyi olur güzel olur vesselâm...