BİR DESTEK DE SİZDEN OLSUN
Medrese-i Yusufiye seti yeni kitaplar ilâve edilerek genişletildi. Bağışınızla sete ulaşan mahkûmların memnuniyet gözyaşları mektuplarından hissediliyor. Dört duvarın sınırladığı o medresede Risale-i Nurlar hayat saçıyor. Bu sete ulaşanlar gökler ve yerler kadar geniş bir manevî dünyaya açılıyorlar ve duâ ediyorlar.
Cezaevlerine düşenlerin ortak yanı, insan olmalarıdır. Suçlu olsalar bile, tövbe kapısı açıktır. Yeter ki onlara tövbe yolu gösterilsin ve buna fırsat verilsin. Bu sebeple onların imanı ve tevhidi akla ve kalbe perçinleyen ve okuyucusunu vatana, millete, insanlığa, dünyasına ve ahiretine faydalı birer uzuv haline getiren Risale-i Nurlar’a ekmek ve su kadar ihtiyaçları vardır. Bunu hapishane müdürleri bilseler tonlarla Risale-i Nurlar’ı oralara sevk edeceklerinden eminim.
RİSALE-İ NUR ISLÂH EDİCİDİR
Bediüzzaman Said Nursî verimli hayatının otuz yılını bu memleketin hapishanelerinde, tecrit odalarında, gözetim evlerinde geçirmiştir. Ama bu yıllar boş geçen yıllar olmamıştır. Bu yıllar Bediüzzaman’ın nice mahkûmları, mahpusları, tutukluları, katilleri, ırz düşmanlarını, hırsızları irşad ettiği ve ıslâh ettiği yıllar olmuştur. Devletin arşivleri meydandadır. Cezaevinde Bediüzzaman ile temas kuran nice mahkûmun tövbe ettiğini ve halini düzelttiğini gören savcıların, on sene cezaevinde yatırmaktansa, on gün Risale okumaları hallerini düzeltmeleri için kâfidir dedikleri hâlâ kulaklarda tazeliğini korumaktadır.
1943 senesinde Bediüzzaman Denizli Hapishanesi’nde yatarken…
Orada yatan nice mahkûmlar ve katiller tövbe ediyorlar, namaza başlıyorlar.
O katillerden biri bir gün bir tahta bitini yakalamış, Bediüzzaman’a şöyle soruyor: “Hocam! Bunu öldürmek günah mıdır?”
İşte bu ders, insanı tahta biti gibi öldüren bir katili, bir tahta bitinin bile hukukunu düşünecek derecede yola getiren bir derstir. Bu dersten devlet, cezaevleri, savcılar çekinmemeliler ve bu dersi kolilerle, tonlarla cezaevlerine sevk etmeliler.
Cezaevlerindeki katilleri, uyuşturucu mahkûmlarını, ırz düşmanlarını, hırsızları, arsızları ıslâh etmenin başkaca yolu yoktur. Bu tedbiri almadan getirilen af, vatana ve millete iyilik değildir, mahkûmlara iyilik değildir, devlete iyilik değildir.
Adama zerrece eğitim vermemişsin. Günahı sevabı tanıtmamışsın, haramı helâlı tanıtmamışsın. Tövbeyi, Allah sevgisini öğretmemişsin. Adam’ı bomboş yatırmışsın. Ama tabiat boşluk kaldırmıyor. Adam cezaevinde suçu hakkında daha da profesyonelleşiyor. Ve afla çıktığında aynı suçu daha beter hilelerle işlemeye devam edecektir.
GÖNÜL VER, GAYRET VER!
Peki, çare nedir? Çare cezaevlerini, ıslâhhane yapmaktan geçer, medrese yapmaktan geçer. Abartısız olarak söylüyorum: Bunun da yolu Risale-i Nurlar’dan geçer.
Bakınız, hiç ideoloji satıcısı değilim. Vatanımın ve milletimin iyiliği için yazıyorum. Dün cezaevlerini ıslâhhane haline getiren, Medrese-i Yusufiye haline getiren Bediüzzaman var idiyse, bu gün Risale-i Nurlar vardır. Oralara Risale-i Nurlar’ı kolilerle sevk edin, kâfi! Onlar kendilerini ıslâh edecek hakikatleri bulurlar, okurlar ve tövbe ederler.
Ardından affı gündeme getirebilirsiniz.
Saygıdeğer okuyucum! Devlet bu tedbirleri almasa da, savcılar bu tedbirleri ıskalasa da, cezaevi yönetimleri bu kitapları mahkûmlara ulaştırmaya direnseler de… Sen sadece Allah rızası için el ver! Gönül ver! Gayret ver!
Yeni Asya Neşriyat daha önce var olan Medrese-i Yusufiye setini iki kitap ilavesiyle zenginleştirmiştir.
Bu kitaplar: 1- Medrese-i Yusufiye Risalesi, 2- Meyve Risalesi, 3- Haşir Risalesi, 4- Gençlik Rehberi, 5- Hizmet Rehberi, 6- Bediüzzaman Cevap Veriyor, 7- Zübeyir Gündüzalp. Muhteşem bir yedili olmuş. Güzel de bir indirim yapmışlar.
Bu muhteşem yediliyi muhakkak cezaevlerine ulaştırmalıyız.
Gel, el ver, cezaevine ulaşan senin de bir setin olsun!
Bu kampanyaya destek vermek için irtibat hattımız: (0 531) 609 65 56
İlginize teşekkür ediyor, desteğinizin Cenab-ı Hakk’ın rızasına nail olmanıza vesile olmasını diliyorum.
Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nûriye, s. 111. 2- Suyûtî, Câmi’üs-Sağîr, 1/132; Aclûnî, Keşf’ul-Hafâ,1/31.