Kalemi, kâğıdı eline almakla başlarmış yol.
Ve şunu hissediyorsun, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin kâğıdın, kitabın kokusu, kalemin mürekkebinin değeri değişmezmiş, azalmazmış. Parmaklardan kaleme akan hissiyatlarmış.
İşte yine bir keresinde, dokunmuş kalbin rengi beyaz bir yaprağa:
“Bizim için bitmez yollar, aşılacak dağlar var
Görülecek yerler, hasret dolu dostlar var
Yudumlanacak çaylar, muhabbete layık canlar var
‘Seyahat edin, sıhhat bulun’
Peygamber’in (asm) böyle bir müjdesi var” demişiz ve düşmüşüz yollara.
Yine dedik, yine koyulduk hayâl sahralarına. Yalnııız, kendimizi feda ettik kafiye için, düştük yine sıcak memleketlere. Ne var bir kere de şöyle soğuk memleketlere gitsek, biraz üşüsek, ama azcık. Abartmaya gerek yok.
Neyse bakalım, bizde sözden dönülmez, yolda da yürünmez, ayakkabılar eskimez. Çünkü biz hayâl âlemimizde uçarız, bulutlarda zıplarız, diyardan diyara hoplarız. Elhamdülillah Rabbim öyle bir hayâl melekesi vermiş ki... Yani öyle bir şey ki, üç nokta koydum, anlatılmaz yaşanır. İşte öyle bir şey ki, yaşamaya başladık haberin yok.
Bak, Hz. Ali (ra), Hz. Ömer’i (ra) ziyarete gelmiş. Beraber sohbet ediyorlar. Fakat bu sohbeti yarıda bırakan birileri var, bakalım neymiş meramı:
-Ey Halife, ben Ebu Talib’in oğlu Ali’den şikâyetçiyim.
Bu durum karşısında, az öncesine kadar kardeş gibi baş başa verip sohbet ettiği arkadaşına tavrını değiştiren Hz. Ömer (ra), bak ne diyor:
-Ey Ebelhasen! Kalk da davacı ile birlikte bulun…
Gördün mü ahvali? Hz. Ali (ra) n’apsın, derhal kalktı ve davacının yanında yerini aldı bile. Hz. Ömer (ra) iki tarafı da dinleyip delilleri karşılaştırıp neticeyi hükme bağladı. Davacı da gitti. Fakat Hz. Ali (ra) bu durumdan pek de memnun değil gibi, yüzü düştü bak hele. Hz. Ömer (ra) bu durumu fark etmiş olsa ki:
-Ey Ali! Adalet ve hükmümden memnun olmadın mı?
-Evet, memnun olmadım…
(Yüzlerdeki hayret artıyordu.)
-Niçin?
-Çünkü siz davacının yanında bana künyemle hitap ettiniz. “Ey Ebelhasen” dediniz. Bilirsiniz ki künyeyle çağırmak Araplarda bir saygı ifadesidir. Hasmımın yanında beni künyemle çağırmanızı adaletinize yakıştıramadım!
“Allah senden razı olsun ey Ali! Beni irşad ettin” dedi Hz. Ömer (ra), sonra Hz. Ali’yi (ra) kucakladı. Boşuna nam salmamışlar halifeliklerindeki hassas davranışlarıyla. Tüm insanlığa, asıl olması gereken hâl ve tavırları göstermiş ve bunda her daim Rabbin rızasını gözetmişler. Hz. Ali de (ra) bu davranışıyla adaletin küçük bir meselesinde dahi hassas olunması gerektiğini hâliyle ve kaliyle ifade etmiş. Rabbim onları örnek almayı nasip etsin. Âmin...
Not: Genç Yorum Dergisi Eylül sayısından alınmıştır.