İnsan bu dünyaya ilim ve dua vasıtasıyla tekamül etmek için gönderilmiş ya hani, ne çok unutuyoruz bu hakikati.
Nefsimiz, benliğimiz bizi sürüklüyor, bazen yerden yere vuruyor. Savruluyoruz sonbaharda dökülen yaprak misali, ama nereye? Savrulduğumuz yer şefkatli bir sineye mi ulaştırıyor yoksa. En acısı da kaybolup gitmek değil mi? Bir yolunu bulmak gerekmez mi o halde, kalkıp tekrar dirilmek için. Önemli olan da bu ya! İnsan zaman zaman düşer; fakat kalkmasını da bilmeli. Bilmeyi öğrenmeli; deryadan deryaya koşmalı, Risale-i Nur hakikatleriyle coşmalı. Susadıkça içmeli, nuruyla kendinden geçmeli... Geçip gitmeli ki, daha nice susuzlara ulaşabilmeli...