Umut, insanın bu fâni olan dünyada bir yaşama sebebinin olduğu hususunda dayandığı bir limandır. Umut, çalkantılı olan bu hayat sergüzeşti içerisinde gölgesi altında teneffüs edilen bir çınar ağacıdır.
Umut, Allah’ın kuluna en güzel hediyesidir. Umut, bu hayatta insanı diri tutan, yaşama tutunduran insan için vazgeçilmez bir sermayedir. Çünkü umudun bittiği yerde hiçbir şey yeşermez. Bir tohum, sudan umudunu kestiği an nasıl ki çürümeye maruz kalıyorsa -tabiri caizse- insanoğlu da Allah’tan umudunu kestiği zaman, kendisini adeta bir boşlukta hisseder ve hiçbir şeyin kendisine asla emân vermeyeceği konumuna düşer.
Umut, ışıktır; insanın bu hayatta tüm hatalarından dolayı duyduğu derin pişmanlıklarına karşı müthiş bir dayanma gücüdür. Umut, sadece menfi manada değil müspet manada da insana kuvvet verir. Hayata dair arzu edilen her ne varsa -meşrû olmak kaydıyla- umut etmek ve sabırla beklemek oldukça hayırlıdır ve güzeldir. Umudun hayatımızın birçok safhasında muhtelif şekillerde tesirini görebiliriz. Bu minvalde şöyle bir cihetten bakalım. İnsan, bu hayatta çok âciz ve çok muhtaç bir durumdadır. İşte, bu yüzden kendisine inşirâh ve afiyet vereceği bir ve tek olan Allah’a ihtiyaç hisseder. Bu histen, Allah’a doğru hidayetvâri bir yöneliş oluşmaktadır. Neticede de insan, ye’is(ümitsizlik) karanlıklarından kurtulup Rabbinin eşsiz rahmet nimetlerine mazhar olur.
Hayatta herkesin bir ‘Umut ışığı’ vardır. Bu bazen iki cihan saadet vesilesi olan bir refikâ(eş), bazen birlikte hizmet edilen müşfik bir dava arkadaşı, bazen candan bir dost (veliyyün hamim) olabilir. Muhtelif vaziyetlerde insana eşlik eden bu umut hakikati kişinin en büyük kuvvetidir. Bu nokta-i nazardan sabır üzerine umut inşa edildiğinde hadiseler karşısında daha dik bir duruş sergilenir ve savrulmaya mahal verilmeden sergüzeşt-i hayat tecrübe edilir.
İnsan; hayatında boşluğa düştüğü en zor zamanlarında, bela ve musibet anında, sıkıştığı hengâmede, tam ümitsizlik girdabına yelken açtığı sırada onun imdadına yetişen, ona inâyet, rahmet ve nusretiyle varlığını hissettiren; her an kendisiyle olan, kendisini gören/gözeten bir Zatın(Allah’ın) varlığı, insana öyle bir emân veriyor ki insan ‘İyi ki varsın Allah’ım’ deyip Allah’ın varlığına olan imanını umut ve sabır nimetleri ile tazeliyor.
Hasılı kelâm; insan, Allah’ı ne kadar iyi tanırsa (talim-i esma ile), O’na o kadar çok muhabbet besler; ne kadar da severse, O’na o kadar çok ibadet ve itaat ederek O’na umut ile bağlanır ve sabır ile bekler.
Rabbim bizleri umur-u hayriyede (hayırlı işlerde/hizmetlerde) kendi üzerine düşen görevi hakkıyla yapan, istikrarlı bir umut hakikatine istinad eden ve sabır kuvvetine göre -âfiyeti arzu ederek- hareket eden bahtiyar kullarından eylesin, inşaallah.
Selam, esenlik ve afiyetle kalın.