İrili ufaklı olan bu devletler, kendi sınırları ve nüfusları ile birlikte yaşayıp gitmektedirler. Ancak, küçük devletleri kendi haline bırakmayan büyük devletler, çeşitli hile ve tuzaklarla onları rahatsız etmekte ve ellerinde ne varsa hepsini almaya çalışmaktadırlar.

İnsanlık tarihi boyunca meydana gelen bütün savaşlar, büyük devletlerin aç gözlülüğü sebebiyle ortaya çıkmıştır. Halbuki, bu dünya kıyamete kadar bütün insanlara yetecek şekilde yaratılmıştır. Yer altı ve yer üstü zenginlikleri her devlette farklı olmakla birlikte, karşılıklı alış verişlerle nerede bir eksiklik varsa onlar giderilmektedir. Fakat, insan oğlunun doymak bilmeyen hırsları yüzünden savaşlar yapılmakta ve milyonlarca insanın kanı haksız bir şekilde akıtılmaktadır.

Bu gün itibariyle dünyanın yüz ölçümü bakımından en büyük devleti Rusya’dır. Yaklaşık yüz elli milyona yakın nüfusuyla, mevcut sınırları birkaç kat fazla nüfusa yetecek durumda iken, çeşitli bahanelerle yanı başındaki Ukrayna’ya saldırıyor, yüz altmış bin Ukraynalıyı öldürürken, kendi askerlerinden de yüz yirmi bin askerinin ölümüne sebep oluyor. Kırım başta olarak, Ukrayna topraklarının bir kısmını kendi topraklarına katıyor. Barış içinde yaşamak varken, insan gerçekten “Buna değer mi?” diye anlamakta zorlanıyor.

Çin devleti ise, dünyanın üçüncü büyük devletidir. Dokuz milyon altı yüz bin kilometrekare yüz ölçümü ve bir milyar dört yüz milyon nüfusu ile koca bir dev konumundadır. Ekonomisi ve ticari hacmi itibariyle Amerika’yı bile korkutmaktadır. Halbuki, yanı başında ve otuz altı bin kilometrekarelik minnacık bir Tayvan üzerinde hak iddia ederek dünyayı sıkıntıya sokmaktadır. Üçüncü bir dünya savaşının kıvılcımları yakılmaya çalışılıyor gibi bir durum görünüyor. 

Hindistan ise, bir milyar dört yüz otuz milyon nüfusu ile büyük bir devlet. Fakat, Pakistan ile sınır komşusu olduğu için, aralarında bitmeyen sorunlar yaşanıyor. İki taraf da birbirlerini nükleer tehditler yaparak sıkıntıya sokuyor. 

Amerika’ya gelince, üç yüz kırk milyon nüfusu ile dünyanın en büyük ve kalabalık devletleri arasında. Ancak, kendisini dünyanın jandarması kabul eden bu devletin aç gözlülüğü ve doymak bilmeyen hırslarıyla daha bir başka.

Dünyanın bütün devletlerini hasis menfaati için karıştıran, yer altı ve yer üstü zenginliklerine çökmek için her türlü fitne ve fesadı, hile ve tuzakları kuran bu süper devlet, yanına çektiği devletleri de maksadına alet ederek, dünyanın adalet ve huzuruna hizmet edeceğine her şeyi berbat etmeye devam ediyor.

Halbuki, çok ihtiyarlamış olan dünyanın ve dünya insanlığının, binler seneden beri devam edip gelen savaşlarına bedel, çok ciddi olarak barış ve huzura ihtiyacı vardır. Açlık, yokluk, yoksulluk ve susuzluk insanlığı canından bezdirdi.

Özellikle, İngiltere’nin haksız ve hukuksuz bir şekilde çeşitli hile ve tuzaklarla 1948 tarihinde Filistin topraklarına yerleştirdiği İsrail devleti, yetmiş beş senedir Orta Doğuda ne barış bıraktı ve ne de huzur. Şimdiye kadar on binlerce Filistinlinin ölümüne sebep olduğu gibi, son çıkan savaştan bu yana da, kırk bin kişinin ölümüne sebep oldu. Bütün bu zulümleri, en başta Amerika’nın ve Avrupa Birliği devletlerinin verdiği bomba ve silahlarla yaptı. Orta Doğuyu kan gölüne döndürdü. Birleşmiş Milletler ve güvenlik konseyi ise hiçbir şey yapamıyor.

Şayet bu böyle devam eder ve gerekli tedbirler alınmazsa, korkarız ki, bütün dünyanın başına gerçek bir kıyametin kopması akıldan uzak görünmüyor. O zaman da ne savaş kalır ve ne de barış. Öyle ise, bütün insanlık şimdiden aklını başına almalıdır.