83 yaşındaki okuyucumuz Mehmet Ertürk: Çocuklarım da uzun yıllar evimizde yapılan Risale-i Nur derslerinin manevî ortamında büyüdüler.
Salih SÜTÇÜOĞLU - İZMİR
İzmir’in mesire yerlerinden olan Bornova İlçesine bağlı meşhur Pınarbaşı beldesindeyiz. Pınarların başında kurulan düğün salonları ile ve dağlarındaki kireç ocakları ile meşhur bir belde. Burada yıllardır düzenli olarak Risale-i Nur Dersleri devam ediyor.
Bu derslerin müdavimlerinden olan 83 yaşındaki Mehmet Ertürk Ağabeyi evinde ziyaret ettik. Kendisi akciğer rahatsızlığı nedeniyle tedavi görüyor, ayaklarında da ağrıları olduğu için son günlerde çok sevdiği Nur sohbetlerine katılamıyor. Bu ziyaretimiz vesilesi ile kendisine birkaç soru sorduk.
Mehmet Ağabey nerelisiniz.?
1 Eylül 1939 tarihinde Sivas’ın Yıldızeli İlçesinde dünyaya geldim. Babam Arif Efendi, anam Müslümat hanım. Askerliğimi Mardin’de yaptım. Askerden sonra 6 ay kadar Adana’daki pamuk tarlalarında çalıştım.
Pınarbaşı'na nasıl geldiniz..?
O zaman amcam Pınarbaşın’a gelip yerleşmişti. Biz de kardeşlerimle beraber Adana’daki işimiz bitince amcamın yanına geldik. Buraya yerleştik kaldık. Ben buradan evlendim.
Risale-i Nur’ları nasıl tanıdınız?
Pınarbaşında meydandaki caminin yanında Kominizmle Mücadele Derneği kurulmuştu. İzmir Yeni Asya Temsilcisi olan Hasan Şen de devamlı olarak bu dernekle ilgileniyordu o zaman. Derneğin başkanı Saffet Solak beydi. Ben kireç ocaklarında çalışıyordum. Bu derneğe devam ederken Hasan Şen’in yaptığı dersler sayesinde hem Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini, hem de Kur’an-ı Kerim tefsiri olan Risale-i Nur’ları tanıma imkanım oldu.
Kominizmle Mücadele Derneğinde o zaman gençler arasında yayılan Maoculuk gibi kominist fikir sahipleri ile fikri münazara ve mücadele yapılıyor, onlar bu yanlış fikirden kurtarılmaya çalışılıyordu. Benimle beraber Kaya Kireççi, İbrahim Kaya, Nazmi Doğan, kardeşim Rahmetli Bilal Ertürk, Necati ve Kemal Görücü kardeşler ve terzi Necati Akten gibi arkadaşlar da bu derneğe devam ediyorduk.
Risale-i Nur’ları tanıyınca hayatınızda değişiklikler oldu mu?
Tabii. Hepimiz kötü alışkanlıklarımızı terk ederek namaza başlamıştık. Hatta terzi Necati kardeşimizin dükkanında bazı heykeller vardı. Risale-i Nurları tanıdıktan sonra birgün bir de baktık ki, heykelleri kırmış atmış. Benim Allah bağışlasın bir kız ve bir erkek evladım oldu. Onlar da uzun yıllar evimizde yapılan Risale-i Nur Derslerinin manevi ortamında büyüdüler. Sebep olanlardan Allah razı olsun.
Unutamadığınız bir hatıranızı bizimle paylaşır mısınız?
1963-64 seneleriydi. Biz kominizmle mücadele derneğinde iken şikayet üzerine jandarma ekipleri geldiler. Orada bulunan Risale-i Nur kitaplarını aldılar. Hiç unutmam. Arkadaşlarımızdan Kaya Kireççi komutana hitaben; “Komutanım bu kitaplarda Osmanlıca kelimeler var. Bu lugatı da alın ki gerekirse kelime manalarına buradan bakarsınız” dedi. Komutanın da tabii bu samimi sözler çok hoşuna gitmişti. Bir müddet sonra zaten kitaplarımızı iade ettiler. Kimseye de bir zarar olmadı Allah’a şükür.
Mehmet Ağabey Yeni Asya Gazetesini okuyor musunuz?
Tabii. İlk çıktığı günden beri gazetemizi alıyorum. Bize yakın gazete bayii geçenlerde kapandı. Allah razı olsun İzmir Büromuzda görevli Şakir Argın kardeşimiz her gün hiç aksatmadan gazetemizi getiriyor. Beni mahrum bırakmıyor.
Teşekkür ederiz Mehmet Ağabey. Allah şifalar versin inşallah.
Ben de çok teşekkür ederim. Arkadaşlara selamımı iletin...