1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Bu dünyada, hususan bu zamanda, hususan musibete
düflenlere ve bilhassa Nur fiakirtlerinde dehfletli s›k›nt›la-
ra ve me’yusiyetlere karfl› en tesirli çare, birbirine teselli
ve ferah vermek ve kuvve-i maneviyesini takviye etmek
ve fedakâr hakikî kardefl gibi birbirinin gam ve hüzün ve
s›k›nt›lar›na merhem sürmek ve tam flefkatle kederli kal-
bini okflamakt›r. Mabeynimizdeki hakikî ve uhrevî uhuv-
vet, gücenmek ve tarafgirlik kald›rmaz. Madem ben size
bütün kuvvetimle itimat edip bel ba¤lam›fl›m ve sizin için
de¤il yaln›z istirahatimi ve haysiyetimi ve flerefimi, belki
sevinçle rûhumu da feda etmeye karar verdi¤imi bilirsi-
niz, belki de görüyorsunuz. Hatta kasemle temin ederim
ki; sekiz gündür, Nurun iki rüknü zahirî birbirine nazlan-
mak ve tesellî yerine hüzün vermek olan ehemmiyetsiz
hâdise, bu s›rada benim kalbime verdi¤i azap cihetiyle,
“Eyvah, eyvah! El-aman, el-aman! Yâ Erhamürrâhimîn,
medet! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insî fleytanlar›n
flerrinden kurtar, kardefllerimin kalblerini birbirine tam
sadâkat ve muhabbet ve uhuvvet ve flefkatle doldur” di-
ye hem ruhum, hem kalbim, hem akl›m feryad edip a¤-
lad›lar.
Ey demir gibi sars›lmaz kardefllerim! Bana yard›m edi-
niz. Meselemiz çok naziktir. Ben sizlere çok güveniyor-
dum ki, bütün vazifelerimi flahs-› manevînize b›rakm›flt›m.
Siz de, bütün kuvvetinizle benim imdâd›ma koflman›z
azap:
eziyet, iflkence; büyük s›-
k›nt›, fliddetli ac›.
aziz:
izzetli, muhterem, sayg›n.
bilhassa:
özellikle.
cihet:
yön.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yarat›k.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
el-aman:
medet, aman, imdat
manas›nda yard›m ve flikâyet bil-
diren edat.
eyvah:
Yaz›k, heyhat!”.
feda:
u¤runa verme.
fedakâr:
kendini veya flahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
ferah:
gönül aç›kl›¤›, sevinç, se-
vinme.
feryat:
hayk›rma, 盤l›k.
gam:
keder, üzüntü.
hâdise:
olay.
hakikî:
gerçek.
haysiyet:
fleref, onur, itibar.
hususan:
bilhassa, özellikle.
imdat:
yard›m.
insî:
insan cinsinden.
istirahat:
dinlenme, rahatlama.
itimat:
dayanma, güvenme.
kasem:
yemin, and.
keder:
kayg›, ac›, hüzün.
kuvve-i maneviye:
manevî güç,
moral.
mabeyn:
ara.
madem:
...den dolay›, böyle ise.
medet:
inayet, yard›m, imdat.
merhem:
ilâç; ac›y›, kederi teskin
eden fley.
Mesele:
önemli konu.
me’yusiyet:
ümitsizlik.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muhafaza:
koruma.
musibet:
felâket, belâ.
nazik:
narin, ince; dikkat gerekti-
ren, önemli.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
rükün:
esas, kaide, prensip.
sadâkat:
ba¤l›l›k, do¤ruluk.
flahs-› manevî:
manevî flah›s,
belli bir kifli olmay›p bir ce-
maatteb meydana gelen ma-
nevî flah›s.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flefkat:
ac›yarak ve esirgeye-
rek sevme, içten ve karfl›l›ks›z
merhamet.
fler:
kötülük.
fleref:
onur, haysiyet.
s›dd›k:
çok do¤ru, dürüst,
hakk› ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
takviye:
kuvvetlendirme,
sa¤lamlaflt›rma, teyit ve tas-
dik etme.
tarafgir:
bir taraf› tutan, ta-
rafl›.
temin:
flüpheyi giderme, sa¤-
lamlaflt›rma.
teselli:
avutma, ac›s›n› dindir-
me.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete
ait.
uhuvvet:
kardefllik, din kar-
deflli¤i.
vazife:
görev.
yâ Erhamürrâhimîn:
Ey mer-
hametlilerin en merhametlisi.
zahirî:
görünürde.
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
910 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI