Tarihçe-i Hayat - page 903

Cercis Aleyhisselâm gibi, binler, milyonlar hakikat müca-
hitlerinin hakaik-› imaniyenin kudsî hizmetinin bir numu-
nesine mazhar olan Nur fiakirtlerinin çektikleri zahmet-
ler, o eski zatlar›n zahmetlerine nispeten binde bir ol-
maz. Ve ücret ve kazanç cihetinde, inflaallah birdirler ve
beraberdirler.
Saniyen:
On bir defa bana suikast eden ve dört defa
mahkemeleri aleyhimize sevk edip üç defa hapse sokan
gizli düflmanlar›m›z›n Nurlar hakk›nda plânlar› akim kal-
d›¤›ndan, bütün desiseleriyle, ehemmiyetsiz flahs›ma kar-
fl› s›k›nt›, tecrid-i mutlak ve kimse ile temas etmemek ve
damar›ma dokundurmakla iflkenceler verdirmeye çal›fl›-
yorlar. Ben de, o iflkencelerin alt›nda inayetin iltifat›n›
görüp tahammül ederek flükrederim. Zannederim, herbi-
rinizden vücutça on derece zaif ve on derece ziyade s›-
k›nt›lar›ma karfl› tahammülüm, sizin gibi kuvvetli ve âli-
cenap zatlar›n, küçücük ve geçici ve cüz’î s›k›nt›lar›n›z›
nazar›n›zda hiçe indirir diye, daha size teselli vermeye lü-
zum görmüyorum.
Salisen:
fiimdi, flahs›m› çürütmeye çal›flt›klar›ndan ve
s›kt›klar›ndan ve ihanet ettiklerinden dolay› s›k›lmay›n›z.
Çünkü, Nurlara ve talebelerine iliflilmedi¤ine bir alâmet-
tir ve tam aldand›klar›na bir emaredir. Yani, k›ymeti, hü-
neri flahs›mda zannedip beni s›k›yorlar, çürütmek istiyor-
lar. Bu aldanmalar›nda pek büyük bir maslahat ve Nur-
lara çok faydas› var.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 903
A
FYON
H
AYATI
sû-i kast:
birini öldürmeye kast
etme, birini öldürmek kast›yla
sinsice plan kurma.
flükür:
Allah’›n nimetlerine karfl›
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hâl ile Allah’› hamd
etme.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl› koyabil-
me, katlanma.
talebe:
ö¤renci.
tecrid-i mutlak:
hiç kimse ile gö-
rüflememek, hücre hapsi.
teselli:
avutma, ac›s›n› dindirme.
zahmet:
s›k›nt›, eziyet, meflak-
kat.
zaif:
zay›f.
zat:
kifli, flah›s.
ziyade:
çok, fazla.
akim:
neticesiz, sonu yok, ba-
flar›s›z.
alâmet:
belirti, iflaret, iz.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
aleyhisselâm:
Allah’›n selâm›
onun üzerine olsun.
âlicenap:
cömert, iyilik sahibi,
yüksek ahlâkl›.
cihet:
yön.
cüz’î:
küçük, az.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
faide:
fayda.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek.
hüner:
marifet, bilgililik, usta-
l›k.
ihanet:
hainlik, kötülük etme.
iltifat:
ilgi gösterme, yüzünü
çevirip bakma.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
inflaallah:
‘Allah izin verirse’
manas›nda kullan›lan bir dua.
iflkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî s›k›nt›, eziyet.
k›ymet:
de¤er.
kudsî:
mukaddes, yüce.
maslahat:
uygun ifl, faydal› ifl.
mazhar:
nail olma, flereflen-
me.
mücahit:
cihad eden, sava-
flan.
nazar:
bak›fl, dikkat.
nispeten:
nispetle, k›yaslaya-
rak.
numune:
örnek.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci olarak.
sevk:
yöneltme, gönderme.
1...,893,894,895,896,897,898,899,900,901,902 904,905,906,907,908,909,910,911,912,913,...1390
Powered by FlippingBook