Cercis Aleyhisselâm gibi, binler, milyonlar hakikat müca-
hitlerinin hakaik- imaniyenin kudsî hizmetinin bir numu-
nesine mazhar olan Nur fiakirtlerinin çektikleri zahmet-
ler, o eski zatlarn zahmetlerine nispeten binde bir ol-
maz. Ve ücret ve kazanç cihetinde, inflaallah birdirler ve
beraberdirler.
Saniyen:
On bir defa bana suikast eden ve dört defa
mahkemeleri aleyhimize sevk edip üç defa hapse sokan
gizli düflmanlarmzn Nurlar hakknda plânlar akim kal-
d¤ndan, bütün desiseleriyle, ehemmiyetsiz flahsma kar-
fl sknt, tecrid-i mutlak ve kimse ile temas etmemek ve
damarma dokundurmakla iflkenceler verdirmeye çalfl-
yorlar. Ben de, o iflkencelerin altnda inayetin iltifatn
görüp tahammül ederek flükrederim. Zannederim, herbi-
rinizden vücutça on derece zaif ve on derece ziyade s-
kntlarma karfl tahammülüm, sizin gibi kuvvetli ve âli-
cenap zatlarn, küçücük ve geçici ve cüzî skntlarnz
nazarnzda hiçe indirir diye, daha size teselli vermeye lü-
zum görmüyorum.
Salisen:
fiimdi, flahsm çürütmeye çalfltklarndan ve
sktklarndan ve ihanet ettiklerinden dolay sklmaynz.
Çünkü, Nurlara ve talebelerine iliflilmedi¤ine bir alâmet-
tir ve tam aldandklarna bir emaredir. Yani, kymeti, hü-
neri flahsmda zannedip beni skyorlar, çürütmek istiyor-
lar. Bu aldanmalarnda pek büyük bir maslahat ve Nur-
lara çok faydas var.
TARHÇE- HAYATI
| 903
A
FYON
H
AYATI
sû-i kast:
birini öldürmeye kast
etme, birini öldürmek kastyla
sinsice plan kurma.
flükür:
Allahn nimetlerine karfl
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hâl ile Allah hamd
etme.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl koyabil-
me, katlanma.
talebe:
ö¤renci.
tecrid-i mutlak:
hiç kimse ile gö-
rüflememek, hücre hapsi.
teselli:
avutma, acsn dindirme.
zahmet:
sknt, eziyet, meflak-
kat.
zaif:
zayf.
zat:
kifli, flahs.
ziyade:
çok, fazla.
akim:
neticesiz, sonu yok, ba-
flarsz.
alâmet:
belirti, iflaret, iz.
aleyh:
karfl, karflt.
aleyhisselâm:
Allahn selâm
onun üzerine olsun.
âlicenap:
cömert, iyilik sahibi,
yüksek ahlâkl.
cihet:
yön.
cüzî:
küçük, az.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
faide:
fayda.
hakaik- imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek.
hüner:
marifet, bilgililik, usta-
lk.
ihanet:
hainlik, kötülük etme.
iltifat:
ilgi gösterme, yüzünü
çevirip bakma.
inayet:
yardm, ihsan, lütuf.
inflaallah:
Allah izin verirse
manasnda kullanlan bir dua.
iflkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî sknt, eziyet.
kymet:
de¤er.
kudsî:
mukaddes, yüce.
maslahat:
uygun ifl, faydal ifl.
mazhar:
nail olma, flereflen-
me.
mücahit:
cihad eden, sava-
flan.
nazar:
bakfl, dikkat.
nispeten:
nispetle, kyaslaya-
rak.
numune:
örnek.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci olarak.
sevk:
yöneltme, gönderme.