Bazen bir adam›n ihlâs›, yirmi adam kadar fayda verir.
Hem Nurun, s›rr-› ihlâs› siyasetkârâne kahramanl›k da-
mar›n› tafl›yan, Nurun tesellilerine pek çok muhtaç bulu-
nan mahpus bîçareler içinde bir parça zahmet ve s›k›nt›
olsa da, ehemmiyeti yok. Ve derd-i maîflet ciheti ise, za-
ten bu üç ay, ahiret pazar› olmas›ndan, herbiriniz çok flâ-
kirtlerin bedeline, hatta baz›n›z bin adam›n yerinde bura-
ya girdi¤inden, elbette sizin haricî ifllerinize yard›mlar›
olur diye tamam›yla ferahland›m ve bayrama kadar bu-
rada bulunmak büyük bir nimettir bildim.
Said Nursî
„@ò
1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Baz› emarelerle bildim ki; gizli düflmanlar›m›z, Nurla-
r›n k›ymetini düflürmek fikriyle, siyaset manas›n› hat›rla-
tan mehdîlik davas›n› tevehhüm ile, güya Nurlar buna bir
alettir diye, çok as›ls›z bahaneleri araflt›r›yorlar. Belki be-
nim flahs›ma karfl› bu iflkenceler, bu evhamlar›ndan ileri
geliyor. Ben, o gizli zalim düflmanlara ve onlar› aleyhi-
mizde dinleyenlere derim: Hâflâ, sümme hafla, hiçbir va-
kit böyle haddimden tecavüz edip, iman hakikatlerini
flahsiyetime bir makam-› flanüfleref kazand›rmaya alet et-
medi¤ime bu yetmifl befl, hususan otuz senelik hayat›m
ve yüz otuz Nur Risaleleri ve benim ile tam arkadafll›k
eden binler zatlar flahadet ederler. Evet, Nur fiakirtleri bi-
liyorlar ve mahkemelerde hüccetlerini göstermiflim ki,
flahs›ma de¤il bir makam, flanüfleref ve flöhret vermek
ahiret:
dünya hayat›ndan sonra
bafllay›p ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
bahane:
as›l sebebi gizlemek için
ileri sürülen uydurma sebep.
bedel:
karfl›l›k.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
cihet:
yön.
derd-i maiflet:
geçim derdi ve
zorlu¤u, geçim s›k›nt›s›.
ehemmiyet:
önem, de¤er, k›y-
met.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
evham:
vehimler, zanlar, kurun-
tular.
faide:
fayda.
ferah:
gönül aç›kl›¤›, sevinç, se-
vinme.
güya:
sanki.
hakikat:
gerçek, esas.
harici:
d›fla ait, d›flla ilgili.
hâflâ:
asla, kat’iyen, öyle de¤il, Al-
lah göstermesin.
hüccet:
delil.
hususan:
bilhassa, özellikle.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli baflka
bir karfl›l›k beklemeksizin, s›rf Al-
lah r›zas› için yapma.
iman:
inanç, itikat.
iflkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî s›k›nt›, eziyet.
k›ymet:
de¤er.
mahpus:
hapsedilmifl olan, tu-
tuklu.
makam:
büyük yer, mevki.
makam-› flan ü fleref:
flan ve
fleref makam›.
mehdî:
hadislere göre ahir
zamanda tevhidi esas alarak
iman› muhafaza edip ‹slâmi-
yeti hurafelerden ve bid’alar-
dan ar›nd›rarak zaman›n an-
lay›fl›na göre yenileyecek
olan âlim ve önder zat.
nimet:
Allah’›n ba¤›fllad›¤›
maddî ve manevî lütuf ve ik-
ramlar.
flahadet:
flahit olma, flahitlik,
tan›kl›k.
flahsiyet:
kiflilik.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flanüfleref:
flan ve fleref.
s›rr-› ihlâs:
ihlâs s›rr›, samimi-
yet ve do¤rulu¤un s›rr›.
siyasetkârâne:
siyaset yapa-
na yak›fl›r flekilde, siyaset ya-
parak.
sümme hâflâ:
kat’iyen olmaz,
Allah esirgesin.
tecavüz:
haddini aflma, söz
ve harekette ileri gitme.
teselli:
avutma, ac›s›n› dindir-
me.
tevehhüm:
vehimlenme, yok
olan› var zannetmekle ümit-
sizli¤e ve korkuya düflme.
zahmet:
s›k›nt›, eziyet, me-
flakkat.
zalim:
zulmeden, ac›mas›z ve
haks›z davranan.
zat:
kifli, flah›s.
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
900 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI