Nur Talebesi bir nefer askerin elinde, zarars›z birkaç ri-
sale bulunmas›yla, buradaki mahkeme, meseleyi uzatt›r-
maya vesile ediyorlar. Ve benim flahs›m›n ehemmiyetsiz-
li¤ini, ihanetler ve tazyiklerle, tecrübelerle gösterip, bin-
ler derece flahs›mdan ehemmiyetli olan Nurlar›n kuvvet-
li derslerini ve flakirtlerinin sars›lmaz ve susmaz flahs-›
manevîlerini nazara almay›p, güya ehemmiyet vermiyor-
lar. Hâlbuki, onun ehemmiyetinden titriyorlar ki, o kub-
beleri habbe göstermek istiyorlar.
Hem, tam aldanm›fllar. ‹çimizde yaln›z dört befl karde-
flimiz, ailevî ticaret cihetinde bu tehirden bir zararlar› ol-
sa da, inflaallah pek çok manevî kazançlar› o maddî za-
rar› hiçe indirecek bir inayet alt›nday›z. Hiç merak ve te-
lâfl etmeyiniz.
Vazifemiz, sab›r içinde flükretmek ve
mümkün oldukça Nurlarla meflgul olmakt›r
ve bizden
çok ziyade s›k›nt›da bulunan mahpuslara teselli vermek-
tir.
Said Nursî
„@ò
1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Mücmel bir manevi ihtar ile bir meseleyi kalbe geldi¤i
gibi beyan edece¤im: Alt› makamata giden ve galebe
eden müdafaat›n cevab› gelmifl ve bize tecavüze çare
bulamam›fllar. Yaln›z bir makam›n, gizli bir ifl’ar ile, be-
nim fedakâr kardefllerimi benden so¤utmak ve fliddetli
ailevî:
aileye mensup, aile ile ilgi-
li.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
Aziz:
izzetli, muhterem, sayg›n.
beyan:
aç›klama, bildirme, izah.
cihet:
yön.
ehemmiyet:
önem, de¤er, k›y-
met.
ehemmiyetli:
önemli.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
fedakâr:
kendini veya flahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
galebe:
galip gelme, üstünlük.
güya:
sanki.
habbe:
tane.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
ihtar:
hat›rlatma, uyar›.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
inflaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nas›nda kullan›lan bir dua.
ifl’ar:
anlatma, bildirme; yaz› ile
haber verme.
kubbe:
gökyüzü, sema.
maddî:
madde ile alâkal›, cisma-
nî.
mahpus:
hapsedilmifl olan, tu-
tuklu.
makam:
yer, mevki.
makamat:
makamlar.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mesele:
önemli konu.
Mücmel:
öz olarak anlat›lm›fl,
k›sa ve az sözle ifade edilmifl,
öz, özet.
müdafaat:
müdafaalar, sa-
vunmalar.
nazar:
bak›fl, dikkat.
nefer:
asker, er.
sab›r:
dayanma, katlanma,
zorluklara dayanma gücü.
flahs-› manevî:
manevî flah›s,
belli bir kifli olmay›p bir ce-
maatteb meydana gelen ma-
nevî flah›s.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
s›dd›k:
çok do¤ru, dürüst,
hakk› ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
flükür:
Allah’›n nimetlerine
karfl› memnunluk gösterme,
gerek dil ile gerekse hal ile
Allah’› hamd etme.
talebe:
ö¤renci.
tazyik:
zorlama, bask›, s›k›nt›
verme.
tecavüz:
haddini aflma, söz
ve harekette ileri gitme.
tehir:
erteleme, sonraya b›-
rakma.
teselli:
avutma, ac›s›n› dindir-
me.
vazife:
görev.
vesile:
arac›, vas›ta.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
906 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI