Evet, Risale-i Nurun meselesi âlem-i slâmda, husu-
san bu memlekette küllî bir ehemmiyeti bulundu¤undan,
böyle heyecanl toplamalar ile umumun nazar- dikkatini
Nur hakikatlerine celp etmek lâzmdr ki, ümidimizin ve
ihtiyatmzn ve gizlememizin ve muarzlarn küçültmele-
rinin fevkinde ve ihtiyarmzn haricinde, böyle flaflaa ile,
Risale-i Nur kendi derslerini dost ve düflmana aflikâren
veriyor, en mahrem srlarn en nâmahremlere çekinme-
yerek gösteriyor. Madem hakikat budur; biz küçücük s-
kntlarmz kinin gibi bir ac ilâç bilip, sabr ve flükretme-
liyiz, Yâ Hû! Bu da geçer demeliyiz.
Saniyen
: Bu Medrese-i Yusufiyenin nazrna yazdm:
Ben Rusyada esir iken, en evvel, Bolflevizmin frtnas,
hapishanelerden bafllad¤ gibi, Fransz htilâl-i Kebiri da-
hi en evvel hapishanelerden ve tarihlerde serseri namy-
la yâd edilen mahpuslardan çkmasna binaen; biz Nur
fiakirtleri, hem Eskiflehir, hem Denizli, hem burada,
mümkün oldukça mahpuslarn slâhna çalfltk. Eskiflehir
ve Denizlide tam faydas görüldü. Burada daha ziyade
fayda olacak ki, bu nazik zaman ve zeminde Nurun ders-
leriyle geçen frtnack
(HAfiYE)
yüzden bire indi. Yoksa ih-
tilaftan ve böyle hâdiselerden istifade eden ve frsat bek-
leyen haricî muzr cereyanlar, o baruta atefl atp bir yan-
gn çkacakt.
Said Nursî
@ò
TARHÇE- HAYATI
| 913
A
FYON
H
AYATI
inflaallah:
Allah izin verirse ma-
nasnda kullanlan bir dua
slah:
iyi duruma getirme, iyilefl-
tirme, düzeltme.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
küllî:
umumî, genel, bütün olan.
madem:
...den dolay, böyle ise.
mahpus:
hapsedilmifl olan, tu-
tuklu.
mahrem:
herkesçe bilinmemesi
gereken, gizli.
medrese-i Yusufiye:
Yusufun
medresesi, Hz. Yusufun (a.s.) ifti-
ra, hakszlk ve zulüm ile hapiste
kalmasndan kinaye olarak, iman
ve Kurâna hizmetinden dolay
tevkif edilenlerin hapsedildi¤i yer
manasnda, hapishane.
mesele:
önemli konu.
muarz:
muhalefet eden, karfl ç-
kan, muhalif.
muzr:
zararl, zarar veren.
nam:
ad
namahrem:
mahrem olmayan,
bir fleyi bilmemesi gereken kifli-
ler.
nazar- dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakfl.
nazik:
narin, ince; dikkat gerekti-
ren, önemli.
nazr:
vekil, bakan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sabr:
dayanma, katlanma, zor-
luklara dayanma gücü.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
saniyen:
ikinci olarak.
flaflaa:
gösterifl, debdebe.
serseri:
gayesiz, hedefsiz; öteden
beri baflbofl olan.
sr:
gizli hakikat, bir fleyin dikkat
ve tecrübe ile anlafllan en ince
yan.
flükür:
Allahn nimetlerine karfl
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah hamd
etme.
umum:
bütün, herkes.
vâris:
mirasç
yâd:
anma.
zemin:
yer.
ziyade:
fazla, fazlasyla.
HAfiYE:
Bu frtna ise; Afyon hapsinde bir isyan çkt; hiçbir Nur Tale-
besi karflmad.
âcizâne:
âciz ve güçsüz bir
flekilde
âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
aflikâren:
aflikâr olarak, açk-
ça.
binaen:
-den dolay, bu se-
bepten.
Bolflevizm:
Hürriyet adna
bütün insanî de¤erleri tahribe
yönelerek, hiç bir kanun, öl-
çü, de¤er tanmakszn sosya-
list hedeflere varmay benim-
seyen görüfl.
celp:
çekme, çekifl, kendine
çekmek.
cereyan:
akm, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
ecdat:
dedeler, büyük baba-
lar, atalar.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
kymet.
esir:
tutsak.
evvel:
önce.
fevkinde:
üstünde.
hâdise:
olay.
hakikat:
gerçek.
hariç:
dflar.
haricî:
dflarya ait.
hafliye:
dipnot
hususan:
bilhassa, özellikle.
ihtilâf:
ayrlk, bir konuda
farkl görüfl ve düflünüfl, fikir
ayrl¤.
htilâl-i Kebir:
Büyük Fransz
htilâli.
ihtiyar:
irade, tercih; kendi is-
tek ve arzularna göre hare-
ket etme.
ihtiyat:
uzak görüfllü olma,
gelece¤i düflünerek tedbirli
hareket etme.