Tarihçe-i Hayat - page 919

onlara karfl› duruyordu, bir derece susturuyordu. Kendi
talebelerine mavzer tüfekleri bulup, medresesi bir vakit
asker k›fllas› gibi silâhlar, kitaplarla beraber bulundu¤u
vakit, bir asker feriki geldi, gördü, dedi: “Bu medrese de-
¤il, k›fllad›r.” Bitlis hâdisesi münasebetiyle evhama düfltü,
emretti: “Onun silâhlar›n› al›n›z.” Bizden ellerine geçen
on befl mavzerimizi ald›lar. Bir-iki ay sonra Harb-i Umu-
mî patlad›; ben tüfeklerimi geri ald›m. Her ne ise...
Bu hâller münasebetiyle benden sordular ki: “Dehflet-
li fedaileri bulunan Ermeni komitesi sizden korkuyorlar
ki, siz Van’da Erek Da¤›na ç›kt›¤›n›z zaman, fedailer siz-
den çekinip da¤›l›yorlar, baflka yere gidiyorlar. Acaba siz-
de ne kuvvet var ki öyle oluyor?”
Bende cevaben diyordum: “Madem fânî dünya haya-
t›, küçücük ve menfi milliyetin muvakkat menfaati ve se-
lâmeti için bu harika fedakârl›¤› yapan Ermeni fedaileri
karfl›m›zda görünürler; elbette hayat-› bâkiyeye ve pek
büyük ‹slâm milliyet-i kudsiyesinin müspet menfaatlerine
çal›flan ve “Ecel birdir” itikat eden talebeler, o fedailer-
den geri kalmazlar.
(HAfi‹YE)
Lüzum olsa, o kat’î ecelini ve
zahirî birkaç sene mevhum ömrünü, milyonlar sene bir
ömre ve milyarlar dindafllar›n selâmetine ve menfaatine
tereddütsüz, müftehirâne feda ederler.”
Said Nursî
„@ò
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 919
A
FYON
H
AYATI
menfaat:
fayda.
menfi:
olumsuz, müspet olma-
yan.
mevhum:
hakikatte olmayan,
vehim ve hayal ürünü olan.
milliyet-i kudsiye:
mukaddes ve
k›ymetli milliyet.
müftehirâne:
iftiharla, övünerek,
gururlu bir flekilde.
münasebet:
vesile, -dan dolay›.
müspet:
olumlu.
muvakkat:
geçici.
selâmet:
salimlik, eminlik, kurtu-
lufl, korku ve endifleden uzak ol-
ma.
talebe:
ö¤renci.
tereddüt:
karars›zl›k, flüphede
kalma.
zahirî:
görünüflte olan; zahire, d›-
fla ait olan.
HAfi‹YE:
Kardefllerim, nam›na âcizâne diyorum ki: Lüzum olursa, infla-
allah çok ileri geçece¤iz. Bizler dinde oldu¤u gibi, kahramanl›kta da ec-
dad›m›z›n vârisleri oldu¤umuzu gösterece¤iz.
cevaben:
cevap olarak, karfl›-
l›k fleklinde.
Dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
dindafl:
ayn› dinden olan, din
kardefli.
ecel:
her canl›n›n Allah tara-
f›ndan takdir edilen ölüm
vakti.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
fânî:
ölümlü, geçici.
feda:
u¤runa verme, kurban
olma.
fedaî:
can›n› esirgemeyen,
mühim bir maksat u¤runa ca-
n›n› vermeye haz›r bulunan.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
ferik:
askerî kolordu kuman-
dan›, korgeneral.
hâdise:
olay.
Harb-i Umumî:
genel harp,
dünya savafl›.
harika:
ola¤anüstü.
hafliye:
dipnot.
hayat-› bak›ye:
bâkî olan,
sonsuz hayat, ahiret hayat›.
itikat:
inanç, iman.
kat’î:
kesin, flüpheye ve te-
reddüde mahal b›rakmayan.
k›flla:
ask. askerlerin topluca
bar›nd›¤› büyük yap›; askerî
birliklere ait bina.
komite:
kötü bir maksat için
toplanm›fl topluluk, cemiyet.
Madem:
...den dolay›, böyle
ise.
mavzer:
bir cins tüfek.
medrese:
eski dönemde ders
okutulan düzenli ö¤retim ku-
ruluflu.
1...,909,910,911,912,913,914,915,916,917,918 920,921,922,923,924,925,926,927,928,929,...1390
Powered by FlippingBook