itirazlarna karfl onlar susturacak tefsirimdir. On befl se-
ne evvel, Eskiflehir Mahkemesine ve Ankaraya Mahke-
me-i Temyize ve tashihe yazd¤m ve aleyhimdeki karar-
namemde yazdklar bu gelen fkray, hem haflirde mah-
keme-i kübraya bir flekva, hem istikbalde münevver ehl-i
maarif heyetine bir ikaz, hem iki defa beraatimizde insaf
ve adaletle feryadmz dinleyen Mahkeme-i Temyize
El-
hüccetüzzehra
ile beraber bir nevi lâyiha-i temyiz, hem
beni konuflturmayan ve seksen hatasn ispat etti¤imiz
garazkârâne ithamname ile beni, iki sene a¤r ceza ve
tecrid-i mutlak ve iki sene baflka yere nefiy ve göz neza-
reti hapsiyle mahkûm eden heyete aynen o fkray tek-
rar ediyorum.
flte, ben de adliyenin mahkemesine derim ki:
Bin üç yüz elli senede ve her asrda üç yüz elli milyon
Müslümanlarn hayat- içtimaiyesinde kudsî ve hakikî bir
düstur-i lâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve itti-
faklarna istinaden ve bin üç yüz senede geçmifl ecdad-
mzn itikadlarna iktidaen tefsir eden bir adam mahkûm
eden haksz bir karar, elbette, ruy-i zeminde adalet var-
sa, o karar red ve bu hükmü nakzedecektir diye ba¤r-
yorum. Bu asrn sa¤r kulaklar dahi iflitsin.
Acaba, bu zamann baz ilcaatnn iktizasyla muvakka-
ten kabul edilen bir ksm ecnebî kanunlarn fikren ve il-
men kabul etmeyen ve siyaseti brakan ve hayat- içtima-
iyeden çekilen bir adam, o âyâtn tefsirleriyle suçlu yap-
makla slâmiyeti inkâr ve dindar ve kahraman bir milyar
TARHÇE- HAYATI
| 879
A
FYON
H
AYATI
terme.
istikbal:
gelecek.
istinaden:
istinat ederek, daya-
narak.
ithamname:
iddianame, bir suç
ifllemekten dolay sank olarak
tutuklanan kimseye, o suçun is-
nad hakknda itham heyeti tara-
fndan verilen yaz.
itikat:
inanç, iman.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belirtip
karfl çkma.
ittifak:
birleflme, fikir birli¤i etme.
kararname:
sorgu hâkiminin ha-
zrlad¤, suçlamaya veya aklama-
ya dair resmi yaz.
kudsî:
mukaddes, yüce.
lâyiha-i temyiz:
temyiz yazs,
yargtaya yazlan yaz.
mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra bütün
insanlarn diriltilerek Allah huzu-
runda hesaba çekilece¤i mahke-
me.
Mahkeme-i Temyiz:
temyiz
mahkemesi, mahkeme kararlar-
nn yolunda verilip verilmedi¤ini
tetkik etmekle görevli makam,
Yargtay.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
münevver:
nurlu, flkl, parlak.
muvakkaten:
geçici olarak.
nakz:
bozma, çözme, krma, yk-
ma.
nefiy:
sürgün etme.
nevi:
çeflit, tür.
nezaret:
gözetme, bakma, kont-
rol etme.
red:
reddetme, kabul etmeme.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
flekva:
flikâyet.
tasdik:
do¤rulama, onaylama.
tashih:
düzeltme, yanlfln gider-
me.
tecrid-i mutlak:
hiç kimseyle gö-
rüflememek, tam bir yalnzlk.
tecrit:
soyma, çplak brakma.
tefsir:
Kurânn mana bakmn-
dan izah, açklamas.
aleyh:
karfl, karflt.
asr:
yüzyl.
âyât:
Kurân ayetleri.
beraat:
temize çkma, suçsuz
oldu¤u anlafllma.
dindar:
dinin emirlerini yeri-
ne getiren.
düstur-i lâhî:
lâhî prensip,
lâhî kaide.
ecdat:
dedeler, büyük baba-
lar, atalar.
ecnebi:
yabanc.
ehl-i maarif:
ilim, irfan sahip-
leri, bilgili ve kültürlü kifliler.
evvel:
önce.
fkra:
ksm, fasl, bölüm.
fikren:
fikir ile, düflünerek,
zihnen.
garazkârâne:
garez ve düfl-
manl¤a kaplarak, garazkâr-
lkla, düflmancasna.
hakikî:
gerçek.
haflir:
kyametten sonra bü-
tün insanlarn bir yere toplan-
malar, Allahn ölüleri diriltip
mahflere çkarmas.
hayat- içtimaiye:
sosyal ha-
yat, toplum hayat.
heyet:
kurul, komite.
hüküm:
bir davann veya bir
meselenin tetkik edilmesin-
den sonra varlan karar.
ikaz:
uyar.
iktidaen:
uyarak, tâbi olarak.
iktiza:
gerektirme, lüzumlu
klma.
ilcaat:
zorlamalar, mecbur et-
meler.
ilmen:
ilim ile.
inkâr:
reddetme, inanmama,
kabul ve tasdik etmeme.
ispat:
do¤ruyu delillerle gös-