Tarihçe-i Hayat - page 888

Ben de derim: Kabir ve sakar yeter! Mahkeme-i küb-
raya havale ediyorum.
Sekizincisi:
“Beflinci fiua” iki sene Denizli ve Ankara
mahkemelerinin ellerinde kal›p, sonra bize iade ettikle-
rinden, Denizli Mahkemesinde beraatimizi netice veren
müdafaat›mla beraber,
Siracinnur’
un ahirinde yaz›lm›fl.
Gerçi evvelce mahrem tutuyorduk; fakat, madem mah-
kemeler onu teflhir edip beraatle bize iade ettiler; demek
bir zarar› yoktur diye, teksirine izin verdim. Ve o Beflin-
ci fiua›n asl›, otuz k›rk sene evvel yaz›lm›fl müteflabih ha-
dislerdir. Fakat ümmette, eskiden beri intiflar eden bir
k›sm›na, gerçi baz› ehl-i hadis bir zaafiyet isnat etmifller,
fakat zahirî manalar› medar-› itiraz olmas›ndan s›rf ehl-i
iman› flüphelerden kurtarmak için yaz›ld›¤› hâlde, bir za-
man sonra onun harika tevillerinin bir k›sm› gözlere gö-
ründü¤ü için, biz onu mahrem tuttuk; tâ yanl›fl mana ve-
rilmesin. Sonra, müteaddit mahkemeler onu tetkik edip
teflhirine sebep olmakla beraber, bize iade ettikleri hâl-
de, flimdi beni tekrar onunla suçlu yapmak ne kadar ada-
letten, haktan, insaftan uzak oldu¤unu, bizi kanaat-i vic-
daniye ile mahkûm edenlerin vicdanlar›na ve onlar› dahi
mahkeme-i kübraya havale ederek,
1
o
?«/
cn
ƒr
dG n
ºr
©p
fn
h *G Én
æ o
Ñ°r
ùn
M
deriz.
Dokuzuncusu:
Çok mühimdir; fakat, bizi mahkûm
edenlerin Risale-i Nur’u mütalâalar›n›n hat›r› için, onlar›
k›zd›rmamak fikriyle yazmad›m.
ahir:
son.
beraat:
temize ç›kma; bir dava-
n›n neticesinde suçsuz oldu¤u
anlafl›lma.
ehl-i hadis:
kendisini hadis ilmine
vermifl olan âlimler.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
evvel:
önce.
evvelce:
daha önce.
hadis:
Hz. Muhammed’e (a.s.m.)
ait söz, emir, fiil veya Hz. Pey-
gamberin onaylad›¤› baflkas›na
ait söz, ifl veya davran›fl.
hâk:
do¤ruluk, gerçek, hakikat.
harika:
ola¤anüstü.
havale:
bir fleyi baflka bir yere
veya zamana b›rakma.
iade:
geri verme.
intiflar:
yay›lma, yayg›nlaflma,
neflrolunma.
isnat:
dayand›rma.
kanaat-› vicdaniye:
vicdanî ka-
naat, vicdana ait fikir.
madem:
...den dolay›, böyle ise.
Mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra bütün
insanlar›n diriltilerek Allah huzu-
runda hesaba çekilece¤i mahke-
me.
mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra bütün
insanlar›n diriltilerek Allah huzu-
runda hesaba çekilece¤i mahke-
me.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
mahrem:
herkesçe bilinmemesi
gereken, gizli.
medar-› itiraz:
itiraz sebebi, ka-
bul etmeme sebebi.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
mütalâa:
bir fleyi etrafl›ca dü-
flünme, dikkatli okuma.
müteaddit:
çeflitli, bir çok.
müteflabih:
manas› aç›k ol-
mayan, mecazî manaya elve-
riflli olan ayet ve hadisler.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
sakar:
Cehennem.
teksir:
ço¤altma, ço¤altma
makinesi.
teflhir:
ilân etme, herkese du-
yurma, gösterme.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, in-
celeme.
tevil:
yorumlama, yorum.
ümmet:
Müslümanlar›n ta-
mam›; bütün Müslümanlar.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi
kötüden ay›rabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zaafiyet:
hadisin zay›f oluflu;
senedde kopukluk (münkat›)
olmas›, ravilerden bir veya bir
kaç›n›n zay›f görülmesi, illet,
ve di¤er sebeplerden dolay›
sahihf hükmünü sa¤layama-
yan hadistir.
zahirî:
görünürde.
1.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i ‹mran Suresi:173.)
888 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
1...,878,879,880,881,882,883,884,885,886,887 889,890,891,892,893,894,895,896,897,898,...1390
Powered by FlippingBook