âdetle tekrar beni cezaland›rmaya çal›flan ve çarfl›da, ra-
mazanda, gündüzde rak› içip namaz k›lmayanlar› “Hür-
riyet-i flahsiye var” diye kendine k›yas edip iliflmedi¤i hâl-
de, bu derece fliddet ve tekrarla ve ›srarla beni k›yafetim
için suçland›rmaya çal›flan, elbette ölümün idam-› ebedî-
sini ve kabrin daimî haps-i münferidini gördükten sonra,
mahkeme-i kübrada ondan bu hatas› sorulacak!
Beflincisi:
Otuz üç âyât-› Kur’âniyenin tahsinkârâne
iflaretine mazhariyeti ve ‹mam-› Ali Kerremallâhü Veche
ve Gavs-› Azam Kudd›se Sirruhu gibi evliyân›n takdirle-
rini ve yüz bin ehl-i iman›n tasdiklerini ve yirmi senede
millete, vatana zarars›z pek çok menfaatli bir mertebeyi
kazand›ran Risale-i Nur’u, sinek kanad› gibi bahanelerle,
baz› risalelerinin müsaderesine, hatta dört yüz sahife ve
yüz bin adam›n imanlar›n› kurtaran ve kuvvetlendiren
Zülfikar
, mu’cizat-› Ahmediye mecmuas›n›, eskiden ya-
z›lm›fl ve mürur-i zaman ve af kanunlar› görmüfl iki aye-
tin tam hakl› tefsirine dair iki sahifeyi bahane ederek, o
pek çok menfaatli ve k›ymettar mecmuan›n müsaderesi-
ne sebep olduklar› gibi; flimdi de Nurun k›ymettar risale-
lerini, herbirisinden bin kelime içinde bir iki kelimeye
yanl›fl mana vermekle, o bin menfaatli risalenin müsade-
resine çal›fl›ld›¤›n› bu üçüncü iddianameyi ifliten ve nefl-
retti¤imiz kararnameyi gören tasdik eder. Biz dahi
*G Én
æo
Ñ°r
ùn
M
1
@ n
¿
ƒo
©p
LGn
Q p
¬r
«n
dp
G B És
`fp
Gn
h ! És
fp
G{ m
áÑ«°/
üo
e u
?o
µp
d
2
@ o
?«/
cn
ƒr
dG n
ºr
©p
fn
h
deriz.
âyât-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n ayet-
leri.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
bahane:
as›l sebebi gizlemek için
ileri sürülen uydurma sebep.
daimî:
sürekli, devaml›.
dair:
alâkal›, ilgili.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
evliya:
velîler, Allah dostlar›.
Gavs-› Azam:
en büyük gavs, Ab-
dülkadir-i Geylânî Hazretlerinin
nam›.
haps-i münferit:
tek bafl›na olan
hapis, ehl-i dalâlet için ölüm ve
kabir.
Hürriyet-i flahsiye:
flahsî hürri-
yet, kifliye ait olan hürriyet.
idam-› ebedî:
dirilmemek üzere
yok olufl, ahiret inanc› olmad›¤›
için ölümü ebedî yoklu¤a gitmek
olarak görme.
iddianame:
iddia yaz›s›, savc›n›n
bir dava konusundaki iddialar›n›
toplam›fl oldu¤u, isnat etti¤i suç
ve delilleri de içine alan yaz›s›.
iman:
inanç, itikat.
kararname:
sorgu hâkiminin ha-
z›rlad›¤›, suçlamaya veya aklama-
ya dair resmi yaz›.
kerremallahü vechehu:
Allah
vechini mükerrem k›ls›n, anla-
m›nda dua olup Hz. Ali çocukluk-
tan beri, Allah’a secde etti¤inden;
hiç putlara secde ve ibadet etme-
di¤i için onun ismi an›ld›¤›nda
söylenir.
k›yas:
karfl›laflt›rma, bir fleyi bafl-
ka bir fleye benzeterek hüküm
verme.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
kuddise sirruhu:
s›rr› mukaddes
olsun, s›rr› mübarek olsun, s›rr›
aziz olsun, (büyük velîler için kul-
lan›l›r).
mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra bütün
insanlar›n diriltilerek Allah huzu-
runda hesaba çekilece¤i mahke-
me.
mazhariyet:
görünme ve te-
zahür yeri olma; nail olma,
flereflenme.
mecmua:
toplan›p, biriktiril-
mifl, düzenlenmifl yaz›lar›n
hepsi.
menfaat:
fayda.
mertebe:
derece, basamak.
mu’cizat-› Ahmediye:
Pey-
gamber Efendimizin (a.s.m.)
gösterdi¤i mu’cizeler.
mürur-› zaman:
zaman›n
geçmesi, zaman afl›m›; za-
manla.
müsadere:
toplatma, elden
alma.
neflir:
herkese duyurma, yay-
ma, tamim.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
sahife:
sayfa.
fliddet:
sertlik, kat›l›k; fazlal›k,
çokluk.
tahsinkârâne:
be¤enircesine,
alk›fllarcas›na.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
tasdik:
do¤rulama, onayla-
ma.
tefsir:
Kur’ân’›n mana bak›-
m›ndan izah›, aç›klamas›.
1.
Her musibet için flöyle deriz: “Biz Allah’›n kullar›y›z ve Ona dönece¤iz. (Bakara Suresi:156.)”
2.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Al-i ‹mran Suresi:173.)
884 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
