hayatmda mahrem ve gayr-i mahrem bütün kitap ve
mektuplarmdan, cerbezesiyle ve ksmen yanlfl mana
vermesiyle, güya umum onlar bu sene yazlmfl, hiç mah-
kemeleri görmemifl, af kanunlarna ve mürur-i zamana
u¤ramamfl gibi, onun ile benim flahsm çürütmek isti-
yor. Ben kendim, flahsmn çürük oldu¤unu yüz defa söy-
ledi¤im ve aleyhimde olanlar her vesile ile yine flahsm
çürüttükleri hâlde, ehl-i siyaseti evhamlandracak derece-
de teveccüh-i ammeye karfl fayda vermedi¤inin sebebi:
mann kuvvetlenmesi için bu zamanda ve bu zeminde
gayet fliddetli bir ihtiyac- katî ile baz flahslar lâzmdr
ki, hakikati hiçbir fleye alet etmesin, nefsine hiçbir hisse
vermesin; tâ ki imana dair dersinden istifade edilsin, ka-
naat-i katiye gelsin.
Evet, hiçbir zaman, bu zeminde bu zaman kadar böy-
le bir ihtiyac- fledit olmamfl gibidir. Çünkü tehlike hariç-
ten fliddetle gelmifl. fiahsmn bu ihtiyaca karfl gelmedi-
¤ini itiraf edip ilân etti¤im hâlde, yine flahsmn meziye-
tinden de¤il, belki fliddet-i ihtiyaçtan ve zahiren baflkalar
çok görünmemesinden flahsm o ihtiyaca bir çare zan-
nediyorlar. Hâlbuki ben de çoktan beri buna taaccüp ve
hayretle bakyordum. Ve hiçbir cihetle lâyk olmad¤m
hâlde, dehfletli kusurlarmla beraber, teveccüh-i amme-
nin hikmetini flimdi bildim. Hikmeti de fludur:
Risale-i Nurun hakikati ve flakirtlerinin flahs- manevî-
si, bu zaman ve zeminde o fliddetli ihtiyacn yüzünü ken-
dine çevirmifl. Benim flahsmn, hizmet itibaryla binden
bir hissesi ancak bulundu¤u hâlde, o harika hakikatin ve
cerbeze:
haksz yere aldatc söz-
lerle karfl taraf iknaya çalflmak,
demagoji.
cihet:
yön.
dair:
alâkal, ilgili.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
ehl-i siyaset:
ülkenin idaresiyle
meflgul olanlar, siyaset adamlar,
politikaclar.
evham:
vehimler, zanlar, kurun-
tular.
faide:
fayda.
gayet:
son derece.
gayr- mahrem:
mahrem olma-
yan, gizli ve özel olmayan.
güya:
sanki.
hakikat:
gerçek.
hariç:
dflar.
harika:
ola¤anüstü.
hikmet:
gizli sebep, gaye.
hisse:
pay, nasip.
hisse:
pay, nasip.
ihtiyac- katî:
kesin, zorunlu ihti-
yaç.
874 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
ihtiyac- fledit:
çok fliddetli
ihtiyaç, fliddetli muhtaç olufl.
ilân:
yayma, duyurma, bildir-
me.
iman:
inanç, itikat.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
kanaat- katiye:
kesin kana-
at, varlan kesin düflünce.
ksmen:
ksmî olarak, bir k-
sm.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken, gizli.
meziyet:
bir fleyi baflkalarn-
dan ayran vasf, üstünlük ve
de¤erlilik vasf.
mürur- zaman:
zamann
geçmesi, zaman aflm; za-
manla.
nefis:
kötü vasflar kendisin-
de toplayan hayrl ifllerden
alkoyan güç.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
flahs- manevî:
manevî flahs,
belli bir kifli olmayp bir ce-
maatte meydana gelen ma-
nevî flahs.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
fliddet-i ihtiyaç:
ihtiyacn,
muhtaç olmann fliddeti, ihti-
yacn çok fazla olmas.
taaccüp:
flaflma, hayret etme,
flaflakalma.
teveccüh-i amme:
genel te-
veccüh, umumun, herkesin,
halkn yönelifli.
umum:
bütün.
vesile:
arac, vasta.
zahiren:
görünüflte.
zemin:
yer.