Tarihçe-i Hayat - page 874

hayat›mda mahrem ve gayr-i mahrem bütün kitap ve
mektuplar›mdan, cerbezesiyle ve k›smen yanl›fl mana
vermesiyle, güya umum onlar bu sene yaz›lm›fl, hiç mah-
kemeleri görmemifl, af kanunlar›na ve mürur-i zamana
u¤ramam›fl gibi, onun ile benim flahs›m› çürütmek isti-
yor. Ben kendim, flahs›m›n çürük oldu¤unu yüz defa söy-
ledi¤im ve aleyhimde olanlar her vesile ile yine flahs›m›
çürüttükleri hâlde, ehl-i siyaseti evhamland›racak derece-
de teveccüh-i ammeye karfl› fayda vermedi¤inin sebebi:
‹man›n kuvvetlenmesi için bu zamanda ve bu zeminde
gayet fliddetli bir ihtiyac-› kat’î ile baz› flah›slar lâz›md›r
ki, hakikati hiçbir fleye alet etmesin, nefsine hiçbir hisse
vermesin; tâ ki imana dair dersinden istifade edilsin, ka-
naat-i kat’iye gelsin.
Evet, hiçbir zaman, bu zeminde bu zaman kadar böy-
le bir ihtiyac-› fledit olmam›fl gibidir. Çünkü tehlike hariç-
ten fliddetle gelmifl. fiahs›m›n bu ihtiyaca karfl› gelmedi-
¤ini itiraf edip ilân etti¤im hâlde, yine flahs›m›n meziye-
tinden de¤il, belki fliddet-i ihtiyaçtan ve zahiren baflkalar
çok görünmemesinden flahs›m› o ihtiyaca bir çare zan-
nediyorlar. Hâlbuki ben de çoktan beri buna taaccüp ve
hayretle bak›yordum. Ve hiçbir cihetle lây›k olmad›¤›m
hâlde, dehfletli kusurlar›mla beraber, teveccüh-i amme-
nin hikmetini flimdi bildim. Hikmeti de fludur:
Risale-i Nur’un hakikati ve flakirtlerinin flahs-› manevî-
si, bu zaman ve zeminde o fliddetli ihtiyac›n yüzünü ken-
dine çevirmifl. Benim flahs›m›n, hizmet itibar›yla binden
bir hissesi ancak bulundu¤u hâlde, o harika hakikatin ve
cerbeze:
haks›z yere aldat›c› söz-
lerle karfl› taraf› iknaya çal›flmak,
demagoji.
cihet:
yön.
dair:
alâkal›, ilgili.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
ehl-i siyaset:
ülkenin idaresiyle
meflgul olanlar, siyaset adamlar›,
politikac›lar.
evham:
vehimler, zanlar, kurun-
tular.
faide:
fayda.
gayet:
son derece.
gayr-› mahrem:
mahrem olma-
yan, gizli ve özel olmayan.
güya:
sanki.
hakikat:
gerçek.
hariç:
d›flar›.
harika:
ola¤anüstü.
hikmet:
gizli sebep, gaye.
hisse:
pay, nasip.
hisse:
pay, nasip.
ihtiyac-› kat’î:
kesin, zorunlu ihti-
yaç.
874 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
ihtiyac-› fledit:
çok fliddetli
ihtiyaç, fliddetli muhtaç olufl.
ilân:
yayma, duyurma, bildir-
me.
iman:
inanç, itikat.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
kanaat-› kat’iye:
kesin kana-
at, var›lan kesin düflünce.
k›smen:
k›smî olarak, bir k›-
s›m.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken, gizli.
meziyet:
bir fleyi baflkalar›n-
dan ay›ran vas›f, üstünlük ve
de¤erlilik vasf›.
mürur-› zaman:
zaman›n
geçmesi, zaman afl›m›; za-
manla.
nefis:
kötü vas›flar› kendisin-
de toplayan hay›rl› ifllerden
al›koyan güç.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
flahs-› manevî:
manevî flah›s,
belli bir kifli olmay›p bir ce-
maatte meydana gelen ma-
nevî flah›s.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
fliddet-i ihtiyaç:
ihtiyac›n,
muhtaç olman›n fliddeti, ihti-
yac›n çok fazla olmas›.
taaccüp:
flaflma, hayret etme,
flaflakalma.
teveccüh-i amme:
genel te-
veccüh, umumun, herkesin,
halk›n yönelifli.
umum:
bütün.
vesile:
arac›, vas›ta.
zahiren:
görünüflte.
zemin:
yer.
1...,864,865,866,867,868,869,870,871,872,873 875,876,877,878,879,880,881,882,883,884,...1390
Powered by FlippingBook