SON SÖZÜM
Heyet-i hâkimeye beyan ediyorum ki:
Hem iddianameden, hem uzun tecritlerimden anladm
ki, bu meselede en ziyade flahsm nazara alnyor ve flah-
sm çürütmek maslahat görülmüfl. Güya flahsiyetimin
idareye, asayifle, vatana zarar var. Ve ben de din perde-
si altnda dünyevî maksatlar güdüyormuflum, bir nevi si-
yaset peflinde kofluyormuflum. Buna karfl, size bunu
katiyetle beyan ediyorum:
Bu evham yüzünden benim flahsiyetimi çürütmek su-
retinde Risale-i Nura ve bu vatana ve bu millete fedakâr
ve kymettar olan flakirtlerini incitmeyiniz. Yoksa bu va-
tana ve bu millete manevî büyük bir zarar, belki bir teh-
likeye vesile olur.
Bunu da size katiyen beyan ediyorum:
fiahsma tahkir ve ihanet ve çürütmek ve iflkence, ce-
za gibi ne gelse, Risale-i Nura ve flakirtlerine benim yü-
zümden zarar gelmemek flartyla, flimdiki mesle¤im itiba-
ryla kabule karar vermiflim. Bunda da ahiretim için bir
sevap var. Ve nefs-i emmarenin flerrinden kurtulmama
bir vesiledir diye, bir cihette a¤larken memnun oluyo-
rum. E¤er bu biçare masumlar benimle beraber bu me-
selede hapse girmeseydiler, mahkemenizde pek çok flid-
detli konuflacaktm. Sizde gördünüz ki, iddianameyi ya-
zan, bin dereden su toplamak gibi, yirmi otuz senelik
TARHÇE- HAYATI
| 873
A
FYON
H
AYATI
nazar:
bakfl, dikkat.
nefs-i emmare:
insana kötü ve
günah ifllerin yaplmasn emre-
den nefis.
nevi:
çeflit, tür.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
flahsiyet:
kiflilik.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
fler:
kötülük.
suret:
biçim, flekil, tarz.
tahkir:
hakaret etme, küçük gör-
me, fleref ve haysiyetini incitme.
tecrit:
bir kiflinin baflka bir insan
veya nesneyle olan iliflkisini kes-
me.
vesile:
arac, vasta.
ziyade:
fazla, fazlasyla.
ahiret:
dünya hayatndan
sonra bafllayp ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
asayifl:
emniyet, kanun ve ni-
zam hâkimiyetin sa¤lanmas.
beyan:
açklama, bildirme,
izah.
bîçare:
çaresiz, zavall.
cihet:
yön.
dünyevî:
dünyaya ait.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
Güya:
sanki.
Heyet-i hâkime:
hâkimler
heyeti, hâkimler kurulu.
idare:
yönetim, memleket ifl-
lerinin yürütülmesi.
iddianame:
iddia yazs, sav-
cnn bir dava konusundaki
iddialarn toplamfl oldu¤u,
isnat etti¤i suç ve delilleri de
içine alan yazs.
ihanet:
hainlik, kötülük etme,
arkadan vurma.
iflkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî sknt, eziyet.
katiyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle.
katiyet:
katîlik, kesinlik.
kymettar:
kymetli, de¤erli.
maksat:
gaye.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
maslahat:
uygun ifl, faydal ifl.
masum:
suçsuz, günahsz,
saf, temiz.
mesele:
konu.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sis-
tem.