Hiç mümkün müdür ki, böyle haddinden yüz derece
ziyade teveccüh-i ammeye mazhar ve bir nutuk ile binler
adam itaate getiren ve bir makale ile binlerle insanlar t-
tihad- Muhammedî (a.s.m.) Cemiyetine iltihak ettiren ve
Ayasofya Camiinde elli bin adama takdir ile nutkunu din-
lettiren bir adam, üç sene Emirda¤nda çalflsn, yalnz
befl on adam kandrsn ve ahiret iflini brakp siyaset ent-
rikalaryla u¤raflsn. Yakn oldu¤u kabrine nurlar yerine
lüzumsuz zulmetler doldursun? Hiç kabil midir? Elbette
fleytan dahi bunu kimseye kabul ettiremez.
Dördüncüsü:
fiapka giymedi¤imi mahkûmiyetime
ehemmiyetli bir sebep göstermeleridir.
Beni konuflturmadlar, yoksa beni cezalandrmaya ça-
lflanlara diyecektim ki,
Üç ay Kastamonuda polisler ve komiser karakolun-
da misafir kaldm. Hiçbir vakit bana demediler, fiapkay
baflna koy! Ve üç mahkemede flapkay baflma koyma-
d¤m ve baflm mahkemede açmad¤m hâlde, bana ilifl-
medikleri ve yirmi üç sene baz dinsiz zalimlerin o baha-
ne ile bana gayriresmî, çok skntl ve a¤r, bir nevi ceza
çektirdikleri ve çocuklar ve kadnlar ve ekserî köylüler ve
dairede memurlar ve bere giyenler flapka giymeye mec-
bur olmadklar ve hiçbir maddî maslahat giymesinde bu-
lunmad¤ halde, benim gibi bir münzevi, bütün müçte-
hidlerin ve umum fieyhülislâmlarn yasak ettikleri bir ser-
puflu giymedi¤im bahanesiyle ve uydurmalar ilâvesiyle
yirmi sene cezasn çekti¤im ve libasa ait manasz bir
TARHÇE- HAYATI
| 883
A
FYON
H
AYATI
serpufl:
bafla giyilen fley, bafllk,
flapka.
fleyhülislâm:
Osmanllar zama-
nnda din ifllerine bakan ve sadra-
zamdan sonra en yüksek vazifeli
flahs.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
teveccüh-i amme:
genel tevec-
cüh, umumun, herkesin, halkn
yönelifli.
umum:
bütün.
zalim:
zulmeden, acmasz ve
haksz davranan.
ziyade:
çok, fazla.
zulmet:
karanlk, Allahn nurun-
dan mahrum olma hâli.
ahiret:
dünya hayatndan
sonra bafllayp ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
bahane:
asl sebebi gizlemek
için ileri sürülen uydurma se-
bep.
Cemiyet:
topluluk, birlik.
ehemmiyetli:
önemli.
ekserî:
ço¤u ksm.
entrika:
bir çkar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksadyla hazrlanan düzen,
hile.
gayr- resmî:
resmî olmayan.
iltihak:
karflma, katlma.
itaat:
söz dinleme, boyun e¤-
me, emre uygun hareket et-
me.
ttihad- Muhammedî:
Sü-
heyl Pafla, Mehmet Sadk, Fe-
rik Rza Pafla, Dervifl Vahdeti
ve arkadafllar tarafndan s-
tanbulda 5 Nisan 1909 tari-
hinde kurulan bir cemiyet.
kabil:
mümkün, ihtimal da-
iresinde.
libas:
elbise.
maddî:
madde ile alâkal.
mahkûmiyet:
hüküm giyme,
hükümlülük.
maslahat:
fayda, maksat.
mazhar:
bir fleyin çkt¤ yer,
zuhur etti¤i, göründü¤ü yer.
müçtehit:
ayet ve hadisler-
den flerî hükümler çkarabi-
len, gerekli bütün ehillik flart-
larna sahip olan, genifl ve de-
rin bilgili din âlimi.
münzevi:
inzivaya çekilen,
köfleye çekilmifl, yalnz.
nevî:
çeflit, tür.
nutuk:
söz, konuflma, hitap.