Tarihçe-i Hayat - page 889

Onuncusu:
Kuvvetli ve ehemmiyetlidir; fakat, yine
onlar› küstürmemek niyetiyle flimdilik yazmad›m.
(HAfi‹YE)
„@ò
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 889
A
FYON
H
AYATI
iman-› tahkikî:
tahkikî iman,
imana dair bütün meseleleri in-
celeyip delil ve bürhan ile inan-
ma.
imanî:
imana dair olan, imanla il-
gili
ins:
insan, befler, Âdemo¤lu.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me
istinat:
dayanak
itikadî:
itikat ile ilgili, inançla alâ-
kal›, imana ait.
kat’iyen:
katî olarak, kesin ola-
rak, kesinlikle
küfr-i mutlak:
mutlak küfür, hiç
bir imanî hükmü, delili kabul et-
meme, kesin ve tam bir inkar
kutup:
mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra bütün
insanlar›n diriltilerek Allah huzu-
runda hesaba çekilece¤i mahke-
me.
melâike:
melekler
mu’cize-i kübra-y› Miraciye:
müellif:
eser telif eden, yazan
Muhammedü’l-Emin:
her bak›m-
dan güvenilir olan Peygamberi-
miz (a.s.m.).
münaf›k:
nifak sokan, arabozucu;
kalbinde küfrü gizledi¤i halde
Müslüman görünen
müflahede:
gözlem.
müsemma:
isimlendirilmifl, ad
verilmifl
müflrikin:
müflrikler, Allah’a ortak
koflanlar.
nev’i befler:
insano¤lu, insanlar
nübüvvet:
nebilik, peygamberlik,
Allah elçili¤i
raz›:
r›za gösteren, hoflnut olan
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med (a.s.m.).
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
flek:
flüphe, zan, tereddüt
zat-› mübarek:
mübarek kifli.
Zat-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmet sahibi olan zat, Allah.
HAfi‹YE:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, mu’cize-i kübra-i Mira-
c›yla, cin ve inse ve melâikeye nübüvvetini gösterdi¤i ve müflrikîne ve mü-
naf›klara karfl› erkân-› imaniyenin kutbu olan Zat-› Zülcelâl’i, Cenneti ve
Cehennemi bizzat gözüyle müflahede edip, Muhammedü’l-Emin ismiyle
müsemma olan zat-› mübarekiyle, Cenab-› Hakk›n varl›¤›n› ve haflri ve
mahkeme-i kübray› bütün cin ve inse haber verdi¤i gibi; Risale-i Nur’da,
“Haflirdeki mahkeme-i kübraya bir arzuhâl” olan bu risale ile bu asr›n
imanî, itikadî olan istinat noktalar› sars›ld›¤›ndan, flek ve flüpheye düflen
ehl-i imana ve ehl-i vukuf ve ehl-i hâkimlere, Cenab-› Hakk›n varl›¤›n› ve
adaletini, mahkeme-i kübray› ve haflri, âlem-i gayb› âlem-i flahadete geti-
rip, kat’iyen, asla flek ve flüphe olmayacak derecede dalâlete, küfr-i mut-
laka düflenlere Cehennemi ve ehl-i imana da Cenneti, bu dünyada gözle-
re göstermifltir. Bütün nev-i beflere iman-i tahkikîyi hakkalyakin ispat et-
mifltir. Cenab-› Hak, Risale-i Nur müellifi üstad›m›zdan ebediyen raz› ol-
sun. Amin.
Küçük Ali
âlem-i gayp:
gayp âlemi, gö-
rünmeyen, fakat varl›¤› kesin
olan ve mahiyeti allah tara-
f›ndan bilinen baflka dünya-
lar.
âlem-i flahadet:
gözle gördü-
¤ümüz, flahit oldu¤umuz
âlem, kâinat.
aleyhissalâtü vesselâm:
‘sa-
lât ve selam onun üzerine ol-
sun’ anlam›nda Hz. Muham-
med’e dua
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlam›nda du-
an›n sonunda söylenir.
arzuhâl:
hâlin bildirilmesi, ne
hâlde bulundu¤unu bildirme;
dilekçe.
asr:
yüzy›l
bizzat:
kendisi, flahsen
cin:
gözle görünmez, lâtif ci-
simlerden ibaret bir yarat›k
dalâlet:
Hak ve hakikatten
sapma, do¤ru yoldan ayr›lma,
azma
ebediyen:
ebedî olarak, son-
suza kadar
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i hâkim:
hâkimler
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri
ehl-i vukuf:
hâkimler
erkân-› imaniye:
imana ait
esaslar.
hakkalyakin:
imanî mesele-
lerin hakikatini tam olarak
anlama
hafliye:
dipnot
haflr:
k›yametten sonra bü-
tün insanlar›n bir yere toplan-
malar›, Allah’›n ölüleri diriltip
mahflere ç›karmas›
1...,879,880,881,882,883,884,885,886,887,888 890,891,892,893,894,895,896,897,898,899,...1390
Powered by FlippingBook