mahkemenizde hakikat-i hâli oldu¤u gibi itiraf ediyorlar.
Hile ile, dalkavukluk ile ve yalanlarla kendilerini müdafa-
aya tenezzül etmiyorlar.
* * *
AFYON MAHKEMESNE, DDANAMEYE
KARfiI VERLEN TRAZNAME TETMMESNN
BR ZEYLDR
Evvelâ
: Mahkemeye beyan ediyorum ki; iddianame,
Denizli ve Eskiflehir mahkemelerimizdeki o eski iddiânâ-
melere ve aleyhimizde, sathî ehl-i vukuflarn sathî tahki-
katlarna bina edildi¤inden, mahkememizde dava ettim
ki: Bu iddianamenin yüz yanlfln ispat etmezsem, yüz
sene cezaya razym. flte o dâvâm ispat ettim. Yüzden
ziyade yanlfllarn cedvelini isterseniz takdim edece¤im.
Saniyen
: Ben, Denizli Mahkemesinde kitap ve evrak-
larmz Ankaraya gitti¤i srada, aleyhimizde hüküm veri-
lecek diye telâfl ve meyusiyetle beraber arkadafllarma
yazdm. Ve baz müdafaatmn ahirinde bulunan o yazd-
¤m parça fludur:
E¤er, Risale-i Nuru tenkit fikriyle tetkik eden adliye
memurlar imanlarn onunla kuvvetlendirip veya kurtarsa-
lar, sonra beni idam ile mahkûm etseler, flahit olunuz, ben
hakkm onlara helâl ediyorum. Çünkü, biz hizmetkârz;
Risale-i Nurun vazifesi, iman kuvvetlendirip kurtarmaktr.
TARHÇE- HAYATI
| 867
A
FYON
H
AYATI
hüküm giymifl, hükümlü.
meyusiyet:
ümitsizlik.
müdafaa:
savunma.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar.
raz:
rza gösteren, hoflnut olan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
Saniyen:
ikinci olarak.
sathî:
yüzeysel, derine inmeyen,
üstün körü.
tahkikat:
arafltrmalar, sorufltur-
malar.
takdim:
arz etme, sunma.
tenezzül:
inme, alçalma.
tenkit:
elefltirme.
tetimme:
bir konuyu veya eseri
tamamlamak için eklenen ksm,
ek.
tetkik:
dikkatle arafltrma, incele-
me.
vazife:
görev.
zeyil:
ek, bir eserin devam ola-
rak yazlan ksm.
ziyade:
çok, fazla.
ahir:
son.
aleyh:
karfl, karflt.
beyan:
açklama, bildirme,
izah.
bina:
kurma, dayandrma.
dalkavuk:
kendisine çkar ve
yarar sa¤layacak olan kimse-
lere aflr sayg ve hayranlk
göstererek yaranmak isteyen
kimse.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
knda bilgi ve yetki sahibi
olanlar.
evrak:
ifllem gören kâ¤tlar.
Evvelâ:
birinci olarak, her
fleyden önce, ilk olarak.
hakikat- hâl:
durumun ger-
çek yönü, iflin asl.
Hile:
aldatmaya yönelik dü-
zen, desise.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
hüküm:
bir davann veya bir
meselenin tetkik edilmesin-
den sonra varlan karar.
iddianame:
iddia yazs, sav-
cnn bir dava konusundaki
iddialarn toplamfl oldu¤u,
isnat etti¤i suç ve delilleri de
içine alan yazs.
iman:
inanç, itikat.
ispat:
do¤ruyu delillerle gös-
terme.
itirazname:
itiraz kâ¤d, iti-
raz dilekçesi.
mahkûm:
bir mahkemece