hem Medine-i Münevverede, hem fiam- fierifte, hem
Msrda, hem Halepte âlimlerin takdirleri altnda ks-
men intiflarlaryla, o komünist propagandasn krd¤ gi-
bi; âlem-i slâma gösterdi ki, Türk milleti ve kardeflleri
eskisi gibi dinine ve Kurânna sahiptir ve sair ehl-i slâ-
mn dindar büyük bir kardefli ve Kurân hizmetinde kah-
raman kumandandr diye, o ehemmiyetli, kudsî mer-
kezlerde o Nur mecmualar bu hakikati gösterdiler. Aca-
ba Nurun bu kymettar hizmet-i milliyesi bu tarz iflkence-
lerle mukabele görse, zemini hiddete getirmez mi?
Dokuzuncusu:
Denizli müdafaatnda izah ve ispat
bulunan bir meselenin ksack bir hülâsasdr.
Bir dehfletli kumandan, deha ve zekâvetiyle, ordunun
müsbet hasenelerini kendine alp ve kendinin menfi sey-
yielerini o orduya vererek, o efrat adedince haseneleri,
gazilikleri bire indirdi¤i ve seyyiesini o ordu efradna is-
nad ederek onlarn adedince seyyieler hükmüne getirdi-
¤inden, dehfletli bir zulüm ve hilâf- hakikat olmasndan,
ben krk sene evvel beyan etti¤im bir hadisin o flahsa
vurdu¤u tokada binaen, sabk mahkemelerimizde bana
hücum eden bir müddeiumumîye dedim: Gerçi onu ha-
dislerin ihbaryla kryorum, fakat ordunun flerefini mu-
hafaza ve büyük hatalardan vikaye ederim. Sen ise, bir
tek dostun için Kurânn bayraktar ve âlem-i slâmn
kahraman bir kumandan olan ordunun flerefini kryor-
sun ve hasenelerini hiçe indiriyorsun dedim. nflaallah,
o müddei insafa geldi, hatadan kurtuldu.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, slâm
dünyas.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim adam.
bayraktar:
bayrak taflyan, alem-
dar.
beyan:
açklama, bildirme, izah.
binaen:
-den dolay, bu sebep-
ten.
deha:
ola¤anüstü zekâ sahibi ol-
ma.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
efrat:
fertler.
efrat:
fertler.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i slâm:
slâm toplulu¤u, Müs-
lümanlar.
evvel:
önce.
hadis:
Hz. Muhammede (a.s.m.)
ait söz, emir, fiil veya Hz. Pey-
gamberin onaylad¤ baflkasna
ait söz, ifl veya davranfl.
hakikat:
gerçek, esas.
hasene:
hayrl amel, Allah rzas-
na uygun ifl.
hiddet:
öfke, kzgnlk.
hilâf- hakikat:
gerçe¤e ve haki-
kate zt, aykr.
hizmet-i milliye:
millî hizmet.
hücum:
saldrma.
hükmüne:
yerine, de¤erine.
hülâsa:
bir fleyin özü, esas, özeti.
ihbar:
haber verme, bildirme.
inflaallah:
Allah izin verirse ma-
nasnda kullanlan bir dua.
intiflar:
yaylma, yaygnlaflma,
neflrolunma.
isnat:
dayandrma, mal etme, bir
fleyi bir kimseye ait gösterme.
ispat:
delil göstererek iddiay sa¤-
lamlafltrma.
izah:
açklama, ayrntlar ile an-
latma.
ksmen:
ksmî olarak, bir ksm.
kymettar:
kymetli, de¤erli.
komünist:
bütün mallarn ortak-
lafla kullanld¤ ve özel mülkiye-
tin olmad¤ iddiasnda bulunan
860 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
düzen in mensubu olan kim-
se.
kudsî:
mukaddes, yüce.
kumandan:
komutan.
mecmua:
toplanp, biriktiril-
mifl, düzenlenmifl yazlarn
hepsi.
Medine-i Münevvere:
Nurlu
Medine flehri.
menfi:
olumsuz, müspet ol-
mayan.
mesele:
konu.
müdafaat:
müdafaalar, sa-
vunmalar.
müddei:
dava eden, davac.
müddeiumumî:
savc.
muhafaza:
koruma.
mukabele:
karfllk verme,
karfllama.
müspet:
gerçek, do¤ru, yarar-
l olan yapan veya arayan.
propaganda:
bir inanç, dü-
flünce, doktrin v.b. ni baflkala-
rna tantmak, benimsetmek
amacn güden ve çeflitli vas-
talarla yaplan faaliyet.
sabk:
geçen, önceki.
sair:
di¤er, baflka, öteki.
fiam- fierif:
flerefli fiam flehri,
Suriyenin baflkenti.
fleref:
onur, haysiyet.
seyyie:
fenalk, kötülük, çir-
kinlik.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
tarz:
biçim, flekil.
vikaye:
koruma, sahip çkma.
zekâvet:
zekilik; çabuk anla-
ma, kavrama kabiliyeti.
zemin:
yeryüzü.
zulüm:
hakszlk, eziyet, ifl-
kence.