Tarihçe-i Hayat - page 861

•
Onuncusu:
Adliyede; adalet hakikati ve müracaat
eden herkesin hukukunu bilâtefrik muhafazaya, s›rf hak
nam›na çal›flmak vazifesi hükmetti¤ine binaendir ki;
‹mam-› Ali (r.a.), hilâfeti zaman›nda bir Yahudî ile bera-
ber mahkemede oturup, muhakeme olmufllar. Hem, bir
adliye reisi, bir memuru kanunca bir h›rs›z›n elini kesti¤i
vakit, o memurun o zalim h›rs›za hiddet etti¤ini gördü.
O dakikada o memuru azletti. Hem çok teessüf ederek
dedi: “fiimdiye kadar adalet nam›na böyle hissiyat›n› ka-
r›flt›ranlar pek çok zulmetmifller.” Evet, hükm-i kanunu
icra etmekte, o mahkûma ac›masa da, hiddet edemez;
etse zalim olur. Hatta, k›sas cezas› da olsa, hiddetle kat-
letse, bir nevi kàtil olur” diye o hâkim-i âdil demifl.
‹flte, madem mahkemede böyle halis ve garazs›z bir
hakikat hükmediyor; üç mahkeme bizlere beraat verdi¤i
ve bu milletin yüzde —bilseler— doksan›, Nur Talebele-
rinin zarars›z olarak millete ve vatana menfaatli oldukla-
r›na pek çok emarelerle flahadet ettikleri hâlde, burada o
masum ve teselliye ve adaletin iltifat›na çok muhtaç Nur
Talebelerine karfl› ihanetler ve gayet so¤uk hiddetli mu-
ameleler yap›l›yor; biz her musibete ve ihanetlere karfl›
sabra ve tahammüle karar verdi¤imizden, sükût edip Al-
lah’a havale ederek, “Belki bunda da bir hay›r vard›r.”
dedik. Fakat evham yüzünden ve garazkârlar›n jurnalle-
riyle bu bîçare masumlara böyle muâmeleler, belâlar›n
gelmesine bir vesile olaca¤›ndan korktum, bunu yazma-
ya mecbur oldum. Zaten bu meselede bir kusur varsa be-
nimdir. Bu bîçareler, s›rf imanlar› ve ahiretleri için bana
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 861
A
FYON
H
AYATI
getirme.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
iltifat:
ilgi gösterme, yüzünü çe-
virip bakma.
iman:
inanç, itikat.
jurnal:
ihbar, flikâyet.
katl:
öldürme.
k›sas:
bir suç iflleyenin ayn› flekil-
de cezaland›r›lmas›.
madem:
...den dolay›, böyle ise.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
masum:
suçsuz, günahs›z, saf, te-
miz.
menfaat:
fayda.
mesele:
konu.
muamele:
davranma, davran›fl.
muhafaza:
koruma.
muhakeme:
bir dava ile ilgili ta-
raflar›n hâkim huzuruna ç›kmala-
r›, duruflma.
müracaat:
baflvurma, dan›flma.
musibet:
felâket, belâ.
nam:
ad.
nevi:
çeflit, tür.
reis:
baflkan.
sab›r:
nefsine hâkim olma, güna-
ha sokacak ifllere veya fleylere
karfl› kendini tutma, kötülü¤ü
emredici nefsin tutkular›na karfl›
direnifl gösterme.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
n›kl›k.
sükût:
susma, sessiz kalma.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl› koyabil-
me, katlanma.
Talebe:
ö¤renci.
teessüf:
üzülme, ac› duyma.
teselli:
avutma, ac›s›n› dindirme.
vazife:
görev.
vesile:
arac›, vas›ta.
zalim:
zulmeden, ac›mas›z ve
haks›z davranan.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
ahiret:
dünya hayat›ndan
sonra bafllay›p ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
azil:
birisini iflinden veya ma-
kam›ndan ay›rma, iflinden ç›-
karma, yol verme.
belâ:
musibet, s›k›nt›.
beraat:
temize ç›kma, suçsuz
oldu¤u anlafl›lma.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
bilâtefrik:
ay›rmadan, ay›r›m
yapmaks›z›n.
binaen:
-den dolay›, bu se-
bepten.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
garaz:
kötü kas›t, düflmanca
niyet, kin.
garazkâr:
haset eden, kin gü-
den, kötü kas›t sahibi.
gayet:
son derece.
hâk:
do¤ru, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, esas.
hâkim-i âdil:
âdil hâkim, ada-
let ile ifl gören hükmedici,
adaletli hüküm verici.
halis:
samimî, her amelini
yaln›z Allah r›zas› için iflleyen.
havale:
bir fleyi baflkas›n›n
üstüne b›rakma.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k.
hilâfet:
halifelik, Hz. Peygam-
bere vekil olarak Müslüman-
lar› ve ‹slâm› koruma görevi,
‹slam devlet reisli¤i.
hissiyat:
hisler, duygular.
hükmetme:
hâkim olma, ifl-
leme.
hükm-i kanun:
kanun hük-
mü.
icra:
verilen bir hükmü yerine
1...,851,852,853,854,855,856,857,858,859,860 862,863,864,865,866,867,868,869,870,871,...1390
Powered by FlippingBook