Tarihçe-i Hayat - page 852

bir manas› muvaf›k geliyor. Onun dostlu¤u taassubuyla o
gaybî ihbar› ve manay› resmiyete koymamay› ve bizi
onunla muaheze etmekle daha ziyade teflhirine yol aç-
mamay›, vatan ve millet ve asayifl ve idare hesab›na ih-
tar etmeye vicdan›m beni mecbur eyledi.
.........
Bu meselede flahs›m›n veya baz› kardefllerimin kusu-
ruyla Risale-i Nur’a hücum edilmez. O do¤rudan do¤ru-
ya Kur’ân’a ba¤lanm›fl ve Kur’ân da Arfl-› Azama ba¤l›-
d›r. Kimin haddi var ki, elini oraya uzats›n ve o kuvvetli
ipleri çözsün? Hem memlekete maddî ve manevî bere-
keti ve fevkalâde hizmeti, otuz üç âyât-› Kur’âniyenin
iflarat›yla ve ‹mam-› Ali Rad›yallâhü Anh›n üç keramet-i
gaybiyesiyle ve Gavs-› Azam›n (r.a.) kat’î ihbar›yla tahak-
kuk etmifl olan Risale-i Nur, bizim adî ve flahsî kusurlar›-
m›zla mes’ul olmaz ve olamaz ve olmamal›. Yoksa bu
memlekete hem maddî, hem manevî, telâfi edilmeyecek
derecede zarar› olacak.
Risale-i Nur’a karfl› gizli düflmanlar›m›zdan baz› z›nd›k-
lar›n fleytanetiyle çevrilen plânlar ve hücumlar, inflaallah
bozulacaklar. Onun fiakirtleri baflkalara k›yas edilmez,
da¤›tt›r›lmaz, vazgeçirilmezler, Cenab-› Hakk›n inayetiy-
le ma¤lûp edilmezler. E¤er maddî müdafaadan Kur’ân
bizi men etmeseydi, bu milletin can damar› hükmünde
umumun teveccühünü kazanan ve her tarafta bulunan o
flakirtler, fieyh Said ve Menemen hâdiseleri gibi, cüz’î ve
neticesiz hâdiselerle bulaflmazlar. Allah etmesin, e¤er
adî:
basit, baya¤›, s›radan.
Arfl-› Azam:
en büyük arfl, Al-
lah’›n kat›, Cenab-› Hakk›n kudret
ve saltanat›n›n en büyük dairesi.
asayifl:
emniyet, kanun ve nizam
hâkimiyetin sa¤lanmas›.
ayat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n ayet-
leri.
bereket:
mübareklik, bolluk, sa-
adet.
cüz’î:
küçük, az; k›ymetsiz,
önemsiz.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
Gavs-› Azam:
en büyük gavs, Ab-
dülkadir-i Geylânî Hazretlerinin
nam›.
gaybî:
gaypla ilgili, bilinmeyenle
ilgili.
hâdise:
olay.
hücum:
sald›rma.
hükmünde:
de¤erinde, yerinde.
idare:
yönetim, memleket iflleri-
nin yürütülmesi.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihtar:
hat›rlatma, uyar›.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
inflaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nas›nda kullan›lan bir dua.
iflarat:
iflaretler, haber vermeler.
kat’î:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal b›rakmayan.
keramet-i gaybiye:
gaypla ilgili
keramet, istikbal ile alâkal› kera-
met.
k›yas:
karfl›laflt›rma, bir fleyi bafl-
ka bir fleye benzeterek hüküm
verme.
maddî:
madde ile alâkal›, cisma-
nî.
ma¤lûp:
yenilme, kendisine galip
852 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
gelinmifl.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
men:
yasak etme, engelleme.
mesele:
konu.
mes’ul:
sorumlu, yükümlü.
muaheze:
tenkit, itiraz, k›na-
ma, tariz.
müdafaa:
savunma.
muvaf›k:
uygun, münasip.
Rad›yallahü Anh:
Allah on-
dan raz› olsun.
resmiyet:
resmîlik, resmî ol-
ma hâli.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
flahsî:
flahsa, kifliye ait, husu-
sî.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
fleytanet:
fleytanl›k, kurnaz-
l›k, hilekârl›k, aldat›c›l›k.
taassup:
afl›r› ba¤l›l›k, afl›r› ta-
raftarl›k, fanatizm.
tahakkuk:
gerçekleflme, ke-
sinleflme.
telâfi:
kötü bir etkiyi veya so-
nucu baflka bir etki ile yok et-
me, karfl›lama.
teflhir:
sergileme.
teveccüh:
yönelme, sevgi, il-
gi.
umum:
bütün, herkes.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi
kötüden ay›rabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
z›nd›k:
Allah’a ve ahirete
inanmayan, Allah’› inkâr
eden, imans›z, münkir.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
1...,842,843,844,845,846,847,848,849,850,851 853,854,855,856,857,858,859,860,861,862,...1390
Powered by FlippingBook