mahkeme eline vermek, acaba hiçbir kanun, hiçbir vic-
dan, hiçbir insaf buna müsaade eder mi?
@ò
AFYON HÜKÛMET VE ZABITASINA VE
MAHKEMESNE DAHA BRKAÇ NOKTA
MARUZATIM VAR
Birincisi:
Ekser enbiyann flarkta ve Asyada zuhur-
lar ve a¤leb-i hükemann garpta ve Avrupada gelmele-
ri, kader-i ezeliyenin bir iflaretidir ki; Asyada din hâkim-
dir, felsefe ikinci derecededir. Bu remz-i kadere binaen,
Asyada hüküm süren, dindar olmazsa da din lehine ça-
lflanlara iliflmemeli, belki teflvik etmelidir.
kincisi:
Kurân- Hakim bu zemin kafasnn akl ve
kuvve-i müfekkiresidir. Eliyazübillâh, e¤er, Kurân küre-i
arzn baflndan çksa, arz divane olacak, akldan bofl ka-
lan kafasn bir seyyareye çarpmas, bir kyâmet kopma-
sna sebep olmas akldan uzak de¤ildir.
Evet, Kurân, Arfl ferfl ile ba¤lamfl bir zincir, bir hab-
lullahtr; cazibe-i umumiyeden ziyade zemini muhafaza
ediyor. flte bu Kurân- Azîmüflflann hakiki ve kuvvetli
bir tefsiri olan Risale-i Nur, bu asrda, bu vatanda, bu mil-
lete yirmi seneden beri tesirini göstermifl büyük bir ni-
met-i lâhiye ve sönmez bir mucize-i Kurâniyedir. Hü-
kûmet ona iliflmek ve talebelerini ondan ürkütüp vazge-
çirmek de¤il, belki onu himaye etmek ve okunmasna
teflvik etmek gerektir.
a¤leb-i hükema:
filozoflarn ço-
¤unlu¤u, ço¤u.
Arfl:
gö¤ün en yüksek kat.
arz:
yer, dünya.
asr:
yüzyl.
binaen:
-den dolay, bu sebep-
ten.
cazibe-i umumîye:
umumî bir
cazibe, genel çekim gücü.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
divane:
deli, akl baflnda olma-
yan.
ekser:
pek çok.
eliyazübillâh:
Allah esirgesin, Al-
lah korusun.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
felsefe:
madde ve hayat bafllan-
gç ve gaye bakmndan incele-
yen ilim.
ferfl:
yeryüzü, zemin, dünya.
garp:
bat, Batda kalan bölgeler.
hablullah:
Allahn ipi.
hakikî:
gerçek.
himaye:
koruma, muhafaza et-
me.
hüküm:
hâkimiyet, nüfuz, ku-
manda.
kader-i ezeliye:
olmufl ve ola-
caklarn yer ald¤ lâhî ilim; her
fleyin kaydedildi¤i ezelî program.
856 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
kyamet:
bütün kâinatn Al-
lah tarafndan tayin edilen bir
vakitte yklp mahvolmas.
Kurân- Azîmüflflan:
flan ve
flerefi yüce olan Kurân.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve
suresinde saysz hikmet ve
faydalar bulunan Kurân.
küre-i arz:
yer küre, dünya.
kuvve-i müfekkire:
düflün-
me duygusu.
leh:
onun tarafna, ondan ya-
na, birinin faydas için yaplan
hareket.
maruzat:
arz edilenler, tak-
dim edilenler.
mucize-i Kurâniye:
Kurâna
ait mucize.
muhafaza:
koruma.
müsaade:
izin.
nimet-i lâhiye:
Allahn ni-
meti, lütfu, ihsan.
remz-i kader:
kaderin iflareti.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
flark:
do¤u, do¤u bölgeleri.
seyyare:
gezegen.
talebe:
ö¤renci.
tefsir:
Kurânn mana bak-
mndan izah, açklamas.
vicdan:
insann içindeki, iyiyi
kötüden ayrabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zabta:
flehir güvenli¤ini sa¤-
lamakla vazifeli bulunan ida-
re, polis.
zemin:
yeryüzü.
ziyade:
fazla, fazlasyla.
zuhur:
ortaya çkma.