parçalarna indirmemek ve o kymettar hakikatlere iha-
net etmemektir.
Saniyen:
Risale-i Nurun esas mesle¤i olan flefkat, hak
ve hakikat ve vicdan, bizleri fliddetle siyasetten ve idare-
ye iliflmekten men etmifl. Çünkü, tokata ve belâya müs-
tehak ve küfr-i mutlaka düflmüfl bir iki dinsize müteallik,
yedi sekiz çoluk çocuk, hasta, ihtiyar, masumlar bulunur.
Musibet ve belâ gelse, o bîçareler dahi yanarlar. Bunun
için, neticenin de husulü meflkuk oldu¤u hâlde, siyaset
yoluyla idare ve asayiflin zararna hayat- içtimaiyeye ka-
rflmaktan fliddetle men edilmifliz.
Salisen:
Bu vatann ve bu milletin hayat- içtimaiyesi
bu acîb zamanda anarflilikten kurtulmak için befl esas lâ-
zm ve zarurîdir: Hürmet, merhamet, haramdan çekin-
mek, emniyet, serserili¤i brakp itaat etmektir. Risale-i
Nur hayat- içtimaiyeye bakt¤ zaman, bu befl esas kuv-
vetli ve kudsî bir surette tesbit ve tahkim ederek, asayi-
flin temel tafln muhafaza etti¤ine delil ise, bu yirmi se-
ne zarfnda, Risale-i Nurun yüz bin adam vatan ve mil-
lete zararsz birer uzv-i nafi haline getirmesidir. Isparta
ve Kastamonu vilâyetleri buna flahittir. Demek Risale-i
Nurun ekseriyet-i mutlaka eczalarna iliflenler, herhâlde
bilerek veya bilmeyerek anarflîlik hesabna vatana ve mil-
lete ve hâkimiyet-i slâmiyeye hyanet ederler. Risale-i
Nurun, yüz otuz risalelerinin bu vatana yüz otuz büyük
faydasn ve hasenesini, vehham ehl-i gafletin sathî na-
zarlarnda kusurlu tevehhüm edilen iki-üç risalenin
acip:
tuhaf, hayrette brakan.
anarfli:
hükümetsiz veya siyasî
otoritesini kaybetmifl düzensiz
topluluk hâli.
asayifl:
emniyet, kanun ve nizam
hâkimiyetin sa¤lanmas.
belâ:
musibet, sknt.
bîçare:
çaresiz, zavall.
delil:
bir davay ispata yarayan
fley, bürhan.
ecza:
cüzler, parçalar, ksmlar.
ehl-i gaflet:
dünyaya dald¤ndan
dolay ahiretin farknda olmayan.
ekseriyet-i mutlaka:
mutlak ço-
¤unluk.
emniyet:
güvenlik, kanun ve ni-
zam hâkimiyetinin sa¤lanmas.
faide:
fayda.
hâk:
do¤ruluk, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, do¤ruluk.
hâkimiyet-i slâmiye:
slâmn
hâkimli¤i, slâmiyetin hâkim ol-
mas.
haram:
slâmiyetçe yasaklanan
ifller.
hasene:
hayrl amel, Allah rzas-
na uygun ifl.
hayat- içtimaiye:
sosyal hayat,
toplum hayat.
hyanet:
hainlik, kendine olan
güveni kötüye kullanma.
Hürmet:
sayg.
husul:
olma, meydana gelme.
idare:
yönetim, memleket iflleri-
nin yürütülmesi.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
itaat:
dinin emrettiklerini yerine
getirip yasaklarndan kaçnma.
kymettar:
kymetli, de¤erli.
kudsî:
mukaddes, yüce.
küfr-i mutlak:
mutlak küfür, hiç
bir imanî hükmü, delili kabul et-
meme, kesin ve tam bir inkâr.
848 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
masum:
suçsuz, günahsz,
saf, temiz.
men:
yasak etme, engelleme.
meflkûk:
flüpheli, flüphe edi-
len.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sis-
tem.
muhafaza:
koruma.
Musibet:
felâket, belâ.
müstahak:
hak eden, hak et-
mifl.
müteallik:
ait, alâkal, ilgili.
nazar:
bakfl, dikkat.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
Salisen:
üçüncü olarak.
Saniyen:
ikinci olarak.
sathî:
yüzeysel, derine inme-
yen, üstün körü.
flefkat:
acyarak ve esirgeye-
rek sevme, içten ve karfllksz
merhamet.
suret:
biçim, flekil, tarz.
tahkim:
kuvvetlendirme, sa¤-
lamlafltrma, muhkem hale
getirme.
tevehhüm:
vehimlenme, yok
olan var zannetmekle ümit-
sizli¤e ve korkuya düflme.
uzv-i nafi:
faydal uzuv.
vehham:
çok flüphe ve ves-
vese eden, çok kuruntulu; ve-
himli, kuruntulu.
vicdan:
insann içindeki, iyiyi
kötüden ayrabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
vilâyet:
il.
zarfnda:
süresince.
zarurî:
zorunlu.