Tarihçe-i Hayat - page 848

parçalar›na indirmemek ve o k›ymettar hakikatlere iha-
net etmemektir.
Saniyen:
Risale-i Nur’un esas mesle¤i olan flefkat, hak
ve hakikat ve vicdan, bizleri fliddetle siyasetten ve idare-
ye iliflmekten men etmifl. Çünkü, tokata ve belâya müs-
tehak ve küfr-i mutlaka düflmüfl bir iki dinsize müteallik,
yedi sekiz çoluk çocuk, hasta, ihtiyar, masumlar bulunur.
Musibet ve belâ gelse, o bîçareler dahi yanarlar. Bunun
için, neticenin de husulü meflkuk oldu¤u hâlde, siyaset
yoluyla idare ve asayiflin zarar›na hayat-› içtimaiyeye ka-
r›flmaktan fliddetle men edilmifliz.
Salisen:
Bu vatan›n ve bu milletin hayat-› içtimaiyesi
bu acîb zamanda anarflilikten kurtulmak için befl esas lâ-
z›m ve zarurîdir: Hürmet, merhamet, haramdan çekin-
mek, emniyet, serserili¤i b›rak›p itaat etmektir. Risale-i
Nur hayat-› içtimaiyeye bakt›¤› zaman, bu befl esas› kuv-
vetli ve kudsî bir surette tesbit ve tahkim ederek, asayi-
flin temel tafl›n› muhafaza etti¤ine delil ise, bu yirmi se-
ne zarf›nda, Risale-i Nur’un yüz bin adam› vatan ve mil-
lete zarars›z birer uzv-i nafi haline getirmesidir. Isparta
ve Kastamonu vilâyetleri buna flahittir. Demek Risale-i
Nur’un ekseriyet-i mutlaka eczalar›na iliflenler, herhâlde
bilerek veya bilmeyerek anarflîlik hesab›na vatana ve mil-
lete ve hâkimiyet-i ‹slâmiyeye h›yanet ederler. Risale-i
Nur’un, yüz otuz risalelerinin bu vatana yüz otuz büyük
faydas›n› ve hasenesini, vehham ehl-i gafletin sathî na-
zarlar›nda kusurlu tevehhüm edilen iki-üç risalenin
acip:
tuhaf, hayrette b›rakan.
anarfli:
hükümetsiz veya siyasî
otoritesini kaybetmifl düzensiz
topluluk hâli.
asayifl:
emniyet, kanun ve nizam
hâkimiyetin sa¤lanmas›.
belâ:
musibet, s›k›nt›.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
delil:
bir davay› ispata yarayan
fley, bürhan.
ecza:
cüzler, parçalar, k›s›mlar.
ehl-i gaflet:
dünyaya dald›¤›ndan
dolay› ahiretin fark›nda olmayan.
ekseriyet-i mutlaka:
mutlak ço-
¤unluk.
emniyet:
güvenlik, kanun ve ni-
zam hâkimiyetinin sa¤lanmas›.
faide:
fayda.
hâk:
do¤ruluk, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, do¤ruluk.
hâkimiyet-i ‹slâmiye:
‹slâm›n
hâkimli¤i, ‹slâmiyetin hâkim ol-
mas›.
haram:
‹slâmiyetçe yasaklanan
ifller.
hasene:
hay›rl› amel, Allah r›zas›-
na uygun ifl.
hayat-› içtimaiye:
sosyal hayat,
toplum hayat›.
h›yanet:
hainlik, kendine olan
güveni kötüye kullanma.
Hürmet:
sayg›.
husul:
olma, meydana gelme.
idare:
yönetim, memleket iflleri-
nin yürütülmesi.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
itaat:
dinin emrettiklerini yerine
getirip yasaklar›ndan kaç›nma.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
kudsî:
mukaddes, yüce.
küfr-i mutlak:
mutlak küfür, hiç
bir imanî hükmü, delili kabul et-
meme, kesin ve tam bir inkâr.
848 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
masum:
suçsuz, günahs›z,
saf, temiz.
men:
yasak etme, engelleme.
meflkûk:
flüpheli, flüphe edi-
len.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sis-
tem.
muhafaza:
koruma.
Musibet:
felâket, belâ.
müstahak:
hak eden, hak et-
mifl.
müteallik:
ait, alâkal›, ilgili.
nazar:
bak›fl, dikkat.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
Salisen:
üçüncü olarak.
Saniyen:
ikinci olarak.
sathî:
yüzeysel, derine inme-
yen, üstün körü.
flefkat:
ac›yarak ve esirgeye-
rek sevme, içten ve karfl›l›ks›z
merhamet.
suret:
biçim, flekil, tarz.
tahkim:
kuvvetlendirme, sa¤-
lamlaflt›rma, muhkem hale
getirme.
tevehhüm:
vehimlenme, yok
olan› var zannetmekle ümit-
sizli¤e ve korkuya düflme.
uzv-i nafi:
faydal› uzuv.
vehham:
çok flüphe ve ves-
vese eden, çok kuruntulu; ve-
himli, kuruntulu.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi
kötüden ay›rabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
vilâyet:
il.
zarf›nda:
süresince.
zarurî:
zorunlu.
1...,838,839,840,841,842,843,844,845,846,847 849,850,851,852,853,854,855,856,857,858,...1390
Powered by FlippingBook