Tarihçe-i Hayat - page 839

Ezcümle, bir ay bizi tecessüs eden memurlar, birfley
bahane bulamad›klar›ndan, bir pusula yaz›p ki, “Said’in
hizmetkâr› bir dükkândan rak› alm›fl, ona götürmüfl”; o
pusulay› imza ettirmek için hiç kimseyi bulamay›p, son-
ra yabanî ve sarhofl bir adam› yakalam›fllar, tehditkârâne
“Gel bunu imza et” demifller. O da demifl: “Tövbeler töv-
besi olsun, bu acip yalan› kim imza edebilir?” Onlar›, pu-
sulay› y›rtmaya mecbur etmifl.
‹kinci bir nümûne
: Bilmedi¤im ve flimdi dahi tan›ma-
d›¤›m bir zat, at›n›, beni gezdirmek için vermifl. Ben de,
rahats›zl›¤›m için, teneffüs kast› ile, ekser günlerde, yaz-
da bir iki saat gezerdim. O at ve araba sahibine elli lira-
l›k kitap vermeye söz vermifltim; tâ kaidem bozulmas›n
ve minnet alt›na girmeyeyim. Acaba bu iflte hiçbir zarar
ihtimali var m›? Hâlbuki, “O at kimindir?” diye, elli defa
bizlerden hem vali, hem adliyeciler, hem zab›ta ve polis-
ler sordular. Güya büyük bir hâdise-i siyasiye ve asayifle
temas eden bir vak›ad›r! Hatta, bu mânâs›z sorufllar›n
kesilmesi için, iki zat hamiyeten, biri “At benimdir,” di-
¤eri “Araba benimdir” dedikleri için, ikisini de benimle
beraber tevkif ettiler. Bu numunelere k›yasen, çok çocuk
oyuncaklar›na seyirci olup gülerek a¤lad›k ve anlad›k ki,
Risale-i Nur’a ve flakirtlerine iliflenler maskara olurlar!
O numunelerden lâtif bir muhavere: Benim tevkif kâ-
¤›d›mda sebep “emniyeti ihlâl” suçu yaz›ld›¤›ndan, ben
daha o pusulay› görmeden müddeiumuma dedim:
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 839
A
FYON
H
AYATI
korkutarak, gözda¤› vererek.
teneffüs:
soluklanma, rahatlama,
dinlenme.
tevkif:
tutuklama.
tövbe:
ifllenmifl bir günahtan pifl-
manl›k duyup bir daha iflleme-
mek üzere söz verme.
vak›a:
olay.
yabanî:
görgüsü olmayan, kaba.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
zat:
kifli, flah›s.
acip:
tuhaf, hayrette b›rakan.
asayifl:
emniyet, kanun ve ni-
zam hakîmiyetin sa¤lanmas›.
bahane:
as›l sebebi gizlemek
için ileri sürülen uydurma se-
bep.
ekser:
pek çok.
Ezcümle:
bu cümleden ola-
rak.
Güya:
sanki.
hâdise-i siyasiye:
siyasî olay.
hamiyeten:
.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
ihtimal:
olabilirlik.
kaide:
kural, esas, düstur.
kas›t:
bir ifli bile bile, isteye-
rek yapma.
k›yasen:
k›yas ederek, karfl›-
laflt›rarak.
lâtif:
güzel, hofl.
maskara:
herkesi kendine
güldüren, soytar›.
minnet:
bir iyilik karfl›s›nda
yük alt›nda kalma, kendini
manevî olarak borçlu hisset-
me.
müddeiumum:
savc›.
muhavere:
konuflma, sohbet
etme.
numune:
örnek.
pusula:
k›sa mektup.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tecessüs:
bir insan›n bilinme-
sini istemedi¤i bir kusurunu,
ay›b›n› veya özel durumunu
araflt›r›p ö¤renme arzusu.
tehditkârâne:
tehdit ederek,
1...,829,830,831,832,833,834,835,836,837,838 840,841,842,843,844,845,846,847,848,849,...1390
Powered by FlippingBook