Tarihçe-i Hayat - page 832

d›flar› da ç›kararak neflrini temin etmifllerdir. Bediüzza-
man, hapiste oldu¤u günler dahi Risale-i Nur’un neflriya-
t› durmam›fl, perde alt›nda yüz binlerce nüshalar› eski
yaz› ile neflretmeye, Nur kahraman› Hüsrev gibi Nur Ta-
lebeleri muvaffak olmufllard›r.
Hapishanede, zehirlenerek, ölüm döfle¤inde iken, f›r-
sat bulup ziyaretine varabilen bir talebesine flöyle demifl-
tir: “Belki hayatta kalamayaca¤›m. Bütün mevcudiyetim
vatan, millet, gençlik ve âlem-i ‹slâm ve beflerin ebedî re-
fah ve saadeti u¤runda feda olsun. Ölürsem dostlar›m in-
tikam›m› almas›nlar.”
Bediüzzaman’›n hapishaneye gelmesiyle çok müstefid
olan hapislerden birisi pencereden selâm verdi¤i zaman,
“Sen Bediüzzaman’a neden selâm verdin? Neden onun
penceresine bak›yorsun?” diyerek dayak at›lm›flt›r. Çok
mübarek ve çok sevgili Üstadlar›n›n hasta ve çok elîm
vaziyetinde gizlice f›rsat bulup görüflmeye çal›flan talebe-
leri, yakaland›klar› zaman falakalara yat›r›larak dayaktan
geçirilmifltir. Fakat onlar bu mezâlimden asla y›lmam›fl-
lar, imandan ve izzet-i ‹slâmiyeden gelen bir salâbetle, o
zâlimler vurdukça, onlar da her vurufllar›nda “Vur! Vur!”
diye ba¤›rm›fllard›r. “Düflman›n çizmesi bo¤az›m›za bas-
t›¤› zaman onun yüzüne tükür! Ruhun kurtulsun, cesedin
ezilsin” hakikatini matbuât lisan›yla da beyân eden Üs-
tadlar› Bediüzzaman’a ittibâ etmifllerdir.
‹flte, böyle türlü türlü iflkence ve tazyikatlarla, gerek
hapishane dahilinde, gerek haricinde hizmetini dahi
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹slâm
dünyas›.
befler:
insan, insanl›k.
beyan:
aç›klama, bildirme, izah.
dâhil:
iç, içerisi.
ebedî:
sonu olmayan, daimî, sü-
rekli.
elîm:
fliddetli, çok dert ve keder
veren.
falaka:
iki ucunda bir ipin iki uç-
lar› ba¤l›, bir s›r›ktan ibaret olan
ceza aleti.
feda:
u¤runa verme, kurban ol-
ma.
hakikat:
gerçek, esas.
hariç:
d›flar›.
iman:
inanç, itikat.
intikam:
öç alma.
iflkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî s›k›nt›, eziyet.
ittiba:
tâbi olma, uyma, itaat et-
me.
832 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
izzet-i ‹slâmiye:
‹slâm›n ge-
rektirdi¤i haysiyet, fleref, yü-
celik.
lisan:
dil.
matbuat:
bas›lm›fl fleyler, ki-
taplar, gazeteler, v.s.
mevcudiyet:
mevcut olma,
varl›k.
mezalim:
zulümler, haks›zl›k-
lar, eziyet ve iflkenceler.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müstefit:
istifade eden, fay-
dalanan, kazanan.
muvaffak:
baflarm›fl, baflar›l›.
neflir:
herkese duyurma, yay-
ma, tamim.
neflriyat:
yay›nlar.
nüsha:
birbirinin ayn› olan
suretlerin her biri.
refah:
bolluk, rahatl›k.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
Ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
saadet:
mutluluk.
salâbet:
Metanet, manevî
kuvvet, dayanma, sebat.
selâm:
selâm, esenleme; Al-
lah’›n r›zas›n› kazanmak için
mü’minlerin birbirine etti¤i
selâmünaleyküm fleklindeki
dua.
talebe:
ö¤renci.
tazyikat:
tazyikler, bask›lar,
zorlamalar.
temin:
sa¤lama.
vaziyet:
durum.
zalim:
zulmeden, ac›mas›z ve
haks›z davranan.
1...,822,823,824,825,826,827,828,829,830,831 833,834,835,836,837,838,839,840,841,842,...1390
Powered by FlippingBook