edilen Nur Risalelerini kemal-i merak ve dikkatle müta-
lâa ettiler. Fakat Nurlar onlarn kalblerini kendine taraf-
tar eyledi. Tenkit yerinde takdire bafllamalaryla Nur
Dershanesi çok genifllendi; maddî zararmzdan yüz dere-
ce ziyade menfaat verdi; skntl telâfllarmz hiçe indirdi.
Sonra, gizli düflman münâfklar, hükûmetin nazar-
dikkatini benim flahsma çevirdiler. Eski siyasî hayatm
hatrlattrdlar. Hem adliyeyi, hem maarif dairesini, hem
zabtay, hem Dâhiliye Vekâletini evhamlandrdlar. Par-
tilerin cereyanlar ve komünistlerin perdesinde anarflist-
lerin tahrikâtyla o evham genifllendi. Bizi tazyik ve tev-
kif ve ellerine geçen risaleleri müsadereye baflladlar. Nur
fiakirtlerinin faaliyetine tevakkuf geldi. Benim flahsm
çürütmek fikriyle, bir ksm resmî memurlar, hiç kimse-
nin inanmayaca¤ isnatlarda bulundular. Pek acip iftira-
lar iflaaya çalfltlar. Fakat kimseyi inandramadlar.
Sonra, pek adî bahanelerle, zemheririn en fliddetli so-
¤uk günlerinde beni tevkif ederek, büyük ve gayet so¤uk
ve iki gün sobasz bir ko¤uflta, tecrid-i mutlak içinde hap-
settiler. Ben küçük odamda günde kaç defa soba yakar
ve daima mangalmda atefl varken, zaafiyet ve hastal-
¤mdan, zor dayanabilirdim. fiimdi, bu vaziyette, hem
so¤uktan bir stma, hem dehfletli bir sknt ve hiddet
içinde çrpnrken, bir inayet-i lâhiye ile bir hakikat kal-
bimde inkiflaf etti.
Manen, Sen hapse medrese-i Yusufiye nam vermifl-
sin. Hem Denizlide, skntnzdan bin derece ziyade hem
TARHÇE- HAYATI
| 837
A
FYON
H
AYATI
bu olan kimse.
maarif:
e¤itim bakanl¤.
maddî:
madde ile alâkal, cisma-
nî.
Manen:
mana bakmndan, ma-
naca.
medrese-i Yusufiye:
Yusufun
medresesi, Hz. Yusufun (a.s.) ifti-
ra, hakszlk ve zulüm ile hapiste
kalmasndan kinaye olarak, iman
ve Kurâna hizmetinden dolay
tevkif edilenlerin hapsedildi¤i yer
manasnda, hapishane.
menfaat:
fayda.
münafk:
nifak sokan, ara bozu-
cu; kalbinde küfrü gizledi¤i halde
Müslüman görünen.
müsadere:
toplatma, elden alma.
mütalâa:
bir fleyi etraflca düflün-
me, dikkatli okuma.
nam:
ad.
nazar- dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakfl.
resmî:
devlet adna olan.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
tahrikât:
tahrikler.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
taraftar:
tarafl, bir taraf destek-
leyen.
tazyik:
zorlama, bask, sknt ver-
me.
tecrid-i mutlak:
hiç kimse ile gö-
rüflememek, hücre hapsi.
Tenkit:
elefltirme.
tevakkuf:
duraklama, durma.
tevkif:
tutuklama.
vaziyet:
durum.
zaafiyet:
zayflk, güçsüzlük, der-
manszlk.
zabta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
zemherir:
kfln en so¤uk zaman,
fliddetli, so¤uk kara kfl.
ziyade:
fazla, fazlasyla.
acip:
tuhaf, hayrette brakan.
adî:
basit, baya¤, sradan.
anarflist:
hiç bir düzen ve
otorite tanmayan, karflklk
ve bozgunculuktan yana
olan.
bahane:
asl sebebi gizlemek
için ileri sürülen uydurma se-
bep.
cereyan:
akm, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
Dâhiliye vekâleti:
çiflleri Ba-
kanl¤.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek, esas.
hiddet:
öfke, kzgnlk.
iftira:
asl olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu
baflkasna yükleme.
inayet-i lahiye:
Allahn yar-
dm.
inkiflaf:
ortaya çkma, keflfo-
lunma; geliflme.
iflaa:
haber yayma, herkese
duyurma.
isnat:
dayandrma, mal etme,
bir fleyi bir kimseye ait gös-
terme.
kemal-i merak:
merakn son
derecesi, tam bir merak.
ko¤ufl:
hastahane, kflla, ha-
pishane gibi umumî binalarda
çok sayda kiflinin oturmasna
veya yatmasna mahsus bü-
yük oda.
komünist:
bütün mallarn or-
taklafla kullanld¤ ve özel
mülkiyetin olmad¤ iddiasn-
da bulunan düzen in mensu-