Tarihçe-i Hayat - page 837

edilen Nur Risalelerini kemal-i merak ve dikkatle müta-
lâa ettiler. Fakat Nurlar onlar›n kalblerini kendine taraf-
tar eyledi. Tenkit yerinde takdire bafllamalar›yla Nur
Dershanesi çok genifllendi; maddî zarar›m›zdan yüz dere-
ce ziyade menfaat verdi; s›k›nt›l› telâfllar›m›z› hiçe indirdi.
Sonra, gizli düflman münâf›klar, hükûmetin nazar-›
dikkatini benim flahs›ma çevirdiler. Eski siyasî hayat›m›
hat›rlatt›rd›lar. Hem adliyeyi, hem maarif dairesini, hem
zab›tay›, hem Dâhiliye Vekâletini evhamland›rd›lar. Par-
tilerin cereyanlar› ve komünistlerin perdesinde anarflist-
lerin tahrikât›yla o evham genifllendi. Bizi tazyik ve tev-
kif ve ellerine geçen risaleleri müsadereye bafllad›lar. Nur
fiakirtlerinin faaliyetine tevakkuf geldi. Benim flahs›m›
çürütmek fikriyle, bir k›s›m resmî memurlar, hiç kimse-
nin inanmayaca¤› isnatlarda bulundular. Pek acip iftira-
lar› iflaaya çal›flt›lar. Fakat kimseyi inand›ramad›lar.
Sonra, pek adî bahanelerle, zemheririn en fliddetli so-
¤uk günlerinde beni tevkif ederek, büyük ve gayet so¤uk
ve iki gün sobas›z bir ko¤uflta, tecrid-i mutlak içinde hap-
settiler. Ben küçük odamda günde kaç defa soba yakar
ve daima mangal›mda atefl varken, zaafiyet ve hastal›-
¤›mdan, zor dayanabilirdim. fiimdi, bu vaziyette, hem
so¤uktan bir s›tma, hem dehfletli bir s›k›nt› ve hiddet
içinde ç›rp›n›rken, bir inayet-i ‹lâhiye ile bir hakikat kal-
bimde inkiflaf etti.
Manen, “Sen hapse medrese-i Yusufiye nam› vermifl-
sin. Hem Denizli’de, s›k›nt›n›zdan bin derece ziyade hem
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 837
A
FYON
H
AYATI
bu olan kimse.
maarif:
e¤itim bakanl›¤›.
maddî:
madde ile alâkal›, cisma-
nî.
Manen:
mana bak›m›ndan, ma-
naca.
medrese-i Yusufiye:
Yusuf’un
medresesi, Hz. Yusuf’un (a.s.) ifti-
ra, haks›zl›k ve zulüm ile hapiste
kalmas›ndan kinaye olarak, iman
ve Kur’ân’a hizmetinden dolay›
tevkif edilenlerin hapsedildi¤i yer
manas›nda, hapishane.
menfaat:
fayda.
münaf›k:
nifak sokan, ara bozu-
cu; kalbinde küfrü gizledi¤i halde
Müslüman görünen.
müsadere:
toplatma, elden alma.
mütalâa:
bir fleyi etrafl›ca düflün-
me, dikkatli okuma.
nam:
ad.
nazar-› dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bak›fl.
resmî:
devlet ad›na olan.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
tahrikât:
tahrikler.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
taraftar:
tarafl›, bir taraf› destek-
leyen.
tazyik:
zorlama, bask›, s›k›nt› ver-
me.
tecrid-i mutlak:
hiç kimse ile gö-
rüflememek, hücre hapsi.
Tenkit:
elefltirme.
tevakkuf:
duraklama, durma.
tevkif:
tutuklama.
vaziyet:
durum.
zaafiyet:
zay›fl›k, güçsüzlük, der-
mans›zl›k.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
zemherir:
k›fl›n en so¤uk zaman›,
fliddetli, so¤uk kara k›fl.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
acip:
tuhaf, hayrette b›rakan.
adî:
basit, baya¤›, s›radan.
anarflist:
hiç bir düzen ve
otorite tan›mayan, kar›fl›kl›k
ve bozgunculuktan yana
olan.
bahane:
as›l sebebi gizlemek
için ileri sürülen uydurma se-
bep.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
Dâhiliye vekâleti:
‹çiflleri Ba-
kanl›¤›.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek, esas.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k.
iftira:
asl› olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu
baflkas›na yükleme.
inayet-i ‹lahiye:
Allah’›n yar-
d›m›.
inkiflaf:
ortaya ç›kma, keflfo-
lunma; geliflme.
iflaa:
haber yayma, herkese
duyurma.
isnat:
dayand›rma, mal etme,
bir fleyi bir kimseye ait gös-
terme.
kemal-i merak:
merak›n son
derecesi, tam bir merak.
ko¤ufl:
hastahane, k›flla, ha-
pishane gibi umumî binalarda
çok say›da kiflinin oturmas›na
veya yatmas›na mahsus bü-
yük oda.
komünist:
bütün mallar›n or-
taklafla kullan›ld›¤› ve özel
mülkiyetin olmad›¤› iddias›n-
da bulunan düzen in mensu-
1...,827,828,829,830,831,832,833,834,835,836 838,839,840,841,842,843,844,845,846,847,...1390
Powered by FlippingBook