âdeta bir kamç tesiri husule getirmifltir. Bediüzzaman
aleyhinde propaganda yapan ve yaptranlardan ise fer-
sahlarca uzaklafltrmfltr. Bediüzzamana olan teveccüh-
ü âmme krlmaya çalflldkça, millet ve gençlik, hususan
yüksek tahsil gençli¤inin hürmet ve ba¤ll¤ artmfltr.
Bediüzzaman aleyhtarl¤ yapldkça, bu ba¤lar perçinlefl-
mifltir. Menfî propagandalardan maksat, milletin Bediüz-
zamana olan teveccühünü krarak, flahsn çürütüp, Ri-
sale-i Nurun neflriyatn durdurmaktr. Hâlbuki, Risale-i
Nur, müellifin flahsyla ba¤l de¤ildir. Risale-i Nur
Kurânn maldr. Risale-i Nur baflka eserlere benzemez.
Risale-i Nur, bafll baflna hüccet ve bürhan hazinesidir,
yani bizatihî bürhan ve hüccettir. Risale-i Nuru okuyan,
müellifin flahsna bakmaz; do¤rudan do¤ruya eserin için-
deki hakikatlere, bürhan ve delillere hasr- nazar eder. Bu
ve daha birçok hakikatlere binaendir ki, Bediüzzamann
aleyhinde yaplan çok dehfletli resmî propagandalar dahi
akim kalmfltr. Ve akim kalmaya da mahkûmdur.
Evet, bu millet-i slâmiye, vatan ve millete bu derece
hadsiz istifade temin eden, Kurân ve iman hizmetini gö-
rülmemifl bir feragat-i nefisle ve fedakârlklarla yapan bu
büyük müellif ve mütefekkirin, bu derece mahkemelerde
sürüklendi¤ine milyarlar teessüfler ya¤dryor. Vatan ve
milletin maslahat namna haber veriyoruz ki, bu ifl bir an
evvel neticelendirilmeli ve mahkemelere son verilmelidir.
Zira, Bediüzzamann yapt¤ Kurânî hizmet, slâm dün-
yas geniflli¤inde ve cihanflümûl bir çaptadr. Bediüzza-
man Said Nursî hakknda takdim etti¤imiz gayet yüksek
âdeta:
sanki.
akim:
neticesiz, sonu yok, baflar-
sz.
aleyh:
karfl, karflt.
aleyhtar:
karfl olan, ayn fikirde
olmayan.
binaen:
-den dolay, bu sebep-
ten.
bizatihi:
kendili¤inden, kendisi,
kendinden.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
cihanflümul:
dünya çapnda,
dünya ölçüsünde.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
delil:
bir davay ispata yarayan
fley, bürhan.
evvel:
önce.
fedakâr:
kendini veya flahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
feragat-i nefis:
kendi hakkndan
vazgeçme.
fersah:
uzunluk ölçü birimi, çok-
luk manasnda kullanlr.
gayet:
son derece.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
hakikat:
gerçek, esas.
hasr- nazar:
bakfl bir tarafa ve-
ya noktaya dikme.
hüccet:
delil.
834 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
hürmet:
sayg.
husul:
olma, meydana gelme.
hususan:
bilhassa, özellikle.
iman:
inanç, itikat.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
Kurânî:
Kurâna
ait,
Kurândan gelen.
mahkûm:
mecbur.
maksat:
gaye.
maslahat:
fayda, maksat.
Menfi:
olumsuz, müspet ol-
mayan.
millet-i slâmiye:
slâm mille-
ti.
müellif:
eser telif eden, ya-
zan.
mütefekkir:
insanl¤n ve
Müslümanlarn problemlerini
ve çarelerini çok düflünen
âlim kifli.
nam:
ad.
neflriyat:
yaynlar.
propaganda:
bir inanç, dü-
flünce, doktrin v.b. ni baflkala-
rna tantmak, benimsetmek
amacn güden ve çeflitli vas-
talarla yaplan faaliyet.
resmî:
devlet adna olan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
tahsil:
ilim ö¤renme, bilgi
edinme, ö¤renim.
takdim:
arz etme, sunma.
teessüf:
üzülme, ac duyma.
temin:
sa¤lama.
teveccüh:
yönelme, sevgi, il-
gi.
teveccüh-i amme:
genel te-
veccüh, umumun, herkesin,
halkn yönelifli.