O, flifabahfl olan envarn sen çeksen e¤er,
Bana kim nur verecek, kim bana Lokman olacak?
O temiz pak nefesin, âb- hayat bu çölün;
Onu dûr etme ki, her fert ona reyyan olacak.
Hele ol nur-i flerifin kime de¤miflse e¤er,
Küçücük zerre de olsa, meh-i tâbân olacak.
O lütufkâr, o keremkâr eli öptükçe benim,
Bu küçük kalb-i hazinim yine handan olacak.
Bâb- feyzinden rak olmay asla çekemem,
Dahi nezrim bu ki, canm sana kurban olacak.
Nazarn erse garip baflma, ey nur-i Hudâ!
Bugün artk bu hakir bende de umman olacak.
Bu anasr, yüzüne her ne kadar çekse hicap,
Yine haksn; buna flahit yine Kurân olacak.
Kab- Kavseynden alp dersimi bildim ki ayan,
O güzel nur-i bedî, manevî sultan olacak.
Saknp, Feyzi-i bîçareye bahs açma bugün;
Yeni bafltan yine fleyda, yine giryan olacak.
........................
Bîçare Talebeniz
Hasan Feyzi
@ò
TARHÇE- HAYATI
| 823
E
MRDA/
H
AYATI
okyanus.
zerre:
pek ufak parça
anasr:
unsurlar, esaslar.
ayan:
açk, meydanda, açkta,
belli.
Bab- feyiz:
bereket, bolluk
kaps, nimet, ihsan kaps.
bahis:
konu.
Bîçare:
çaresiz, zavall.
Feyzi-i bîçare:
çaresiz Feyzi.
giryan:
gözyafl döken, a¤-
layan.
hakir:
afla¤, adî, itibarsz.
handan:
gülen, gülücü, nefle-
lenen, flen.
hicap:
perde, örtü.
Kab- Kavseyn:
iki yay
mesafesi; Hz. Muhammedin
Miraca çkflyla vard¤ son
nokta; bütün yaratlanlar ar-
kasna alp Yaratanla müfler-
ref ve muhatap oldu¤u
makam.
kalb-i hazin:
mahzun kalp,
hüzünlü gönül.
keremkâr:
kerem eden, lüt-
feden, cömert.
Lütufkâr:
lütuf edici.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
meh-i taban:
parlayan ay.
Nazar:
bakfl, dikkat.
nezir:
adama, adak.
nur-i bedî:
eflsiz nur, hayret
verici güzellikte nur.
nur-i Hudâ:
hidayet verici
olan Allahn nuru.
nur-i flerif:
flerefli, mübarek,
kutsal nur.
sultan:
padiflah, hükümdar.
fleydâ:
aflktan akln yitirmifl,
aflk çlgn, divane, tutkun.
talebe:
ö¤renci.
umman:
büyük deniz, derya,