Üçüncüsü:
Ehl-i imandan bütün gelenler, maziye gi-
denlere ma¤firet dualaryla ve hasenatlarn onlarn ruh-
larna ba¤fllamalaryla yardmlarna binaen Denizli Mah-
kemesinde demifltim:
Mahkeme-i kübrada, milyarlar ehl-i iman olan dava-
clar tarafndan Kurân hakikatlerine hizmet eden Nur
Talebelerini mahkûm ve periflan etmek isteyenlerden ve
sizlerden sorulsa ki, Serbestiyet kanunuyla dinsizlerin,
komünistlerin neflriyatlarna ve anarflîli¤i yetifltiren cemi-
yetlerine müsamahakârâne bakp iliflmedi¤iniz hâlde, va-
tan ve milleti anarflistlikten ve dinsizlik ve ahlâkszlktan
ve vatandafllarn ölümün idam- ebedîsinden kurtarmaya
çalflan Risale-i Nur talebelerini hapisler ve tazyiklerle pe-
riflan etmek istediniz diye sizlerden sorulsa, ne cevap
vereceksiniz? Biz de, sizlerden soruyoruz. Onlara de-
mifltim. O zaman o insafl, adaletli zâtlar bizi beraat et-
tirdiler, adliyenin adaletini gösterdiler.
Dördüncüsü:
Ben bekliyordum ki, ya Ankara, ya
Afyon beni sorguda pek büyük meseleler için, Nurlarn
o meselelere hizmeti cihetinde bir meflveret dairesine
alp bir sual-cevap beklerdim.
Evet, üç yüz elli milyon Müslümanlarn eski kardeflli¤i-
ni ve muhabbetini ve hüsnüzannn ve manevî yardmla-
rn bu memleketteki millete kazandracak çareleri bul-
mak ki, en kuvvetli çare ve vesile Risale-i Nur oldu¤una
delil fludur:
TARHÇE- HAYATI
| 857
A
FYON
H
AYATI
Allah huzurunda hesaba çekile-
ce¤i mahkeme.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mazi:
geçmifl zaman.
mesele:
konu.
meflveret:
ifllerin konuflup anlafl-
ma yoluyla halledilmesi, bir konu
hakknda çeflitli ve ehil flahslar-
dan fikir alma.
muhabbet:
sevgi, sevme.
müsamahakârâne:
hoflgörülü bir
flekilde.
neflriyat:
yaynlar.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
ruh:
dirilik kayna¤, hayatn te-
meli ve sebebi olan manevî var-
lk.
serbestiyet:
serbestlik, rahat ve
serbest olma hâli.
sual:
soru.
talebe:
ö¤renci.
tazyik:
zorlama, bask.
vesile:
arac, vasta.
zat:
kifli, flahs.
anarfli:
hükümetsiz veya si-
yasî otoritesini kaybetmifl dü-
zensiz topluluk hâli.
anarflist:
hiç bir düzen ve
otorite tanmayan, karflklk
ve bozgunculuktan yana
olan.
beraat:
temize çkma, suçsuz
oldu¤u anlafllma.
binaen:
-den dolay, bu se-
bepten.
cemiyet:
manevî birlik teflkil
eden topluluk.
cihet:
yön.
delil:
bir davay ispata yara-
yan fley, bürhan.
dua:
Allaha yalvarma, niyaz.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
hakikat:
gerçek, esas.
hasenat:
iyi ameller, iyi ifller,
hayrlar.
hüsn-i zan:
bir kimsenin ve-
ya bir hâdisenin iyili¤i hakkn-
daki vicdanî ve iyi kanaat.
idam- ebedî:
dirilmemek
üzere yok olufl, ahiret inanc
olmad¤ için ölümü ebedî
yoklu¤a gitmek olarak gör-
me.
komünist:
bütün mallarn or-
taklafla kullanld¤ ve özel
mülkiyetin olmad¤ iddiasn-
da bulunan düzen in mensu-
bu olan kimse.
ma¤firet:
Allahn, kullarnn
günahlarn ba¤fllamas, ört-
mesi, affetmesi; lâhî merha-
met, gufran.
Mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra
bütün insanlarn diriltilerek