Tarihçe-i Hayat - page 857

•
Üçüncüsü:
Ehl-i imandan bütün gelenler, maziye gi-
denlere ma¤firet dualar›yla ve hasenatlar›n› onlar›n ruh-
lar›na ba¤›fllamalar›yla yard›mlar›na binaen Denizli Mah-
kemesinde demifltim:
“Mahkeme-i kübrada, milyarlar ehl-i iman olan dava-
c›lar taraf›ndan Kur’ân hakikatlerine hizmet eden Nur
Talebelerini mahkûm ve periflan etmek isteyenlerden ve
sizlerden sorulsa ki, ‘Serbestiyet kanunuyla dinsizlerin,
komünistlerin neflriyatlar›na ve anarflîli¤i yetifltiren cemi-
yetlerine müsamahakârâne bak›p iliflmedi¤iniz hâlde, va-
tan› ve milleti anarflistlikten ve dinsizlik ve ahlâks›zl›ktan
ve vatandafllar›n› ölümün idam-› ebedîsinden kurtarmaya
çal›flan Risale-i Nur talebelerini hapisler ve tazyiklerle pe-
riflan etmek istediniz’ diye sizlerden sorulsa, ne cevap
vereceksiniz? Biz de, sizlerden soruyoruz.” Onlara de-
mifltim. O zaman o insafl›, adaletli zâtlar bizi beraat et-
tirdiler, adliyenin adaletini gösterdiler.
•
Dördüncüsü:
Ben bekliyordum ki, ya Ankara, ya
Afyon beni sorguda pek büyük meseleler için, Nurlar›n
o meselelere hizmeti cihetinde bir meflveret dairesine
al›p bir sual-cevap beklerdim.
Evet, üç yüz elli milyon Müslümanlar›n eski kardeflli¤i-
ni ve muhabbetini ve hüsnüzann›n› ve manevî yard›mla-
r›n› bu memleketteki millete kazand›racak çareleri bul-
mak ki, en kuvvetli çare ve vesile Risale-i Nur oldu¤una
delil fludur:
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 857
A
FYON
H
AYATI
Allah huzurunda hesaba çekile-
ce¤i mahkeme.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mazi:
geçmifl zaman.
mesele:
konu.
meflveret:
ifllerin konuflup anlafl-
ma yoluyla halledilmesi, bir konu
hakk›nda çeflitli ve ehil flah›slar-
dan fikir alma.
muhabbet:
sevgi, sevme.
müsamahakârâne:
hoflgörülü bir
flekilde.
neflriyat:
yay›nlar.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n te-
meli ve sebebi olan manevî var-
l›k.
serbestiyet:
serbestlik, rahat ve
serbest olma hâli.
sual:
soru.
talebe:
ö¤renci.
tazyik:
zorlama, bask›.
vesile:
arac›, vas›ta.
zat:
kifli, flah›s.
anarfli:
hükümetsiz veya si-
yasî otoritesini kaybetmifl dü-
zensiz topluluk hâli.
anarflist:
hiç bir düzen ve
otorite tan›mayan, kar›fl›kl›k
ve bozgunculuktan yana
olan.
beraat:
temize ç›kma, suçsuz
oldu¤u anlafl›lma.
binaen:
-den dolay›, bu se-
bepten.
cemiyet:
manevî birlik teflkil
eden topluluk.
cihet:
yön.
delil:
bir davay› ispata yara-
yan fley, bürhan.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
hakikat:
gerçek, esas.
hasenat:
iyi ameller, iyi ifller,
hay›rlar.
hüsn-i zan:
bir kimsenin ve-
ya bir hâdisenin iyili¤i hakk›n-
daki vicdanî ve iyi kanaat.
idam-› ebedî:
dirilmemek
üzere yok olufl, ahiret inanc›
olmad›¤› için ölümü ebedî
yoklu¤a gitmek olarak gör-
me.
komünist:
bütün mallar›n or-
taklafla kullan›ld›¤› ve özel
mülkiyetin olmad›¤› iddias›n-
da bulunan düzen in mensu-
bu olan kimse.
ma¤firet:
Allah’›n, kullar›n›n
günahlar›n› ba¤›fllamas›, ört-
mesi, affetmesi; ‹lâhî merha-
met, gufran.
Mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra
bütün insanlar›n diriltilerek
1...,847,848,849,850,851,852,853,854,855,856 858,859,860,861,862,863,864,865,866,867,...1390
Powered by FlippingBook