meyveleri ve yapraklar› ve mevcudat› say›s›nca o hakika-
ti ispat eden flahitler var diye bildi,
1
p
¿Én
Á/
’r
G p
án
ªr
©p
f '
¤n
Y !o
ór
ªn
ër
dn
G
dedi.
‹flte bu mezkûr hakikatleri ve flahadetleri ifade mana-
s›yla,
Birinci Makam›n Alt›nc› Mertebesinde
,
/
?p
Oƒo
Lo
h p
܃o
Lo
h '
¤n
Y s
?n
O i/
òs
dG p
Oƒo
Lo
ƒr
dG o
Öp
LGn
ƒr
dG *G s
’p
G n
¬'
`dp
G = n
’
p
äÉn
ëu
Ñ°n
ùo
ªr
dG p
äÉn
JÉn
Ñs
ædGn
h p
QÉn
ér
°Tn
’r
G p
´Gn
ƒr
fn
G p
™«/
ªn
L o
´Én
ªr
Lp
G /
¬p
Jn
ór
Mn
h ?/
a
Én
gp
QÉn
gr
Rn
Gn
h p
äÉn
ë«°/
ün
Ør
dG p
äÉn
fho
Rr
ƒn
ªr
dG Én
¡p
bGn
Qr
hn
G p
äÉn
ªp
?n
µp
H p
äÉn
?p
WÉs
ædG
p
än
OÉn
¡n
°ûp
H p
äÉn
¨«/
?n
Ñr
dG p
äÉn
ªn
¶n
à`r
æo
Ÿr
G Én
gp
QÉn
ª r
Kn
Gn
h p
än
Ój/
õn
ér
dG p
äÉn
æ s
`jn
õo
Ÿr
G
m
án
ªr
Mn
Qn
h m
ó°r
ün
?n
H p
¿Én
°ùr
Mp
’r
Gn
h p
?Gn
ôr
cp
’r
Gn
h p
?Én
©r
fp
’r
G p
án
?«/
?n
M p
án
WÉn
Mp
G p
án
ªn
¶n
Y
p
ás
«p
©r
£n
b n
™n
e m
án
ªr
µ
p
Mn
h m
In
OGn
Qp
Ép
H p
ôj/
ƒ°r
üs
àdGn
h p
Ú/
jr
õs
àdGn
h p
õ«/
«r
ªs
àdG p
án
?«/
?n
Mn
h
p
án
æp
jÉn
Ñn
ào
Ÿr
G p
äÉn
æ s
`jn
õo
Ÿr
G p
äÉn
fho
Rr
ƒn
Ÿr
G Én
gp
Qn
ƒ°o
U p
™«/
ªn
L p
ír
àn
a p
án
?«/
?n
M p
án
dn
’n
O
m
án
?p
KÉn
ªn
ào
e m
äÉs
Ñ`n
Mn
h m
äÉn
JGn
ƒo
f r
øp
e p
In
Oho
ór
ën
ªr
dG p
ôr
«n
¨r
dG p
án
Yu
ƒn
æn
ào
ªr
dG
2
m
In
Oho
ór
©n
e m
In
Qƒo
°ür
ën
e m
án
¡p
HÉn
°ûn
ào
e
denilmifl.
Sonra, seyahat-i fikriyede bulunan o merakl› ve terak-
ki ile zevki ve flevki artan dünya yolcusu, bahar bahçesin-
den bir bahar kadar bir güldeste-i marifet ve iman al›p
gelirken, hayvanat ve tuyur âleminin kap›s›, hakikatbin
beli¤:
belâgatla, düzgün olarak
meram›n› anlatan.
cezalet:
güzel anlat›m.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ebed:
sonu olmayan gelecek za-
man, sonsuzluk, daimîlik.
efrat:
fertler, bireyler.
ezel:
bafllang›c› olmayan geçmifl
zaman, öncesizlik, ebedin z›dd›.
farika:
fark olunmas›na, ayr›lma-
s›na sebep olan.
fetih:
açma, aç›lma.
gayr-i mahdut:
s›n›rs›z.
hamd:
teflekkür, flükran.
hayattar:
canl›, yaflayan.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal›, anlaml› ve yerli yerinde
olufl.
ihata:
kuflatma, kapsama.
ihsan:
iyilik, ba¤›fl, ikram, lütuf.
ikram:
iyi bir arma¤an verme, bir
fley sunma, ba¤›fl, ihsan.
ilâh:
tanr›, ma’bud.
in'am:
nimet verme, nimetlendir-
me, ihsan etme, iyilik yapma.
intizam:
düzgün olma, düzgün
dizilme, düzgünlük, tertipli olma.
irade:
dileme, isteme, bir fleyi
yapma veya yapmama konusun-
da karar verebilme ve bu karar›
yerine getirme gücü.
ispat:
kan›t, kan›tlama.
kas›t:
niyet, kurma.
kat'î:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal b›rakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
mahdut:
miktar›, say›s› belli, az
miktarda, az say›l›, s›n›rl›, belirli.
mahsur:
hasredilmifl, s›n›rlanm›fl,
belli edilmifl.
mevzun:
ahenkli, mütenasip, bi-
çimli, nispetli, uygun, düzgün.
mezkûr:
zikredilen, ad› geçen,
an›lan.
muntazam:
düzgün, tertipli, dü-
zenli.
muvazene:
ölçü, denge.
mütebayin:
birbirine uymayan,
uyuflmaz, muhalif, z›t, aksi.
mütemasil:
temasül eden, birbi-
rine benzeyen, birbirine benzer,
efl.
mütenevvi:
türlü türlü, çeflit çe-
flit, cins cins, muhtelif.
müteflabih:
birbirine benzeyen,
aralar›nda benzerlik olan.
müzeyyen:
ziynetlendirilmifl,
süslenmifl, süslü, bezenmifl, do-
nanm›fl.
nevi:
tür, çeflit.
nimet:
iyilik, lütuf, ihsan, ba¤›fl.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
esirgeme, ba¤›fllama, flefkat gös-
terme.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
n›kl›k.
tasvir:
flekillendirme, suret ver-
me.
temyiz:
ay›rma.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tut-
ma.
tezyin:
süsleme, ziynetlendir-
me.
Vacibü'l-Vücud:
varl›¤› zarurî
ve zatî olan.
vahdet:
birlik, yaln›zl›k, teklik
bir ve tek olma.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin
durumu, hâli.
1.
‹man nimetinden dolay›, ezelden ebede kadar Allah’a hamd olsun.
2.
Allah’tan baflka hiçbir ilâh yoktur. O öyle bir Vacibü’l-Vücud’dur ki, onun vücub-i vücudu-
na ve vahdetine, mevzun ve fesih yapraklar›n›n, süslü ve cezaletli çiçeklerinin, muntazam
ve beli¤ meyvelerinin kelimeleriyle tesbih edip konuflan bütün bitki ve a¤aç türlerinin ic-
ma› delâlet eder. Bu, bir kas›t ve rahmetle yap›lan ihsan, ikram ve inam gerçe¤inin, bir ira-
de ve hikmetle gerçeklefltirilen temyiz, tezyin ve tasvir hakikatinin büyüklü¤ü ve ihatas›-
n›n flahadetiyle, ayr›ca mütemasil, müteflabih, mahsur ve mahdut az bir k›s›m çekirdek ve
tohumlardan mevzun, müzeyyen, mütebayin, mütenevvi ve gayr-i mahdut flekil ve suret-
lerin fethi hakikatinin de kat’i delâletiyle sabittir.
530 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI