Tarihçe-i Hayat - page 534

Meflahir-i insaniyenin en yüksekleri ve namdarlar›
olan o üstatlar›n her birisinin elinde Hâl›k-› Kâinat tara-
f›ndan verilmifl niflane-i tasdik olarak mu’cizeler bulundu-
¤undan, her birinin ihbar›yla beflerden bir taife-i azîme
ve bir ümmet tasdik edip imana geldiklerinden, o yüz bin
ciddî ve do¤ru zatlar›n icma ve ittifakla hüküm ve tasdik
ettikleri bir hakikat ne kadar kuvvetli ve kat’î oldu¤unu
k›yas edebildi. Ve bu kuvvette, bu kadar muhbir-i sad›k-
lar›n hadsiz mu’cizeleriyle imza ve ispat ettikleri bir haki-
kati inkâr eden ehl-i dalâlet ne derece hadsiz bir hata, bir
cinayet ettiklerini ve ne kadar hadsiz bir azaba müstahak
olduklar›n› anlad› ve onlar› tasdik edip iman getirenler
ne kadar hakl› ve hakikatli olduklar›n› bildi; iman kudsi-
yetinin büyük bir mertebesi daha ona göründü.
Evet, enbiyay› Cenab-› Hak taraf›ndan fiilen tasdik
hükmünde olan hadsiz mu’cizatlar›ndan ve hakkaniyetle-
rini gösteren, muar›zlar›na gelen semavî pek çok tokat-
lar›ndan ve hak olduklar›na delâlet eden flahsî kemalâtla-
r›ndan ve hakikatli talimatlar›ndan ve do¤ru olduklar›na
flahadet eden kuvvet-i imanlar›ndan ve tam ciddiyetlerin-
den ve fedakârl›klar›ndan ve ellerinde bulunan kudsî ki-
tap ve suhuflar›ndan ve onlar›n yollar› do¤ru ve hak ol-
du¤una flahadet eden ittibalar›yla hakikate, kemalâta,
nura vas›l olan hadsiz tilmizlerinden baflka, onlar›n ve o
pek ciddî muhbirlerin müspet meselelerde icma› ve itti-
fak› ve tevatürü ve ispatta tevafuku ve tesanüdü ve
tetabuku öyle bir hüccettir ve öyle bir kuvvettir ki, dün-
yada hiçbir kuvvet karfl›s›na ç›kamaz ve hiçbir flüphe ve
azap:
ceza.
befler:
insan, insanl›k, âdemo¤lu.
Cenab-› Hak:
Allah.
ciddiyet:
ciddîlik.
cinayet:
a¤›r suç.
davet:
ça¤›rma, ça¤r›.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli.
enbiya:
nebiler, peygamberler.
fedakâr:
kendini veya flahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
hakkaniyet:
hak ve adâlete uy-
gunluk.
Hâl›k-› Kâinat:
kâinat›n ve onun
içinde olan her fleyin yarat›c›s›,
Allah.
hayvaniyet:
hayvanl›k.
hükmünde:
yerinde, de¤erinde.
hüküm:
karar verme.
icma:
bir konu üzerinde fikir birli-
¤ine varma, fikir birli¤i.
iddia:
bir fikri ›srarla savunma.
ihbar:
haber verme, bildirme, an-
latma, duyurma.
iman-› billâh:
Allah'a inanma, Al-
lah'›, onun kâinatta tecelli eden
bütün s›fat ve isimleriyle beraber
kabul ederek Ona inanma.
inkâr:
reddetme, tan›mama, ka-
bul ve tasdik etmeme, inanma-
ma.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
ittiba:
tâbi olma, uyma, arkas›n-
dan gitme, itaat etme.
ittifak:
bir konuda, ortak bir ga-
yede anlaflma, fikir birli¤i etme,
uyuflma, ba¤daflma.
kat'î:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal b›rakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
kemalât:
faziletler, iyilikler, ke-
maller, olgunluklar, mükemmel-
likler.
k›yas:
karfl›laflt›rma, oranlama.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
kudsiyet:
kutsall›k, mukaddeslik,
azizlik.
kuvvet-i iman:
iman kuvveti.
medrese:
ders okutulan yer.
melekiyet:
meleklik.
mertebe:
derece, basamak.
meflahir-i insaniye:
insanlar›n
meflhurlar›.
muar›z:
muhalefet eden, karfl› ç›-
kan, muhalif.
mu'cizat:
mu'cizeler, Allah tara-
f›ndan verilip, yaln›z peygamber-
lerin gösterebilecekleri büyük
harika ifller.
mu'cize:
benzerini yapmaktan
insanlar›n âciz kald›¤› fley.
muhbir-i sad›k:
do¤ru haberci.
534 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
müstahak:
istihkak› olan, hak
kazanm›fl, lây›k.
namdar:
meflhur, ünlü, flöh-
retli, naml›.
niflane-i tasdik:
do¤rulu¤u-
nu, kabul edilirli¤ini gösteren
alâmet, belirti.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, parlakl›k,
ziya, ›fl›k, flule.
nuranî:
nurlu, ›fl›kl›, parlak,
münevver.
semavî:
Allah taraf›ndan
olan, ‹lâhî.
suhuf:
Allah'›n dört büyük ki-
tab›n d›fl›nda Cebrail vas›ta-
s›yla, sahifeler fleklinde baz›
peygamberlerine gönderdi¤i
‹lâhî emirler.
flahadet:
flahit olma, flahitlik,
tan›kl›k.
flahsî:
flahsa ait, kifliye, kendi-
ne ait, flah›sla ilgili, hususî.
taife-i azîme:
büyük bir taife,
büyük bir grup.
talimat:
bir ifl görülmesi için
üst makam taraf›ndan verilen
yaz›l› veya sözlü emir, direk-
tif.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul
etme, do¤rulama, gerçekli¤ini
kabul etme.
tevhit:
Allah'›n bir oldu¤una
inanma, Allah'›n varl›¤›n›, bir-
li¤ini, dengi ve orta¤› bulun-
mad›¤›n› kabul etme.
tilmiz:
ö¤renci, talebe.
ümmet:
nesil, millet.
üstat:
ö¤retici.
vas›l:
eriflen, ulaflan, kavuflan,
yetiflen.
zat:
kifli, flah›s, fert.
1...,524,525,526,527,528,529,530,531,532,533 535,536,537,538,539,540,541,542,543,544,...1390
Powered by FlippingBook