Tarihçe-i Hayat - page 527

?/
a /
?p
Oƒo
Lo
h p
܃o
Lo
h '
¤n
Y s
?n
O i/
òs
dG p
Oƒo
Lo
ƒr
dG o
Öp
LGn
ƒr
dG *G s
’p
G n
¬` '
dp
G = n
p
án
ªn
¶n
Y p
In
OÉn
¡n
°ûp
H Én
¡«/
a Én
e p
™«/
ªn
ép
H p
QÉn
¡r
fn
’r
Gn
h p
QÉn
ëp
Ñr
dG o
™«/
ªn
L /
¬p
Jn
ór
Mn
h
p
In
QGn
Op
’r
Gn
h p
QÉn
Nu
Op
’r
Gn
h p
án
¶n
aÉn
ëo
Ÿr
Gn
h p
Ò/
î°r
ùs
àdG p
án
?«/
?n
M p
án
WÉn
Mp
G
1
p
In
ón
gÉn
°ûo
Ÿr
Ép
H p
án
ªn
¶n
à`r
æo
Ÿr
G p
án
©p
°SGn
ƒr
dG
denilmifl.
Sonra, da¤lar ve sahralar, seyahat-i fikriyede bulunan
o yolcuyu ça¤›r›yorlar, “Sahifelerimizi de oku” diyorlar.
O da bakar, görür ki, da¤lar›n küllî vazifeleri ve umumî
hizmetleri, o kadar azametli ve hikmetlidirler; ak›llar›
hayret içinde b›rak›r. Meselâ, da¤lar›n zeminden emr-i
Rabbanî ile ç›kmalar› ve zeminin içinde, ink›lâbat-› dâhi-
liyeden nefl’et eden heyecan›n› ve gazab›n› ve hiddetini,
ç›kmalar›yla teskin ederek, zemin o da¤lar›n f›flk›rmas›y-
la ve menfeziyle teneffüs edip, zararl› olan sars›nt›lardan
ve zelzele-i muz›rradan kurtulup, vazife-i devriyesinde se-
kenesinin istirahatlerini bozmuyor. Demek, nas›l ki sefi-
neleri sars›nt›dan vikaye ve muvazenelerini muhafaza
için, onlar›n direkleri, üstünde kurulmufl; öyle de, da¤lar,
zemin sefinesine bu manada hazineli direkler olduklar›n›
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan,
4
Én
¡«'
°Sr
Qn
G n
?Én
Ñp
ér
dGn
h
3
@ n
Àp
SGn
hn
Q Én
¡«/
a Én
ær
«n
?r
dn
Gn
h
2
@ Gk
OÉn
`Jr
hn
G n
?Én
Ñp
ér
dGn
h
gibi çok ayetlerle ferman ediyor.
Hem meselâ, da¤lar›n içinde zîhayata lâz›m olan her
nevi menbalar, sular, madenler, maddeler, ilâçlar o kadar
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 527
K
ASTAMONU
H
AYATI
idare:
döndürme, çevirme, yö-
netme.
iddihar:
biriktirme, toplama, y›¤-
ma.
ifade:
anlatma, anlat›m, anlat›fl.
ilâh:
tanr›, mabud.
ink›lâbat-› dâhiliye:
dahilî inki-
lâplar, içe ait de¤iflimler ve dönü-
flümler.
irade:
dileme, isteme, bir fleyi
yapma veya yapmama konusun-
da karar verebilme ve bu karar›
yerine getirme gücü.
istirahat:
dinlenme, rahatlama.
Kur'ân-› Mu'cizülbeyan:
aç›kla-
malar›yla ak›llar› benzerini yap-
maktan âciz b›rakan Kur'ân-› Ke-
rîm.
küllî:
külle ilgili, bütüne ait, umu-
mî, bütün, hepsi.
mana:
anlam.
menfez:
delik, a¤›z, yar›k, girile-
cek yer.
meselâ:
misal olarak, flunun gibi,
söz gelifli, faraza.
muhafaza:
koruma, saklama.
muntazam:
nizaml›, intizaml›, s›-
ralanm›fl, s›ral›, düzgün, tertipli.
muvazene:
denge.
neflet:
meydana gelme, ileri gel-
me, has›l olma, oluflma.
sabit:
hareket etmeyen, hareket-
siz, k›m›ldanmayan, yerinde du-
ran, dura¤an.
sahife:
sayfa.
sahra:
genifl ve susuz arazi, çöl.
sefine:
gemi, vapur.
sekene:
sakin olanlar, ikamet
edenler, bir yerde oturanlar, otu-
ranlar.
seyahat-› fikriye:
fikir seyahati.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
n›kl›k.
teneffüs:
nefes alma, soluklan-
ma, solunum.
teshir:
emri alt›na alma, emrine
itaat ettirme, boyun e¤dirme.
teskin:
sakin k›lma, sakinlefltir-
me, yat›flt›rma, durdurma.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
umumî:
umuma ait, umumla ilgi-
li, herkesle alâkal›, herkese ait.
Vacibü'l-Vücut
: varl›¤› zarurî ve
zatî olan.
vahdet:
birlik, yaln›zl›k, teklik bir
ve tek olma.
vazife:
ifl, görev, memuriyet.
vazife-i devriye:
devreden vazi-
fe.
vikaye:
ayakta tutma, koruma,
sahip ç›kma.
zelzele-i muz›rra:
zararl› zelzele,
zarar
veren zelzele.
zemin:
yer.
azametli:
büyük, ulu, hafl-
metli.
bilmüflahede:
görerek, bizzat
flahit olarak, görür flekilde,
görme derecesinde.
delâlet:
delil olma, gösterme.
emr-i Rabbanî:
Allah'›n emri.
ferman:
emir, buyruk.
gazap:
darg›nl›k, k›zg›nl›k, da-
r›lma, k›zma, hiddet, öfke.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
hayret:
flaflk›nl›k.
heyecan:
coflkunluk, coflma.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k, gadap,
h›fl›m.
hikmet:
belirli gayelere yö-
nelik, faydal›, anlaml› ve yerli
yerinde olufl.
1.
Allah’tan baflka hiçbir ilâh yoktur. O öyle Vacibü’l-Vücud’dur ki, Onun vahdetindeki vü-
cub-i vücuduna, denizler ve nehirler bütün içindekilerle birlikte, bilmüflahede görülen ge-
nifl ve muntazam teshir, muhafaza, iddihar ve idare hakikatlerinin azamet-i ihatas›n›n fla-
hadetiyle delâlet ederler.
2.
Da¤lar› birer kaz›k yapmad›k m›? (Nebe' Suresi: 7)
3.
Onda sabit da¤lar yaratt›k. (Kaf Suresi: 7; Hicr Suresi: 32.)
4.
Da¤lar› sapa sa¤lam dikti. (Naziat Suresi: 32.)
1...,517,518,519,520,521,522,523,524,525,526 528,529,530,531,532,533,534,535,536,537,...1390
Powered by FlippingBook