Tarihçe-i Hayat - page 517

mahlûkat›na gösteren bir tezahür-i rububiyet ve o rubu-
biyet faaliyeti içinde görünen
teshir
,
tedbir
,
tedvir
,
tan-
zim
,
tanzif
,
tavziften
mürekkep bir hakikat, bu azameti
ve ihatat› ile o semavat Hâl›k›n›n vücub-i vücuduna ve
vahdetine ve mevcudiyeti, semavat›n mevcudiyetinden
daha zâhir bulundu¤una bilmüflahede flahadet eder ma-
nas›yla
Birinci Makam›n Birinci Basama¤›nda
/
?p
Oƒo
Lo
h p
܃o
Lo
h '
¤n
Y s
?n
O i/
òs
dG p
Oƒo
Lo
ƒr
dG o
Öp
LGn
ƒr
dG *G s
’p
G n
¬'
`dp
G = n
p
án
WÉn
Mp
G p
án
ªn
¶n
Y p
In
OÉn
¡n
°ûp
H Én
¡«/
a Én
e p
™«/
ªn
ép
H o
äGn
ƒ`'
ª°s
ùdG p
¬p
Jn
ór
Mn
h ?/
a
p
?«/
Xr
ƒs
àdGn
h p
?«/
¶r
æs
àdGn
h p
º«/
¶r
æs
àdGn
h p
ôj/
hr
ós
àdGn
h p
Ò/
Hr
ós
àdGn
h p
Ò/
î°r
ùs
àdG
1
p
In
ón
gÉn
°ûo
ªr
dÉp
H p
án
?s
ªn
µ`o
ªr
dG p
án
©p
°SGn
ƒr
dG
denilmifltir.
Sonra, dünyaya gelen o yolcu adama ve misafire,
cevv-i sema denilen ve mahfler-i acayip olan feza, gürül-
tüyle konuflarak ba¤›r›yor: “Bana bak, merakla arad›¤›n›
ve seni buraya gönderini benimle bilebilir ve bulabilirsin”
der. O misafir, onun ekfli, fakat merhametli yüzüne ba-
kar; müthifl, fakat müjdeli gürültüsünü dinler, görür ki:
Zemin ile asuman ortas›nda muallâkta durdurulan
bulut, gayet hakîmâne ve rahîmâne bir tarzda zemin
bahçesini sular ve zemin ahalisine âb-› hayat getirir ve
harareti, yani yaflamak ateflinin fliddetini tadil eder ve ih-
tiyaca göre her yerin imdad›na yetiflir. Ve bu vazifeler gi-
bi çok vazifeleri görmekle beraber, muntazam bir
ordunun acele emirlere göre görünmesi ve gizlenmesi
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 517
K
ASTAMONU
H
AYATI
yap›lan yard›m.
levha:
görüntü.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar, yarat›k-
lar, Allah taraf›ndan yarat›lanlar.
mahfler-i acayip:
hayrete düflü-
rücü toplanma, hayret verici top-
lanma yeri, harika olaylar›n oldu-
¤u yer, hayret verici fleylerin top-
land›¤› yer.
merhamet:
ac›mak, flefkat gös-
termek, korumak, iyilik etmek,
bîçarelere yard›mda bulunmak,
esirgemek.
mevcudiyet:
mevcut olma, var-
l›k.
misafir:
konuk.
muallâk:
as›l›, as›lm›fl.
muntazam:
nizaml›, intizaml›, s›-
ralanm›fl, s›ral›, düzgün, tertipli.
mükemmeliyet:
mükemmellik,
kusursuzluk, eksiksizlik.
mürekkep:
den oluflmufl, -den
olma.
rahimane:
rahim olarak, merha-
met ederek, merhametli olarak.
rububiyet:
Cenab-› Allah'›n her
zaman, her yerde, her mahlûka
muhtaç oldu¤u fleyleri vermesi,
terbiye, tedbir ve malikiyeti ve
besleyicili¤i keyfiyeti.
semavat:
semalar, gökler.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
n›kl›k.
tadil:
do¤rultma, do¤rulama, dü-
zeltme, denklefltirme.
tanzif:
temizleme.
tanzim:
düzenleme, tertipleme,
›slah etme, düzeltme, iyilefltirme.
tavzif:
vazifelendirme, görevlen-
dirme, ifle alma, ifl verme.
tedbir:
idare etme, çekip çevir-
me.
tedvir:
çekip çevirme, idare et-
me.
teshir:
emri alt›na alma, emrine
itaat ettirme, boyun e¤dirme.
tezahür-i rububiyet:
Cenab-›
Hakk›n terbiye, tedbir ve idare
edicili¤inin ortaya ç›kmas›, görün-
mesi.
vacibü'l-vücut:
varl›¤› zarurî ve
zatî olan.
vahdet:
birlik, yaln›zl›k, teklik bir
ve tek olma.
vazife:
ifl, görev, memuriyet.
vücub-i vücut:
Allah'›n var olmak
için hiçbir sebebe muhtaç olma-
mas›.
vüs'at:
zenginlik, kuvvetlilik.
zahir:
aç›k, belli, meydanda.
zemin:
yeryüzü.
âb-› hayat:
hayat suyu.
ahali:
halk.
asuman:
gökyüzü, sema.
azamet:
büyüklük, ululuk,
yücelik.
bilmüflahede:
görerek, bizzat
flahit olarak, görür flekilde,
görme derecesinde.
cevv-i sema:
gökyüzü, hava
âlemi, uzay bofllu¤u.
delâlet:
delil olma, gösterme.
faaliyet:
hareket.
feza:
kâinatta, y›ld›zlar ara-
s›ndaki boflluk, uzay.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
hakîmâne:
hikmetli bir flekil-
de, bir maksat ve gayeye yö-
nelik bir biçimde.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›.
hararet:
s›cakl›k, s›cak, atefl.
ihatat:
kuflatmalar, etraf›n›
sarmalar, içine almalar.
ilâh:
tanr›, mabud.
imdat:
yard›m, yard›ma ye-
tiflme, zor durumda kalana
1.
Allah'tan baflka ilâh yoktur. O Vacibü'l-Vücud ki, vüs'at ve mükemmeliyeti bilmüflahede
görülen teshir ve tedbir ve tedvir ve tanzim ve tanzif ve tavzif hakikatlerinin azamet-i iha-
tas›n›n flahadetiyle, semavat bütün içindekilerle beraber Onun vahdet içindeki vücub-u
vücuduna delâlet eder.
1...,507,508,509,510,511,512,513,514,515,516 518,519,520,521,522,523,524,525,526,527,...1390
Powered by FlippingBook