Bu “Ayetü’l-Kübra”n›n tetkiki neticesinde Üstad ve
talebelerinin beraatle hapisten kurtulmalar›, ‹mam-›
Ali’nin (r.a.) bu duas›n›n kabulünü ispat etmifltir.
Bu as›rdaki dalâlet cereyanlar›, Müslümanlar›n iman-
lar›nda fliddetli bir tahribat yapmak teflebbüsüne karfl›,
bu hakikat-i Kur’âniyenin, bir sedd-i azam olarak ma-
kam münasebetiyle buraya derç edilmesini Hz. Üstad›-
m›z muvaf›k gördüler.
®
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 513
K
ASTAMONU
H
AYATI
as›r:
yüzy›l.
beraat:
aklanma.
cereyan:
gidifl, ak›m, yol.
dalâlet:
iman ve ‹slâmiyetten
ayr›lmak, azmak, do¤ru yol-
dan ayr›lma, azma, bat›la yö-
nelme.
derc:
toplama, biriktirme.
dua:
Allah'a yalvarma, niyaz.
hakikat-›
Kur'âniye:
Kur'ân'›n asl›, mahiyeti.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
ispat:
delil ve flahit göstere-
rek do¤ruyu ortaya koyma,
do¤ruyu delillerle gösterme.
muvaf›k:
yerinde, uygun,
uyar, münasip.
münasebet:
ilgi, alâka, vesile,
sebep.
netice:
sonuç.
sedd-i azam:
çok büyük set,
engel veya baraj.
tahribat:
tahripler, y›k›p boz-
malar.
talebe:
ö¤renci, tahsil gören.
teflebbüs:
bir ifli yapmak için
harete geçme, bafllama, girifl-
me.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, in-
ceden inceye yoklama, ince-
leme.