izn-i ‹lâhî ile ihtizaza getirecek kadar harika bir eser-i be-
dia, bir sereyan-› seria olan Risale-i Nur ile neflr-i hakaik
eden bu vücud-i mes’ut ile befleriyet iftihar etmek lâz›m
gelirken; çok gariptir ki, ehl-i flekavet taraf›ndan zehir
verilmeye cesaret ve tafl att›r›lmaya bile cür’et ediliyor.
Evet,
1
p
AÉn
«p
dr
hn
’r
G s
º o
K p
AÉn
«p
Ñr
fn
’r
G n
¤n
Y p
A n
BÓn
Ñ r
dG t
ón
°Tn
G
s›rr›yla, enbiyan›n
vârisi olanlar›n türlü türlü belâlara u¤ramalar› hikmet-i
‹lâhiye iktizas›ndan olmas›yla, o zümre-i mübareke gibi,
Üstad›m›z dahi nice belâlara hedef olmufltur. Hatta Kas-
tamonu’ya ilk teflrif ettikleri zaman çocuklar, bir bedbaht
flaki taraf›ndan teflvik edilip, abdest almak için çeflmeye
ç›kt›klar› vakit tafl atm›fllar... Fakat, Üstad›m›z daima gör-
dü¤ü eza ve cefalara ulü’l-azmane sab›r ve tahammül
eder. Hem safa-i sadre ve selâmet-i kalbe malik oldukla-
r›ndan, o çocuklara dahi hiddet etmeyip, buyururlard› ki:
“Bunlar, Sure-i Yâsin’den mühim bir ayetin nüktesini
keflfime sebep oldular” diye, onlara dua ederlerdi. Son-
ra bu çocuklar, Üstad›m›z›n dualar› bereketiyle flayan-›
hayret bir hâl kesb ettiler ki, Üstad›m›z› uzak-yak›n nere-
de görürlerse, koflarak yan›na gelirler, mübarek elini
öperler, duas›n› al›rlard›.
Hem, Üstad›m›z›n harika hâlât› ve flayan-› hayret ga-
raib-i ahvali baflta Risale-i Nur olarak pek çoktur. Evet,
biz itiraf ediyoruz ki, Üstad›m›z bizim hat›rat-› kalbimizi
bizden ziyade okur, çok defa haberimiz olmad›¤› bir me-
seleden bizleri fliddetli telâflla ikaz ederler, bizi hayrette
bedbaht:
zavall›.
befleriyet:
beflerîlik, insanl›k.
cefa:
eziyet, s›k›nt›, zulüm.
cür'et:
cesaret etme, yüreklilik,
yi¤itlik.
ehl-i flekavet:
bedbaht olanlar.
enbiya:
nebiler, peygamberler.
eser-i bedia:
benzersiz eser.
evliya:
Allah dostlar›.
eza:
incinme, incitme, can yak-
ma, eziyet.
garaib-i ahval:
hâllerin garipli¤i.
halat:
hâller, durumlar, vaziyet-
ler, suretler, keyfiyetler.
hât›rât-› kalp:
kalbe gelen hat›ra-
lar.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k, gadap, h›-
fl›m.
hikmet-i ‹lâhiye:
Allah'›n hikme-
ti, mahlûkat›n yarat›l›fl›nda Al-
lah'›n gayeleri.
iftihar:
övünme, koltuk kabart-
ma.
ihtizaz:
gönlü ferahlama, hazzet-
me, ferah, sevinç.
ikaz:
dikkat çekme, uyarma,
uyand›rma.
iktiza:
lâz›m gelme, gerekme, ih-
tiyaç hissedilme.
itiraf:
baflkalar›n›n bilmedi¤i gizli
bir kusurunu söyleme, kendisi
için iyi say›lmayacak bir hâli giz-
lemeyip söyleme.
izn-i ‹lâhî:
Allah'›n izni.
kesb:
elde etme, kazanma.
keflif:
gizli bir fleyi bulma, gizli bir
fleyi bulup meydana ç›karma.
malik:
sahip.
maruz:
bir fleyin karfl›s›nda, tesiri
alt›nda bulunan ve önünde engel
ve siper bulunmayan.
mübarek:
hay›rl›, mutlu, kutlu,
u¤urlu.
mühim:
önemli, ehemmiyetli,
düflündüren.
neflr-i hakaik:
hakikatlar›n neflri,
gerçeklerin, do¤rular›n yay›lmas›.
nükte:
herkesin anlayamad›¤› in-
ce mana, ancak dikkat edildi¤in-
de anlafl›lan ince söz ve mana.
sab›r:
sab›r, dayanma, katlanma,
zorluklara dayanma gücü.
safa-y› sadre:
yürek ferahl›¤›, gö-
nül flenli¤i.
selâmet-i kalp:
kalp selâmeti,
kalbin korku ve endifleden uzak
olmas›.
sereyân-› serîa:
çabuk ve h›zl›
1.
Belân›n en fliddetlisine önce peygamberler, sonra s›ras›yla evliyalar maruz kal›rlar. (Hadis:
Tirmizî
, Züht: 57;
Buharî
, Merza: 3;
‹bni Mâce
, Fiten: 23;
Darimî
, Rikak: 67;
Müsned
1:172, 174,
180, 185.)
506 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
da¤›lma, sür’atli yay›lma.
Sure-i Yâsin:
Yâsin Suresi.
Kur’ân-› Kerîm’in 36. suresi.
Mekke'de nazil olmufltur. 83
ayettir.
flaki:
haydut, yol kesen, her
türlü günah› iflleyebilen.
flayan-› hayret:
hayret edile-
cek, flafl›lacak, flafl›rmaya de-
¤er fley, hayret verici fley.
tahammül:
zora dayanma,
sabretme, sab›r gösterme.
telâfl:
tasa, endifle, kayg›.
teflrif:
büyük birinin bir yere
gitmesi veya bir yerden gel-
mesi.
teflvik:
flevklendirme, istek
uyand›rma, yönlendirme.
ulü'l-azmane:
kendilerine
yap›lan türlü iflkence ve ezi-
yetlere tahammül eden baz›
büyük peygamberlere yak›fl›r
flekilde, onlar gibi sab›r ve ira-
de sahibi olarak.
vâris:
mirasç›.
vücud-i mes'ut:
mutlu olmufl
varl›k.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
zümre-i mübareke:
müba-
rek grup, mübarek cemaat.