Aziz, sddk kardefllerim,
Bu iddianameden anlaflld ki, hükûmetin baz erkânn i¤fal
edip aleyhimize sevk eden gizli zndklarn plânlar akim kalp ya-
lan çkt. fiimdi bir bahane olarak, cemiyetçilik ve komitecilik is-
nadyla, yalanlarn setre çalflyorlar ve bunun bir eseri olarak,
benimle kimseyi temas ettirmiyorlar. Güya temas eden, birden
bizden olur. Hatta büyük memurlar da çok çekiniyorlar ve bana
sknt verdirmekle, kendilerini âmirlerine sevdiriyorlar. Hususan
ôHO ? ˘UÉM
ben, itiraznamenin âhirinde, bu gelen fkray diye-
cektim; fakat bir fikir mâni oldu. Fkra fludur:
ahir:
son, sonraki, en sonra.
akim:
neticesiz, sonu yok, baflar-
sz.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
aleyhimize:
zararmza.
âmir:
emreden, ifl buyuran, lider.
aziz:
muhterem, saygn, sevgili,
de¤erli.
bahane:
yalandan özür, asl sebe-
bi gizlemek için ileri sürülen uy-
durma sebep.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cemiyetçilik:
cemiyet taraftarl¤,
particilik, grupçuluk.
daimî:
sürekli, devaml.
496 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
Üstat Bediüz-
zaman Said Nursî
Hazretlerinin
Denizli
hapsindeyken
talebebelerine
gönderdi¤i ve
kendi el yazsyla
yazd¤ mektup.
dünyevî:
dünyaya ait, dünya
ile ilgili.
efrat:
fertler, bireyler.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri, slâm dinini kabul
edenler.
entrika:
bir çkar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksadyla hazrlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
fkra:
ksm, fasl, bölüm.
fikir:
düflünme, düflünce.
güya:
sanki, sözde.
hakikat:
gerçek, asl, esas.
haps-i münferit:
tek baflna
olan hapis.
hatta:
üstelik, fazla olarak,
bundan baflka, kadar, bile,
dahi, hem de... manalarnda,
cümle bafllarnda kullanlan
edattr.
hususan:
bilhassa, ayrca,
baflkaca, hususî olarak.
hususî:
flahsî, özel, kiflisel.
hükûmet:
devlet, yönetim.
idam- ebedî:
sonsuza dek
yok olma, tam bir yokluk.
iddianame:
iddia yazs, sav-
cnn bir dava konusundaki
iddialarn toplamfl oldu¤u,
isnat etti¤i suç ve delilleri de
içine alan yazs.
i¤fal:
yanltma, gaflete düflü-
rerek kandrma, yanlfl ifl yap-
trma, aldatma, aldatlma.
imanî:
imana ait olan, imana
dair olan, imanla ilgili.
isnat:
bir fleyi bir kimseye ait
gösterme, sözü söyleyene
nispet etme, bir söz ve habe-
rin birisine ait oldu¤unu be-