Tarihçe-i Hayat - page 496

Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Bu iddianameden anlafl›ld› ki, hükûmetin baz› erkân›n› i¤fal
edip aleyhimize sevk eden gizli z›nd›klar›n plânlar› akim kal›p ya-
lan ç›kt›. fiimdi bir bahane olarak, cemiyetçilik ve komitecilik is-
nad›yla, yalanlar›n› setre çal›fl›yorlar ve bunun bir eseri olarak,
benimle kimseyi temas ettirmiyorlar. Güya temas eden, birden
bizden olur. Hatta büyük memurlar da çok çekiniyorlar ve bana
s›k›nt› verdirmekle, kendilerini âmirlerine sevdiriyorlar. Hususan
ôHO ? ˘UÉM
ben, itiraznamenin âhirinde, bu gelen f›kray› diye-
cektim; fakat bir fikir mâni oldu. F›kra fludur:
ahir:
son, sonraki, en sonra.
akim:
neticesiz, sonu yok, baflar›-
s›z.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
aleyhimize:
zarar›m›za.
âmir:
emreden, ifl buyuran, lider.
aziz:
muhterem, sayg›n, sevgili,
de¤erli.
bahane:
yalandan özür, as›l sebe-
bi gizlemek için ileri sürülen uy-
durma sebep.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cemiyetçilik:
cemiyet taraftarl›¤›,
particilik, grupçuluk.
daimî:
sürekli, devaml›.
496 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
Üstat Bediüz-
zaman Said Nursî
Hazretlerinin
Denizli
hapsindeyken
talebebelerine
gönderdi¤i ve
kendi el yaz›s›yla
yazd›¤› mektup.
dünyevî:
dünyaya ait, dünya
ile ilgili.
efrat:
fertler, bireyler.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri, ‹slâm dinini kabul
edenler.
entrika:
bir ç›kar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksad›yla haz›rlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
f›kra:
k›s›m, fas›l, bölüm.
fikir:
düflünme, düflünce.
güya:
sanki, sözde.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
haps-i münferit:
tek bafl›na
olan hapis.
hatta:
“üstelik, fazla olarak,
bundan baflka, kadar, bile,
dahi, hem de...” manalar›nda,
cümle bafllar›nda kullan›lan
edatt›r.
hususan:
bilhassa, ayr›ca,
baflkaca, hususî olarak.
hususî:
flahsî, özel, kiflisel.
hükûmet:
devlet, yönetim.
idam-› ebedî:
sonsuza dek
yok olma, tam bir yokluk.
iddianame:
iddia yaz›s›, sav-
c›n›n bir dava konusundaki
iddialar›n› toplam›fl oldu¤u,
isnat etti¤i suç ve delilleri de
içine alan yaz›s›.
i¤fal:
yan›ltma, gaflete düflü-
rerek kand›rma, yanl›fl ifl yap-
t›rma, aldatma, aldat›lma.
imanî:
imana ait olan, imana
dair olan, imanla ilgili.
isnat:
bir fleyi bir kimseye ait
gösterme, sözü söyleyene
nispet etme, bir söz ve habe-
rin birisine ait oldu¤unu be-
1...,486,487,488,489,490,491,492,493,494,495 497,498,499,500,501,502,503,504,505,506,...1390
Powered by FlippingBook