1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Seksen küsur sene k›ymetinde bulunan ve Ramazan-›
flerifin mecmuunda gizlenen Leyle-i Kadri kazanmak
için, Risale-i Nur fiakirtlerinin flirket-i maneviye-i uhrevi-
yeleri muktezas›nca, her biri, mütekellim-i maalgayr si-
gas›nca
2
Én
æn
d r
ôp
Ør
ZGn
h @ Én
ær
ªn
Mr
Qp
G @ Én
fr
ôp
Ln
G
gibi tabiratta, çok
dikkat ile Risale-i Nur’un sad›k flakirtlerini niyet etmek
gerektir; tâ her bir flakirt umumun nam›na münacat edip
çal›fls›n. Bu bîçare az çal›flabilen ve haddinden çok fazla
hizmet ondan beklenen bu kardeflinize, o hüsnüzanlar›
yanl›fl ç›karmamak için, geçmifl Ramazan gibi yard›m›n›-
z› rica ediyorum.
Said Nursî
„@ò
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
‹ki üç gün evvel, Yirmi ‹kinci Söz tashih edilirken din-
ledim. Gördüm ki, içinde hem küllî zikir, hem genifl fikir,
hem kesretli tehlil, hem kuvvetli imanî ders, hem gaflet-
siz huzur, hem kudsî hikmet, hem yüksek bir ibadet-i te-
fekküriye gibi nurlar var. Bir k›s›m flakirtlerin ibadet niye-
tiyle risaleleri ya yazmak veya okumak veya dinlemekli-
¤in hikmetini bildim, barekâllah dedim, hak verdim.
Said Nursî
ìÕ
barekâllah:
Allah mübarek etsin,
hay›rl› ve bereketli olsun.
bîçare:
çaresiz, zavall›, flaflk›n.
bina:
kurma, dayand›rma.
evvel:
önce.
fikir:
ak›l, haf›za.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesizlik,
Allah’tan uzaklafl›p nefsin arzula-
r›na dalmak.
had:
s›n›r.
hak:
do¤ru, gerçek, hakikat.
halisen:
halis olarak.
harekât:
hareketler, davran›fllar.
hikmet:
‹lahî gaye, yüksek bilgi,
fayda.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin yap›l-
mas› için çal›flma, o ifl için gayret
gösterme, çabalama.
huzur:
yan, kat, ön.
hüsnüzan:
iyi fikirde bulunup, iyi
olaca¤›n› düflünmek.
ibadet:
Allah’›n emrettiklerini ye-
rine getirme, Allah’a karfl› kulluk
vazifesini yapma.
imanî:
imana dair olan, imanla il-
gili.
kesretli:
çoklu¤u olan, çok fazla.
k›ymet:
de¤er.
kudsî:
mukaddes, yüce.
küllî:
umumî, genel, bütün olan.
Leyle-i Kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-› Kerîm’in dünya semas›na
nazil oldu¤u gece, Ramazan’›n 27.
gecesi.
mecmu:
bütün hepsi.
muhlisen:
içtenlikle, samimiyet-
le.
mukteza:
iktiza eden, gereken,
lâz›m gelen, icap eden, gerekli
olan.
münacat:
Allah’a dua etme, yal-
varma, Onun manevî huzurunda
tazarru ve niyazda bulunma.
mütekellim-i maalgayr:
baflka-
lar› ad›na konuflan,
nam:
ad.
niyet:
bir ifli yapmay› önceden
düflünme.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
ramazan-› flerif:
mübarek,
flerefli Ramazan ay›.
rica:
umma, ümit etme.
risale:
belli bir konuda yaz›l-
m›fl küçük kitap, broflür.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
sad›k:
do¤ru, gerçek; sözün-
de, vaadinde, iflinde do¤ru
olan.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flirket-i maneviye-i uhrevi-
ye:
ahirete ait hizmetlerle il-
gili manevî flirket, manevî or-
takl›k.
tabirat:
tabirler, ifadeler, te-
rimler, deyimler.
tashih:
bas›lacak bir eserin
dizgilerini kontrol ederek
yanl›fllar› düzeltme.
tehlil:
Allah’tan baflka ilâh ol-
mad›¤›n› ifade etme; lâ ilâhe
illâllah sözünü tekrarlama, lâ
ilâhe illâllah deme.
umum:
bütün.
vazife:
görev.
zikir:
anma, bildirme.
1.
Allah'›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
2.
Bizi koru • Bize merhamet et. • Bizi ma¤firet eyle.
490 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI