ISPARTA'YA GÖNDERLEN BR MEKTUP
Aziz sddk kardefllerim,
Namaz tesbihatnn srrna göre; nasl ki namazdan
sonra tesbih ve zikir ve tehlil ile hatme-i muazzama-i Mu-
hammediye ve zikir ve tesbih eden ve ruy-i zemin kadar
genifl bir halka-i tahmidat- Ahmediye dairesine tasavvu-
ran ve niyeten girmek medar- füyuzat oldu¤u gibi; biz
dahi Risale-i Nurun genifl daire-i dersinde ve halka-i en-
varnda ders alan ve çalflan binler masum lisanlarn ve
mübarek ihtiyarlarn dualarna ve amal-i salihalarna his-
sedar olmak ve dualarna âmin demek hükmünde olarak
onlarla tayy- mekân ederek gyaben omuz omuza, diz
dize bulunmak hayaliyle ve niyetiyle ve tasavvuruyla ken-
dimizi fevkalhad bahtiyar biliyoruz. Hususan ahir öm-
rümde böyle kymettar manevî evlâtlar ve yüzer Abdur-
rahmanlar bulmak, benim için dünyada Cennet hayat
hükmüne geçiyor. Geçen Ramazan- fierifte, hastalk
münasebetiyle, her bir kardeflim, benim hesabma bir sa-
at çalflmasnn büyük bir neticesini aynelyakîn ve hak-
kalyakîn gördü¤ümden, böyle dualar reddedilmez ma-
sumlarn ve mübarek ihtiyarlarn ve üstatlarnn benim
hesabma olan dualar ve çalflmalar, benim Risale-i
Nura hizmetimin uhrevî bir netice-i bâkiyesini dünyada
dahi bana gösterdi.
1
?/
bÉ n
Ñr
dG n
o
g ?/
bÉ n
Ñr
dn
G
Kardefliniz
Said Nursî
TARHÇE- HAYATI
| 495
K
ASTAMONU
H
AYATI
hatme-i muazzama-i Muham-
mediye:
slâmiyete ait büyük
hatme.
hayâl:
insann zihninde tasarla-
yp, canlandrd¤ fley, hülya.
hissedar:
hissesi olan, pay sahibi.
hususan:
bilhassa, ayrca, baflka-
ca, hususî olarak.
hükmüne:
de¤erine, kymetine,
yerine.
ihtiyar:
yafllanmfl kimse, yafll.
kymettar:
kymetli, de¤erli, pa-
hal.
lisan:
dil, anlaflma amacyla kulla-
nlan sesli iflaretler sistemi.
manevî:
madde dfl olan, maddî
olmayan, manaya ait.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahsz.
medar- füyuzat:
feyizlerin sebe-
bi, inayet vesilesi.
mübarek:
hayrl, mutlu, kutlu,
u¤urlu.
münasebetiyle:
sebebiyle.
netice:
sonuç.
netice-i bâkiye:
elde kalan so-
nuç.
niyet:
maksat, meram.
niyeten:
niyet bakmndan, ni-
yetle.
Ramazan- fierif:
mübarek, fleref-
li Ramazan ay.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
sddk:
çok do¤ru, çok dürüst.
tasavvur:
istek, arzu.
tasavvuren:
tasavvur olarak, zi-
hinde tasarlamak suretiyle.
tayy- mekân:
mekân ortadan
kaldrma, bir flahsn bir anda
muhtelif yerlerde görülmesi, me-
kân atlarcasna geçme.
tehlil:
Allah'dan baflka ilâh olma-
d¤n ifade etme.
tesbih:
Allah' bütün kusur ve
noksan sfatlardan uzak tutma,
Sübhanallah deme, Cenab- Hakk
(c.c.) flanna lâyk ifadelerle anma,
Allah'a söz, ifl, davranfl ve kalple
içten ibadet etme.
tesbihat:
tesbihler, Cenab- Hak-
kn bütün noksan sfatlardan
uzak ve bütün kemal sfatlara sa-
hip oldu¤unu ifade eden sözler.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete ait,
ahiret âlemiyle ilgili.
üstat:
ö¤retici.
zikir:
Allah'n adlarn anarak dua
etme, Allah' anma.
1.
Baki olan ancak Allah'tr.
ahir:
son, sonraki, en sonra.
a'mal-i saliha:
salih ameller,
Allah'n rzasna uygun yapl-
mfl iyi ve hayrl ifller.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle! anlamnda du-
ann sonunda söylenir.
aynelyakîn:
gözle görür de-
recede inanma.
aziz:
muhterem, saygn, sev-
gili, de¤erli.
bahtiyar:
bahtl, talihli,
mesut , mutlu.
bâkî:
ebedî, daimî, sonu gel-
mez, bitip tükenmez, ölmez,
sonsuz.
daire-i ders:
ders dairesi.
dua:
Allah'a yalvarma, niyaz.
evlât:
veletler, çocuklar.
fevkalhad:
haddinden fazla,
pek çok, haddin ötesinde, üs-
tünde.
gyaben:
hazr ve mevcut bu-
lunmakszn, uzaktan, bulun-
mad¤ hâlde.
hakkalyakin:
marifet merte-
besinin en yükse¤i.
halka-i envar:
nurlardan
meydana gelmifl halka.
halka-i tahmidat- Ahmedi-
ye:
dünyann her tarafndan
Peygamberimize gelen tes-
bih, zikir ve övgüler.