Tarihçe-i Hayat - page 495

ISPARTA'YA GÖNDER‹LEN B‹R MEKTUP
Aziz s›dd›k kardefllerim,
Namaz tesbihat›n›n s›rr›na göre; nas›l ki namazdan
sonra tesbih ve zikir ve tehlil ile hatme-i muazzama-i Mu-
hammediye ve zikir ve tesbih eden ve ruy-i zemin kadar
genifl bir halka-i tahmidat-› Ahmediye dairesine tasavvu-
ran ve niyeten girmek medar-› füyuzat oldu¤u gibi; biz
dahi Risale-i Nurun genifl daire-i dersinde ve halka-i en-
var›nda ders alan ve çal›flan binler masum lisanlar›n ve
mübarek ihtiyarlar›n dualar›na ve a’mal-i salihalar›na his-
sedar olmak ve dualar›na âmin demek hükmünde olarak
onlarla tayy-› mekân ederek g›yaben omuz omuza, diz
dize bulunmak hayaliyle ve niyetiyle ve tasavvuruyla ken-
dimizi fevkalhad bahtiyar biliyoruz. Hususan ahir öm-
rümde böyle k›ymettar manevî evlâtlar› ve yüzer Abdur-
rahmanlar› bulmak, benim için dünyada Cennet hayat›
hükmüne geçiyor. Geçen Ramazan-› fierifte, hastal›k
münasebetiyle, her bir kardeflim, benim hesab›ma bir sa-
at çal›flmas›n›n büyük bir neticesini aynelyakîn ve hak-
kalyakîn gördü¤ümden, böyle dualar› reddedilmez ma-
sumlar›n ve mübarek ihtiyarlar›n ve üstatlar›n›n benim
hesab›ma olan dualar› ve çal›flmalar›, benim Risale-i
Nur’a hizmetimin uhrevî bir netice-i bâkiyesini dünyada
dahi bana gösterdi.
1
?/
bÉ n
Ñr
dG n
ƒo
g ?/
bÉ n
Ñr
dn
G
Kardefliniz
Said Nursî
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 495
K
ASTAMONU
H
AYATI
hatme-i muazzama-i Muham-
mediye:
‹slâmiyete ait büyük
hatme.
hayâl:
insan›n zihninde tasarla-
y›p, canland›rd›¤› fley, hülya.
hissedar:
hissesi olan, pay sahibi.
hususan:
bilhassa, ayr›ca, baflka-
ca, hususî olarak.
hükmüne:
de¤erine, k›ymetine,
yerine.
ihtiyar:
yafllanm›fl kimse, yafll›.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli, pa-
hal›.
lisan:
dil, anlaflma amac›yla kulla-
n›lan sesli iflaretler sistemi.
manevî:
madde d›fl› olan, maddî
olmayan, manaya ait.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahs›z.
medar-› füyuzat:
feyizlerin sebe-
bi, inayet vesilesi.
mübarek:
hay›rl›, mutlu, kutlu,
u¤urlu.
münasebetiyle:
sebebiyle.
netice:
sonuç.
netice-i bâkiye:
elde kalan so-
nuç.
niyet:
maksat, meram.
niyeten:
niyet bak›m›ndan, ni-
yetle.
Ramazan-› fierif:
mübarek, fleref-
li Ramazan ay›.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
s›dd›k:
çok do¤ru, çok dürüst.
tasavvur:
istek, arzu.
tasavvuren:
tasavvur olarak, zi-
hinde tasarlamak suretiyle.
tayy-› mekân:
mekân› ortadan
kald›rma, bir flahs›n bir anda
muhtelif yerlerde görülmesi, me-
kân› atlarcas›na geçme.
tehlil:
Allah'dan baflka ilâh olma-
d›¤›n› ifade etme.
tesbih:
Allah'› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tutma,
Sübhanallah deme, Cenab-› Hakk›
(c.c.) flan›na lây›k ifadelerle anma,
Allah'a söz, ifl, davran›fl ve kalple
içten ibadet etme.
tesbihat:
tesbihler, Cenab-› Hak-
k›n bütün noksan s›fatlardan
uzak ve bütün kemal s›fatlara sa-
hip oldu¤unu ifade eden sözler.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete ait,
ahiret âlemiyle ilgili.
üstat:
ö¤retici.
zikir:
Allah'›n adlar›n› anarak dua
etme, Allah'› anma.
1.
Baki olan ancak Allah't›r.
ahir:
son, sonraki, en sonra.
a'mal-i saliha:
salih ameller,
Allah'›n r›zas›na uygun yap›l-
m›fl iyi ve hay›rl› ifller.
âmin:
“Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlam›nda du-
an›n sonunda söylenir.
aynelyakîn:
gözle görür de-
recede inanma.
aziz:
muhterem, sayg›n, sev-
gili, de¤erli.
bahtiyar:
bahtl›, talihli,
mes’ut , mutlu.
bâkî:
ebedî, daimî, sonu gel-
mez, bitip tükenmez, ölmez,
sonsuz.
daire-i ders:
ders dairesi.
dua:
Allah'a yalvarma, niyaz.
evlât:
veletler, çocuklar.
fevkalhad:
haddinden fazla,
pek çok, haddin ötesinde, üs-
tünde.
g›yaben:
haz›r ve mevcut bu-
lunmaks›z›n, uzaktan, bulun-
mad›¤› hâlde.
hakkalyakin:
marifet merte-
besinin en yükse¤i.
halka-i envar:
nurlardan
meydana gelmifl halka.
halka-i tahmidat-› Ahmedi-
ye:
dünyan›n her taraf›ndan
Peygamberimize gelen tes-
bih, zikir ve övgüler.
1...,485,486,487,488,489,490,491,492,493,494 496,497,498,499,500,501,502,503,504,505,...1390
Powered by FlippingBook