Tarihçe-i Hayat - page 505

insan sabahtan akflama kadar o vaziyette ders alsa, yol
yürüse, asla s›k›lmak ihtimali yoktu.
Hem, Üstad›m›z Risale-i Nur hizmetini her fleye tercih
ederler ve buyururlard› ki: “Yirmi senedir Kur’ân-› Ha-
kîm’den ve Risale-i Nur’dan baflka bir kitab› ne mütalâa
etmiflim ve ne de yan›mda bulundurmuflum. Risale-i Nur
kâfi geliyor.” Evet, Feyyaz-› Mutlak taraf›ndan bütün ha-
kaik-› Kur’âniye kalb-i münevverine ilham ve ilka-i küllî
ile ifaza olunur da, Kur’ân-› Mu’cizülbeyan’dan baflka ne-
ye muhtaç olur? Bundan flüphesi olanlar, Risale-i Nur’a
dikkat etsinler. Cenab-› Hak, Üstad›m›za, Risale-i Nur’un
telifinde öyle bir iktidar-› bedî ihsan etmifltir ki; bu herke-
se nasip olacak hasletlerden de¤ildir. O harika Nur Risa-
leleri, her biri, gurbette, hastal›k içinde, da¤da, ba¤da,
kâtipsiz, tahammülü müflkül gayet a¤›r flerait dahilinde,
zahirî nice müflkülâtlarla meydana gelmifl ve mü’minlerin
imdad›na yetiflmifltir. Fakat, Cenab-› Hakka flükrolsun ki,
inayet-i ‹lâhiye, harika bir tarzda Üstad›m›za fevkalâde
muvaffak›yet ihsan etmifltir. ‹flte bu s›rdand›r ki, Cenab-›
Hak, ona kâinat› bir kitab-› semavî ve arz› bir sahife gibi
keflif ve fluhutla bihakkalyakîn okuyacak bir iktidar ver-
mifl, mahz-› inayetle böyle kudsî bir esere sahip k›lm›flt›r.
Evet, âyât-› teflriiyeyi havi Kur’ân-› Mu’cizülbeyan’›n
hakaik ve maarifini ve âyât-› kevniyeyi flamil kitab-› ke-
bir-i kâinat›n vezaif ve meanisini beyan edip, marife-
tullah›n en yüksek derecat›na uruca nev-i befleri teflvik
eden ve bugünkü günde ölmeye yüz tutan kalpleri bile
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 505
K
ASTAMONU
H
AYATI
iktidar-› bedî:
efli ve benzeri ol-
mayan› yapabilme kudreti.
ilham:
içe, gönüle do¤ma, kalbe
gelme, gönle do¤an fley.
ilka-i küllî:
küllî ilhâmlar, kuflat›c›
ilhamlar, vahiyler, Cenab-› Hakk›n
peygamberlerinin ve veli kullar›-
n›n kalblerine b›rakm›fl oldu¤u
manalar, feyizler.
imdat:
yard›m, yard›ma yetiflme,
zor durumda kalana yap›lan yar-
d›m.
inayat-› ‹lâhiye:
Allah'›n yard›m-
lar›.
kâfî:
yeter, yetecek.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›, bütün âlemler, varl›klar.
kalb-i münevver:
nurlanm›fl
kalp, nurlu gönül.
kâtip:
yazan, yaz›c›.
keflif:
açma, meydana ç›karma.
kitab-› kebir-i kâinat:
büyük kâ-
inat kitab›.
kitab-› semavî:
Semavî, ‹lâhî ki-
tap, Cenab-› Hakk›n gönderdi¤i
‹lâhî kitaplar.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
maarif:
marifetler, bilimler.
mahz-› inayet:
ihsan›n en güzeli,
iyili¤in en üstünü.
marifetullah:
Allah'› tan›ma, an-
lama, bilme.
meani:
manalar, anlamlar.
muvaffak›yet:
galibiyet.
mü'min:
iman eden, inanan.
müflkül:
güç, zor, çetin.
müflkülât:
müflkiller, güçlükler,
zorluklar, çetinlikler.
mütalâa:
okuma, dikkatli okuma.
nasip:
birinin elde edebildi¤i fley.
nev-i befler:
insano¤lu, insanl›k.
flamil:
flümulü bulunan, içine
alan, kaplayan, çevreleyen, havi.
flerait:
flartlar.
fluhut:
gözle görme, müflahede.
flükür:
görülen bir iyili¤e karfl›l›k
hoflnutluk, memnunluk ve min-
nettarl›k ifade etme, teflekkür.
tahammül:
kötü, güç durumlara
karfl› koyabilme gücü, kald›rma.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
tercih:
bir fleyi di¤erlerinden üs-
tün tutma, öne alma, seçme, da-
ha çok be¤enme.
teflvik:
flevklendirme, istek uyan-
d›rma, yönlendirme.
uruç:
yukar› ç›kma, yükselme.
üstat:
ö¤retici.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin du-
rumu, hâli.
vezaif:
vazifeler, ifller.
zahirî:
görünen, görünürdeki, gö-
rünüflteki.
arz:
yer, dünya.
asla:
hiç bir vakit, kesinlikle.
âyât-› kevniye:
kâinatta ya-
rat›lan varl›klar›n Cenab-›
Hakk›n varl›k ve birli¤ine olan
iflaretleri, delil olufllar›.
âyât-› teflriiye:
hüküm bildi-
ren ayetler.
beyan:
anlatma, aç›klama.
bihakkalyakin:
do¤rulu¤un-
da asla flüphe etmeyerek. ha-
kikati kesin bir flekilde, yaflar
gibi kesin bilircesine.
dâhilinde:
içinde, alt›nda.
derecat:
dereceler, basamak-
lar, kademeler, yükseklikler,
mertebeler.
eser:
bas›lma kitap.
fevkalâde:
al›fl›lm›fltan farkl›,
ola¤anüstü.
Feyyaz-› Mutlak:
hiç bir kay›t
ve flarta ba¤l› olmadan çok
çok bereket ve bolluk veren
Allah.
hakaik:
hakikatler, do¤rular,
gerçekler.
hakaik-› Kur'âniye:
Kur'ân
ait olan ve ondan gelen ger-
çekler.
harika:
ola¤anüstü.
haslet:
insan›n yarat›l›fl›ndan
gelen huy ve karakter, do-
¤ufltan gelen özellik, mizaç,
tabiat, meziyet.
hâvî:
içine alan, kaplayan, câ-
mi, ihtiva eden.
ifaza:
feyiz verme, feyizlen-
dirme, bereketlendirme.
ihsan:
iyilik etme, güzel dav-
ranma, ba¤›fllama, ikram et-
me, lütuf, ba¤›fl, yard›m.
iktidar:
kabiliyet.
1...,495,496,497,498,499,500,501,502,503,504 506,507,508,509,510,511,512,513,514,515,...1390
Powered by FlippingBook