Elhas›l:
Mübarek Üstad›m›z›n evsaf-› kemalini ve me-
hasin-i ahvalini bizim gibi âcizlerin bihakk›n tasvir ve ta-
rif edebilmesine imkân yoktur. Hâl›k-› Zülcelâl ve’l-Ce-
mal Hazretleri, Üstad›m›z› bir vücud-i müstesna olarak
yaratm›fl ve tevfik-› ‹lâhiyesine mazhar k›lm›flt›r. Ne sa-
adet ona ki-onun bizzat ifltigal etti¤i ve ehemmiyetle tefl-
vik ve tavsiye etti¤i-Risale-i Nur ile hizmet-i Kur’âniye ve
imaniyede buluna ve Risale-i Nur’dan dersini alm›fl ola...
Üstad›m›z, memlekette bulundukça, fas›las›z neflr-i ha-
kaik eylemifl ve bizim saadetimiz için feyiz bahfleden mü-
barek nefesini sarf etmifltir. Cenab-› Erhamürrahi-
mîn’den bütün ruh u can›m›zla niyaz ederiz ki: “Mahfler
gününde dahi bizleri
1
/
¬u
eo
G p
ør
£n
H ?/
a l
ó«/
©n
°S o
ó«/
©s
°ùdn
G
hadis-i fle-
rifine mazhar olan Üstad›m›z define-i ulûm ve fünun, be-
diü’l-beyan allâme-i Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri
ile birlikte haflretsin. Tâ ki, o korkulu günde nurlu, müfl-
fik, mübarek eliyle elimizi tutsun, huzur-i Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâma bizi götürsün, inflaallah.”
Risale-i Nur fiakirtlerinden
Feyzi, Emin
‚è
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 511
K
ASTAMONU
H
AYATI
fas›la:
aral›k, ara.
hadis-i flerif:
Peygamberimizden
aktar›lan sözlerin genel ad›.
haflr:
k›yametten sonra bütün in-
sanlar›n bir yere toplanmalar›, Al-
lah'›n, ölüleri diriltip mahflere ç›-
karmas›, k›yamet.
hazret:
sayg›, ululama, yüceltme,
övme maksad›yla kullan›lan ta-
bir.
hizmet-i Kur'âniye ve imaniye:
Kur'ân'›n ve iman›n hizmeti.
huzur-i Resul-i Ekrem:
Peygam-
berimizin huzuru.
inflaallah:
Allah izin verirse.
ifltigal:
bir ifl iflleme, bir iflle u¤-
raflmak, bir ifl üzerinde çal›flma,
meflgul olma.
mahfler:
haflrolunma, ölülerin di-
rilip kalkma günü.
mazhar:
nail olma, flereflenme,
kavuflma.
mehasin-i ahval:
hâllerin, vazi-
yetlerin güzelli¤i, güzel hâller, va-
ziyetler.
memleket:
bir devletin topra¤›,
ülke, yurt, vatan, diyar.
mübarek:
hay›rl›, mutlu, kutlu,
u¤urlu.
müflfik:
flefkatli, merhametli, ac›-
yan.
neflr-i hakaik:
hakikatlar›n neflri,
gerçeklerin, do¤rular›n yay›lmas›.
niyaz:
yalvarma, yakarma.
nurlu:
ayd›nl›k, parlak.
ruh u cân:
ruh ve can.
saadet:
mutluluk, kutluluk, bahti-
yarl›k, mes’ut olma.
sarf:
harcama, masraf etme, gi-
der.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tarif:
etraf›yla anlatma, anlat›lma,
etraf›yla bildirme, bildirilme.
tasvir:
bir fleyi yaz›yla veya bafl-
ka ifade tarzlar›yla anlatma.
tavsiye:
ö¤ütleme.
teflvik:
flevklendirme, istek uyan-
d›rma, yönlendirme.
tevfik-› ‹lâhiye:
Allah'›n, yard›-
m›yla baflar›ya ulaflt›rmas›.
vücud-i müstesna:
seçkin varl›k.
1.
Said daha annesinin karn›ndayken saiddir. (
Kenzü'l-Ummal
, 1:491.)
âciz:
eli yetmez, gücü yet-
mez, güçsüz.
aleyhissalâtü vesselâm:
“sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun,” anlam›nda Peygamberi-
miz
Hz.
Muhammed'in
(a.s.m.)ismini duyunca söy-
lenmesi sünnet olan dua.
allâme-i Bediüzzaman:
za-
man›n en genifl ve derin bilgi-
sine sahip âlimi.
bahfl:
ba¤›fl, ihsan, verme. ba-
¤›fllayan, veren, affeden.
bediülbeyan:
beyan›n, ifade-
nin benzersiz güzelli¤i, ifade-
nin çok güzel oluflu.
bihakk›n:
tamam›yla, hakk›y-
la.
bizzat:
kendisi, kendi, flahsen.
Cenab-› Erhamürrâhimîn:
inayet ve rahmet, yard›m ve
lütuf sahiplerinin en merha-
metlisi olan, fleref ve azamet
sahibi olan yüce Allah (c.c.).
define-i ulûm ve fünun:
ilim
ve fenlerin definesi.
ehemmiyet:
pek önemli ol-
ma, de¤erlilik.
elhâs›l:
has›l›, netice itibariy-
le, sonuç olarak, özetle, sözün
k›sas›, uzatmayal›m, k›sacas›.
evsaf-› kemal:
mükemmel
hale gelmifl vas›flar.